Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda "Cemaat vakıflarının mazbataya alınan mallarının iadesini öngörmeyen" Vakıflar Kanunu'nu kabul edildi.
Prof. Dr. Baskın Oran yeni kanunun azınlık vakıflarıyla ilgili bölümünü bianet'e değerlendirdi, "Bu yeni yasadaki tek iyileştirmenin 1974'teki Yargıtay Genel Kurulu kararıyla el konan ve devletin yönetimindeki vakıfların 1936'dan sonra edindiği taşınmazların iade edilmesi olduğunu" söyledi, "Ancak dört ana meseleyi yine halletmiyor" dedi.
Oran bu dört meseleyi şöyle özetledi:
- Devletin el koyduğu ve 60'lardan beri bu vakıfların tasarrufunda olmayan mallar ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilerek iade edilebilecek.
- Devletin el koyduğu ve üçüncü kişilere satılan mallar iade edilmiyor. Üçüncü kişilere satılmış olan malları hukukun genel kurallarına göre geri alamazsınız. Bu durumda devletin tazminat ödemesi gerekir. Kanun buna çare getirmiyor.
- Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yönetimine el koyduğu vakıflar yani mazbut vakıflara hiçbir şekilde çözüm getirilmiyor.
- Mazbut vakıfların yönetim kurulu oluşturması ve toplantı yapması engelleniyor, kanun 'Yönetim kurulu oluşmamış vakıfların mallarına el konulur' diyor.
- Namı müstear ve namı mefhum üzerine kaydedilmiş vakıf malları geri veriliyor. 1913 tarihine kadar vakıfların tüzel kişiliği yoktu, dolayısıyla gayrimüslim vakıfları kendilerine bağışlanan veya satın aldıkları malları İsa, Meryem, Cebrail gibi azizler üzerine kaydettiriyorlardı. Bu namı müsteardır. Şimdi kanun 'Bunlar 18 ay içinde başvurulursa geri verilir' diyor. 2003 uyum paketinden beri tapuya geçmemiş olan malların beş yılda sadece yüzde 21,8’i geri verildi. Bu çok az bir oran.
- Kanun "Azınlık vakıflar vakıfnamelerinde yazılı olmak şartıyla dış ilişki kurabilir" diyor, oysa bunların zaten vakıfnameleri yok.
Ermeni cemaati temsilcisi avukat Diran Bakar "Bu tasarı büyük ihtimalle kanun olacak, biz de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracağız" demişti.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) Vakıflar Kanunu İzleme Projesi de şu noktalara dikkat çekmişti:
- Tasarıda cemaat vakıflarının el konulan mallarının iadesi veya tazmini için, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile Anayasa'dan doğan sorumlulukları doğrultusunda adil bir düzenleme getirilmiyor.
- El konulan malların iadesi için bu taşınmazların halen cemaat vakıflarının tasarruflarında bulunma şartı aranması, iyi niyetli bir yasa koyucu irade sergilemiyor.
- Cemaat vakıflarının mazbataya alınan mallarının iadesini de öngörmediği gibi mazbut vakıf uygulamasını sona erdirecek bir hüküm de içermiyor. Tersine, tasarı, hukuk dışı bir uygulama olan mazbut vakıf uygulamasına yasal dayanak sağlıyor.
- Yeni vakıfların kurulmasının Medeni Kanun Madde 101 ile sınırlandırılması, Gayrimüslim cemaatlerin yeni vakıf kurmalarını engelleyecek. Bu ise, gayrimüslim vatandaşların anayasa, Lozan Antlaşması ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünü ihlal ediyor. (NZ/TK)