Çetin Uygur Kitabı: "Bu bir vefa borcuydu"
İşçi önderi Çetin Uygur’un mücadelesine adanan ve NotaBene Yayınları’ndan çıkan “Çetin Uygur Kitabı”, dün (17 Ocak) Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde düzenlenen etkinlikle okurlarıyla buluştu.
Çetin Uygur’un sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı etkinlikte, Uygur’un yoldaşları ile meslek odaları, sendikalar, sol partiler ve demokratik kitle örgütlerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi bir araya geldi.
Buluşmanın açılış konuşmasını yapan yazar Ayşegül Devecioğlu, kitabın Çetin Uygur’un haberi olmadan hazırlandığını belirterek, “Kitap her ne kadar Çetin Uygur’u anlatıyor olsa da aslında kendi izimizi sürdük. Ve bu deneyimin sahibi Türkiye işçi sınıfıdır,” dedi.
Devecioğlu’nun konuşmasının ardından, Çetin Uygur’un mücadele hayatını anlatan dokuz dakikalık kısa bir belgesel gösterildi.
Belgeselin ardından etkinlik, Çetin Uygur’un yoldaşlarının konuşmalarıyla devam etti.
Sahneye ilk olarak Çetin Uygur’un eşi Nihal Uygur çıkarak şunları söyledi:
“Geçmişiyle ilgili anılarını tekrar anlatmayı istemezdi. Kaç kere arkadaşları, ‘Anılarını yaz, anlat,’ diye uyarmışlardı ama hep uzak durmuştu. Bugüne ve geleceğe ilişkin düşüncelerini öncelikli görür, planlarını ona göre yapardı. Hapishane hatıralarını anlatmayı sevmezdi; özellikle işkence ya da eziyetle ilgili kısımlarını anmazdı. Sadece hoş bazı anılarını paylaşırdı. Herhalde buradaki arkadaşların birçoğu, direnişlerde, grevlerde, mitinglerde omuz omuza mücadele ettiğimiz zamanlardan onu hatırlıyordur. Bundan sonra bu kitabı hep birlikte dinleyelim. Kitaba emek veren, adı geçen ya da geçmeyen tüm arkadaşlarıma sevgilerimi sunuyorum.”
Kitabı yayına hazırlayan Yalçın Bürkev, süreci ve içeriği şu sözlerle anlattı:
“Öncelikle şunun bilinmesini isterim, bu kitap, bizim açımızdan bir vefa borcuydu. Fikir, Ferda Koç’tan çıktı. Sonrasında bu fikir genişledi ve 11 kişilik bir ekip olduk. 2,5 yıllık bir çalışma süreci oldu ve özellikle son altı ayında gece gündüz çalıştık. Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Eminim ki eksiklerimiz ve hatalarımız vardır. Bunların bize iletilmesinden memnuniyet duyarız. Var olan herkesi kapsamaya çalıştık.
1940’ta çocukluktan başlayan, İstanbul’daki gençlik mücadelesiyle devam eden, oda çalışmaları, Yeraltı Maden-İş, cezaevi ve işkence süreci, hapisten sonra koşturmalar, 89 Bahar Eylemleri, İşçilerin Sesi’nin kurulması, Devrimciler Süreci, DİSK’in yeniden kuruluşu ve Büyük Zonguldak Yürüyüşü’ne kadar uzanan yaklaşık 75 yıllık bir dönemi kapsayan bir kitaptan bahsediyoruz. Bu kadar geniş bir konuyu bir kitap hacmine sığdırmak için neleri elememiz gerektiğine karar vermek zordu. Çetin Uygur’un değdiği her şeyde onun izlerini görüyorsunuz.”
DİSK Dev Sağlık-İş Onursal Genel Başkanı Doğan Halis, İşçilerin Sesi Gazetesi (1989-1992) emekçilerinden Füsun Taş, DİSK Enerji-Sen Kurucu Genel Başkanı Kamil Kartal, Eğitim Sen’in kurucularından İsmet Aktaş, kitaba katkı sunan isimlerden Melike Keleş, DİSK İlerici Deri-İş eski Genel Başkanı Munzur Pekgüleç, emekli madenci Salim Çalık, DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay, DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak ve Çetin Uygur’un kızı Zeynep Uygur etkinlikte konuşmalar yaptı.
Ayrıca, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan DEM Parti MYK Üyesi İlknur Birol’un mesajları okundu.
Arka kapak ve künye
Çetin Uygur denince akla hemen Yeraltı Maden-İş Sendikası, Yeni Çeltek’teki ocaklar, eşsiz bir öz yönetim deneyimi ve komite-konseyler gelir. Ancak Çetin Uygur, Türkiye sol hareketinde bundan çok daha fazlasını temsil eder. Çetin Uygur, her şeyden önce 68 kuşağının nadir bir örneğidir. 1965-69 arasında gençlik eylemlerinin daima en önündedir, Harun Karadeniz ile yan yana yürür ama adı öne çıkmaz. Çünkü o hep mutfakta çalışır. Öğrencilikten itibaren, doğup büyüdüğü madencilerle, emeğiyle geçinen işçi sınıfıyla kaderini birleştirir ve öyle yaşar.
1970’li yılların politikleşmiş işçi hareketine kattıklarıyla, 1989-91 İşçi Baharı’nda yarattığı tahkimatla, 1991 Büyük Madenci Yürüyüşü ve sonrasında yeni bir işçi hareketinin oluşumu için kazdığı galerilerle, her dönem hayatın içinden süzerek oluşturduğu örgütlenme ve mücadele stratejisi arayışlarıyla işçi hareketinde benzersiz biridir. Bu açıdan işçi hareketinde 20 ve 21. yüzyıl arasında bir köprü rolü oynar. Hareketin geçmişini temsil ettiği kadar bugününü ve geleceğini de temsil eder.
Bu kitap, onu çok yakından tanıyanların dahi pek bilmediği ayrıntıları kapsayan bir biyografik çalışma. Okur, mücadeleci kişiliğinin yanı sıra onun renkli yanlarını da izleme fırsatı elde ediyor. Ancak kitap aynı zamanda bir işçi hareketi tarihi ve bir siyasal tarih kitabı. Bu yönleriyle 1975’lerden 2000’li yıllara dek işçi hareketinin soldan bir değerlendirmesi ve eleştirisi olarak da okunabilir. Alanı açısından önemli bir kaynak olan kitap, titiz bir çalışmayı yansıttığı gibi, akıcı dili sayesinde hacmini unutturacak bir niteliğe sahip.
Çetin Uygur Kitabı, NotaBene Yayınları, İstanbul, 2025, 488 sayfa.
Yazarlar: Ayşegül Devecioğlu, Çağrı Kaderoğlu Bulut, Can Şafak, Çiğdem Çidamlı, Ergün İşeri, Erol Aral, Ferda Koç, İrfan Kaygısız, Metin Özuğurlu, Önder Özdemir, Onur Can Taştan, Özgür Narin, Tufan Sertlek, Yalçın Bürkev, Yaşar Kanbur, Zeynep Öztürk.
(VC)