"Müzakerelerin yapılıp yapılmayacağına dair ön görüşmeler sürüyor" diyen Çakıcı, Denktaş'ın barış sürecini baltalayacağını düşünüyor ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) hükümetini "çözüm için yeterli iradeyi gösterememekle" eleştiriyor.
Çakıcı, "CTP-Demokrat Parti (DP) hükümeti kurulduktan sonra, Başbakan Mehmet Ali Talat'a bağlı örgütlerin, barış sürecinin başladığı düşüncesiyle çözüm iradelerini yeterince yansıtamadığı" görüşünde.
"Kıbrıs'ta hayat durdu. Bakanlıklar faaliyetlerini, halk ümitlerini çözüme endeksledi. Barış sürecinin baltalanması, Kıbrıs Türk toplumunu depresyona sokar" diyen Çakıcı, müzakereler başlamazsa Cumhurbaşkanı Denktaş'ı istifaya, hükümeti erken seçime zorlayacaklarını belirtiyor.
Çakıcı bianet'in sorularını yanıtladı:
New York'taki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu anda müzakerelerin yapılıp yapılmayacağına dair ön görüşmeler sürüyor. Taraflar görüş, öneri ve çekincelerini ortaya koyuyorlar.
Denktaş'ın çözüm sürecine ilişkin girişimleri bize inandırıcı gelmiyor. Annan Planı'na ilişkin "Öldü, gömüldü" diyen Denktaş'ın süreci baltalayacağına inanıyoruz. Bence Denktaş'ın düşünceleri değişmedi, görüşmeleri baltalamaya çalışıyor.
CTP-DP hükümetinin performansı nasıldı? CTP beklentilere cevap verebildi mi?
Biz Annan'ın yaklaşımlarını sonuna kadar destekliyorduk. Bu doğrultuda hareket edilmesini istiyorduk. DP, bu nedenle BDH'nin hükümette yer almasını istemedi. BDH'de süreci kösteklememek için çekimser oy kullandı ve CTP-DP hükümetinin kurulmasını sağladı.
CTP hükümetinin kurulmasının ardından, Kıbrıs'ta gösteriler durdu. Talat'a bağlı örgütler, barış sürecinin başladığı düşüncesiyle çözüm iradelerini yeterince yansıtamadı.
Siyasiler üzerinde halkın baskısının hissedilmesi; çözüm ve AB'ye giden yolun her aşamada desteklenmesi gerekirdi. Çözüm isteyen sivil toplum kuruluşları, barış sürecini zorlayan gösteriler düzenleyebilirlerdi.
Denktaş'ın görüşmecilik görevini sürdürmesini, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş'ın koalisyonda yer almasını, Rauf Denktaş'ın görüşmecilik görevini sürdürmesini eleştiriyoruz.
Müzakereler başlamazsa?
Türkiye ve KKTC hükümetleri Annan Planı'nı bir çözüm zemini olarak kabul ediyor. Ancak Milli Güvenlik Kurulu'nda çıkan karar, Annan Planı'nın zemin değil referans olarak kabul edildiği yönünde.
1 Mayıs 2004, Kıbrıs Türkü için hayati önem taşıyor; Türkiye hükümeti de bu tarihin kendisi için önemini kavradı.
Kıbrıs Rumları tek başlarına AB'ye girerse, Türkiye'nin üyeliğini veto edecek güce kavuşacak. Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki statüko yanlıları, Annan Planı zemininde bir anlaşmayı engelleyecek. Barış ve çözüm yönündeki tüm kozlar Rum tarafının eline geçecek ve süreci baltalama şansına kavuşacaklar.
Aynı şekilde, Kıbrıs Türkleri için de olumsuzluklar yaşanacak. Annan Planı'nda öngörülen kendi bayrak ve marşlarına sahip olmaları engellenecek. Adanın Kuzey bölümünün Türkiye'nin işgali altında olduğu görüşü yaygınlaşacak. (BB)