Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD), yazılı bir açıklamayla çocuklarda cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konusunda bilimsel bilgiler paylaştı. Ruh sağlığı çalışanlarının, başvuranların cinsel yönelimlerini müdahale ederek şekillendiremeyeceğini hatırlattı.
2011’de kurulan Pedagoji Derneği isimli bir derneğin, “Çocuk ve cinsel kimlik gelişimi” başlıklı bir yazıyla ailelere homofobik ve transfobik tavsiyeler vermesi, sosyal medyada tepki çekmişti.
15 Ocak 2017’den bu yana yayında olan, yazarı belirtilmeyen makale, derneğin 18 Temmuz’da sosyal medya hesaplarından paylaşmasıyla gündeme gelmişti.
CETAD yaptığı açıklamada, Pedagoji Derneği’nin makalesiyle paylaşılan önyargılara bilimsel açıklamalar getirdi. Cinsiyet kimliği hakkında bilgi veren CETAD, ruh sağlığı çalışanlarının görevlerini de hatırlattı.
Cinsiyetçilik karşıtı online platform Erktolia da #transfobikpedagojiderneği etiketiyle sosyal medya kampanyası başlattı.
Pedagoji Derneği: Bozukluk, sapkınlık, annelerde psikopatoloji oranı….
Pedagoji Derneği’nin paylaştığı yazıda “cinsiyetin görüntüde değiştirilmesiyle ya da yüzeysel değişikliklerle değişmeyeceği”, “doğru çevresel faktörler, anne-babanın doğru rehberliği olmadığında, çocukların kendi cinsiyetine uygun olmayan bir cinsel kimlik geliştirebileceği” gibi ifadeler yer aldı.
Yazıdaki homofobik ve transfobik tavsiyeler, “psikanalitik yazılar”, “bir çalışmada”, gibi ifadelere dayandırılırken, herhangi bir bilimsel çalışma ya da makaleye referans yer almadı.
Transeksüaliteyi “narsisistik bir bozukluk, cinsel bir sapkınlık ya da ayrılık kaygısına yönelik bir savunma” olarak tanımlayan dernek, LGBTİ çocukların annelerinde psikopatoloji oranının yüksek olduğunu da iddia etti.
Açıklamada “Ülkemizde cinsel kimlik sorunu eşcinselliğin normal olduğunu savunmak adına, cinsel tercihler ile birlikte ele alınmaktadır (…) Ailelere çocukların yaşadığı bu cinsel kimlik sorunun normal olduğu ve müdahale edilmemesi gerektiği söylenmektedir. Halbuki erken dönemlerde yapılan doğru müdahalelerle bir çocuğun yaşadığı cinsel kimlik sorunu çözümlenebilmektedir” gibi ifadeler de kullanıldı.
CETAD: Ruh çalışanı, çocuğun ve ailesinin tarafındadır
CETAD ise “bedensel, ruhsal ve toplumsal açıdan ‘doğru’, ‘doğal’, ‘sağlıklı’, ‘makbul’ tek bir erkek modeli, tek bir kadın modeli, tek bir cinsiyet modeli olmadığını” hatırlattığı açıklamasında, insanların cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesinin geniş bir aralıkta belirlendiğini ve değişkenlik gösterdiğini söyledi.
Çocukların cinsiyet kimliklerinin anne-baba davranışı ya da çocuğun “tercih”inden kaynaklandığını söylemenin çocuğu ve aileyi suçlu, eksik, yetersiz hissetirmekten başka bir etki yaratmayacağını belirtti.
CETAD açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Bu durumlarla ilgili yardım arayana çocuk ve ailelere ruh sağlığı çalışanlarının destek sağlaması gereklidir. Ancak güncel psikiyatri, psikoloji ve tıp bilgisi çocuk ya da erişkinin cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ve cinsel yöneliminin aile tarafından belirlenemediği, yönlendirilemediği gibi, ruh sağlığı çalışanlarınca da şekillendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Çocukluk veya ergenlik döneminde, yani ‘erken’ dönemde, uzmanlarla yapılacak girişim ve sağlanacak destekle cinsiyet kimliği ve ifadesinin beklentiye uygun hale getirilebileceği doğru değildir. Bu yönde iddiaların bilimsel dayanağı yoktur, böyle uygulamalar etik olarak sorunludurlar. Uygun olmayacak müdahalelerin erişkinliğe de uzanan olumsuz ruhsal ve bedensel etkileri olabilmektedir. Çocuk, ergen ve erişkin ruh sağlığı meslek örgütleri uzmanların bu uygulamalardan kaçınmalarını ısrarla önermektedir.
“Ruh sağlığı çalışanlarına düşen çocuğun, ergenin ve erişkinin kendi cinsiyet kimliği ve ifadesini keşfetmesi sürecinde kişiye yardımcı olmak, kendisini utanmadan tanıma ortamı yaratmaktır; kendi doğrularını yansıtmak ya da dayatmak değil. Çocukların ve ailelerin yargılanmaya ve karşılığı olmayan ümitlere bağlanmaya değil, toplumda karşılaşabilecekleri olumsuz tutumlara başa çıkabilir hale gelmeye, desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Ruh sağlığı çalışanı çocuğun ve onu seven, iyiliğini isteyen ailesinin tarafında olmalıdır.”
Daha önce de öğretmenlere tavsiyeleriyle gündeme gelmişti
Dernek daha önce de öğretmenlere “dersi olabildiğince manevi atmosfer içinde işlemek” tavsiyesinde bulunmuş, öğrencilere din dersinden düşük not verilirse “Matematik dersinin Kuran’dan daha önemli olarak algılanabileceğini” söylemişti.
Tavsiyelerden biri de öğrencilere “kuran sevdalısı”, “kuran dostu” gibi sertifikalar verilmesiydi. (ÇT)