Eyleme Bağımsız Feministler, Fitne Fücur, İmece, Amargi, Çağrı, Gökkuşağı Derneği, Demokratik Toplum Partisi(DTP), Sosyalist Demokrasi Partisi(SDP), Emeğin Partisi (EMEP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyal Demokrat Halk Partisi(SHP), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK), Türkiye Genel Hizmet İşçileri Sendikası (Genel-İş), Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş), İlerici Gençlik Derneği, Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Barış Anneleri, Mezopotamya Kültür Merkezi, Anarşist Kadınlar katıldı.
Kadıköy'de "kadın erkek elele"
Çağlayan'daki mitingin yanı sıra, Kadıköy'de de bir miting gerçekleştirildi. Erkeklerin de katıldığı mitingde, "kadın erkek elele özgür günlere", "cinsel ulusal sınıfsal sömürüye son", "yaşasın örgütlü mücadelemiz" sloganları atıldı.
Emekçi Kadınlar Derneği (EKD), Demokratik Kadın Hareketi (DKH), Demokratik Haklar Platformu (DHP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC), Partizan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alınteri, Kaldıraç'ın gerçekleştirdiği miting, Tepe Nautilus alışveriş merkezinin önünden başladı, Kadıköy meydanında sona erdi.
"Kadınlar kendi günlerini bile fark etmeyecek kadar bezgin"
bianet Çağlayan'daki eyleme katılan sanatçı Nur Sürer'le konuştu. 8 Mart'a katılmayı bir görev olarak gördüğünü belirten Sürer, "gönül isterdi ki kalabalık çok daha büyük olsaydı" dedi.
Türkiye'de kadınların birçok sorunu olduğuna dikkat çeken Sürer ekledi: "Kadınlar kendi günlerinin bile farkında değil, farkına varamayacak kadar bezginler."
"Kadınsınız grev yapamazsınız dediler..."
160. gününü dolduran Novamed grevinden kadınlar da 8 Mart mitingindeydi. bianet'in görüştüğü temsilci Aysel Gönücü, delege Derya Tuna ve baş temsilci Fatma Özüm grev sürecinde hâlâ uzlaşma sağlayamadıklarını söylediler.
Şeflerinin gün boyu psikolojik ve fiziksel baskılarına maruz kalan kadınlar "Kadınlar greve çıkamaz dediler. İnanamadılar. Zayıf olduğumuzu düşündüler. Ama şu an 160. günü doldurduk" dediler.
Fabrikalarında insanca yaşam koşullarının sağlanması için eyleme katıldıklarını belirten kadınlar, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu fabrikada kadınlık hallerinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylediler.
"Günde sekiz saat çalışıyoruz. 35 dakika yemek, 15 dakika da ihtiyaç molamız var. Bunun dışında o sekiz saat boyunca birbirimizle konuşmak yasak. Yerinden kalkan bir kadın ne yaptığını çıkış kapısında yazdırmak zorunda. Tuvalet ihtiyacının ya da regl dönemlerimizin bile zaman takibi yapılmış oluyor."
"Kimin ne zaman doğuracağına işveren karar veriyor"
Doğum izninin de işveren kontrolünde olduğunu söyleyen kadınların birisi gidip birisi geliyor.
"Aynı anda iki kişi hamile kalamaz. Ayrıca ona verilen sürenin dışında da hamile kalamaz. Yani ne zaman doğum yapacağına ve yapacağına işveren karar veriyor. İstemediği halde hamile kalan ya da hamile kalmak isteyen ama tedavi gördüğü için kendisine verilen zamanı kullanamayan kadınlar var."
Bağcılar'dan gelenler... Analar kızlar gelinler...
Fatma gelini Neslihan ve kızı Arzu'yla Çağlayan'a 8 Mart etkinliklerine katılmak için gelmiş. Üçü de ev kadını olan kadınlar taleplerini "Eşitlik olsun, kadın hakkı korunsun, taciz tecavüz olmasın, dayak olmasın" diyerek dillendiriyorlar.
Evdeki erkekleri soruyoruz: "Eşleri 8 Mart alanında olan evdeki erkekler bugün çocuklara bakıyorlar."
Eskişehir'de öğrenci olan 21 yaşındaki Melek'in katıldığı ikinci 8 Mart. Eskişehir'de de 8 Mart'ı kutlayacaklarını belirten Melek, "erkeklerin birey olduğumuzu kabul etmesini istiyoruz" diyor.
12 yaşındaki Aylin'in derdi "militarizmle". Savaşlar dursun diyen Aylin, kadınların özgür olmasını istiyor. Kendi okuldaki erkek arkadaşları ile sorun yaşamıyormuş ama bunu bilinçli olmasına bağlıyor.
Kara çarşafıyla eyleme Cahide, Bağcılar'dan gelmiş. Onun talebi, "Öcalan'a özgürlük". 11 aylık Pelin bebekle eyleme katılan Hande'de eylem için saat 6'da kalkmış. Pelin'in parmaklarına özgürlük işareti yaptırarak, "özgürlük istiyoruz" diyor.
Baloya gitmeyen Sindirella'lar alandaydı
Bine yakın kadının katıldığı eylemde, mor rengin ağırlığı dikkat çekti. Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nden gelen kadınların sarı, kırmızı, yeşil renk kullandığı ve geleneksel kıyafetleri tercih ettiği gözlendi.
Eylemde, "görünmeyen emek sesini yükselt", "kadın katliamına hayır, savaşa hayır", "taciz ve tecavüze hayır", "evde tarlada işyerinde kadın emeği sömürüsüne son kurtuluş feminizmde kadın devriminde", "önce kullan sonra as" pankartları açıldı, dövizleri taşındı.
Sloganlar da talepler de çeşit çeşit
Avukatlarının zehirlendiğine ilişkin bulgular olduğunu açıkladığı Abdullah Öcalan'ın durumu eylemde DTP'li kadınların gündemini oluşturdu.
"Sağlığın sağlımızdır" yazılı yaka kartlarını takan kadınlar, "selam selam İmralı'ya bin selam", "barış Öcalan'a özgürlük" sloganları attı. DTP'li kadınların sloganlarını eylem alanında sürdürmesi, komitenin uyarısına neden oldu.
Eylemde, "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa", "baba, namusu ben de arama elini kana bulama", "gelsin koca gelsin baba gelsin devlet gelsin cop inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük", "geceleri de sokakları da istiyorum", "namusumu kaybettim bulmayacağım", "özgürlüğüme karışma, gezmeme karışma, tozmama karışma, cinselliğime karışma, bedenime karışma" sloganları da atıldı.
Burçak tarlası, Kürdün gelini...
Kadınlar halay çekmek için, Kürdün Gelini, Burçak Tarlası, Keçe Kurdan'ı tercih etti. Çağrı kortejinden katılan kadınlar kendi türkülerini bestelemişlerdi:
"Yetmemeli sadece biz kadınlara iş yemek yapmak ve çocuklar doğurmak/ Gelin hep birlikte bir hamur yoğuralım/ Suyu Marksizm'den, unu Leninizm'den."
"Yakılan, sele atılan, işkenceye uğrayan kadınlara merhaba..."
Perpa'dan Çağlayan'a yürüyen kadınlara eylem alanında Nur Sürer seslendi. Çağrı metni şöyle başladı:
"İşyerinde kapitalistin sömürdüğü evde erkek egemen ideolojinin ezdiği ucuz işgücü kaynağı işçi kadına, bütün gün tarlalarda ağır işçi olaak çalışan sırtından karnından çocuk eksik olmayan köylü kadına, evde insanı tüketen her türlü ev işini üstlenmiş ama gene de iş gücünden sayılmayan görünmeyen ev işçisin kadına, doğurduğu çocuğuna anadilinde isim koyamayan her türlü toplumsal baskıyı ulusal sınıfsal ve cins olarak üç katı yaşayan Kürt, Ermeni kadınına, okullarda yurtlarda cinsiyetçi ayrımcı uygulamalarla baskı altına alınan öğrenci kadına, özgürleşmenin yolu savaşmaktan geçer deyip bunun bedelini işkence hanelerde cinsel şiddetin en katmerlisi ile ödeyen kadına."
Kadınların talepleri ise şöyle sıralandı:
* Namus cinayetleri sona ersin.
* Militarist şoven politikalara son verilsin.
* Eşcinsellere yönelik saldırı ve dışlamalar sona ersin.
* Medyanın kadın bedenini cinsel obje olarak kullanmasına son verilsin.
* Seçimde ve siyasi alanda kadına kota uygulansın.
* Ders kitaplarındaki ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitsizliği kaldırılsın. (AÖ-EZÖ-BG/TK)
* Bu habere Baran Gündoğdu katkıda bulundu.