İşte tam da bu dönemde, "iktidar" karşıtı tüm gruplar harekete geçti. Bu insanlık onuru bekçilerinden biri de, Özgür Hayat gazetesini çıkartan anarşist bir grup. Bu grup, gazetelerini belli aralıklarla Lambdaistanbul ofisine bırakır, bıraktıkları kadar iletişim kurarlar ve giderler.
Bu gruplarla iletişimimiz, bir kaç arkadaşımızın anarşizme yakınlık duyarak anarşist gruplarla kurdukları bağlarla gerçekleşmiştir. Bunun yanı, anarşizme farklı açılardan bakan diğer anarşist gruplar da ofisimizi belli zaman aralıklarında kullanırlar.
Buraya kadar bir sorun yok; ya da olmalı mı! Anarşizm karşıtı değilim ama yanlısı da değilim. Belki sorun da buradan çıkıyor. İletişim kuracağımız grupları yeteri kadar tanımıyoruz. Neyse bunu başka zamanlarda, gruplar arası özeleştiri seanslarında konuşuruz.
Sonuçta, bir iletişim mevcut. Anlatacağım olay, Haziran ayının ikinci haftasında gerçekleşti. Bir afiş bırakıldı. Afiş, öncekilerden daha küçük, renksiz ve A3 formatındaydı.
Üzerinde, "Bush Defol" yazan bu afiş, daha sonra gözümden kaçan, ama benim için şaşkınlıkla öfkeyi aynı anda alevlendiren bir sözcük oyununa dikkat çekecekti. Çünkü Bush'un silik yazıldığı yere, aynı siliklikte "Puşt" yazılmıştı.
Bu karşılaştığımız ilk ve tek olay değildi. "Savaş'a Hayır" eylemlerinde de sık sık karşılaştığımız, "Bush Puştur", "Attığınız Bombalar Girsin Götünüze" gibi gayet zarif ve dokunaklı deyimvari sloganlar hep sağımızda solumuzda oldu. (Sağ sol kelimeleri, hem yönsel hem ideolojik anlam yüklenerek kullanılmıştır)
Hatta yine ofisimize, bu sefer başka bir anarşist grup tarafından, üzerinde oy zarfını, oy pusulası yerine seçmenin kıçına sokan birini resmeden bir el ilanı bırakılmıştı.
Bir süre sonra bunların kasıtlı yapıldığını veya birileri tarafından denendiğimizi düşündüm, ama denendiğimiz falan yoktu. Bu girişim gayet doğalında gelişmişti.
Aslında sözde muhalif grupların kendilerini var ederken neyin üzerine, nasıl, hangi iktidar ilişkisini baz alarak var ettiklerini bir şekilde görmek beni rahatlatmadı da değil hani! En azından ikiyüzlü birlikteliğimize ışık tutmuştu!
Afişi bırakanlar, daha sonra tekrar geldiler, bu sefer el ilanı bırakmak için. Tabi biz de almadık ve önceki afişin anlamına dair sorular sorduk. Cevap veren arkadaşlardan biri, bu kelimenin , "bizi" kastetmediğini, zaten küfür olarak yaygın biçimde kullanılageldiğini ve son olarak bu gibi sözcük avcılığına gidersek ellerinde sözlükle dolaşmak zorunda kalacaklarını söyledi.
Tam o sırada, kafasına on sözlük fırlatmak geldi içimden. Neyse ki, sözcük haznesi benden daha fazla olan arkadaşlarım, durumu literatürüne uygun ifade ederek, olacak şirretliği dindirdi. Neyse ki, tüm heteroseksizm tarihini ve günümüzdeki kullandığımız kelimelere yansımalarını anlatmak, kısa sürelere sığdırılamayacağından, kısıtlı bir sürede, mümkün olan en iyi anlatı performansıyla varoluş amacımız anlatıldı! Ama nato kafa nato mermer!
Neyse, bu yazıya başlamadan önce puştun tam anlamını bulmak gerektiğini düşündüm ve de buldum. Puşt'un birinci anlamının, "eşcinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek çocuk", ikinci anlamının ise, "ağır ve kaba sövgü sözü" anlamına geldiğini öğrendim.
Daha önce bildiğimi zannettiğim puştun, erkek eşcinsel satıcısı olmadığını da öğrenmiş oldum böylece. Kelime karşılığını bulduğum sözlük, 1988 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından çıkartılmıştır. Sözlük tarihinin biraz geç olması sizi korkutmasın, bir geleneğimiz olan küfür edebiyatımız, Türkçe'mizde anlamları eskidikçe kaybolmayan sayılı kelimelerden oluşuyor!
Görüldüğü gibi, tepkimiz hiç de boş değil. Aksine eksik bile! Afiş bırakanlar, sözcüğün ikinci anlamını vurguladıklarını söyleyerek, yaptıkları gafı anlamıyor, aksine bunun küfür olarak kullanıldığını söyleyerek, durumu daha da vahimleştiriyorlardı.
İyi de sorun da oydu zaten; eşcinseller ve bunu cinsel edim olarak yaşayanlar genel geçer ahlak kuralları tarafından sapık olarak görülüyor. Aynı şekilde, bu ve benzeri edimleri gösterenlerin kolayca deşifre edilmesi ve sözel yargılamaya maruz bırakılmasının kolaylaşması için de bazı kelimeler küfre dönüştürülüyor. Onun için, sen ister beşinci, ister onuncu anlamını kullan, kullanılan kelime eziciliğin ta kendisidir.
Peki bunun Bush'la ne ilgisi var? Sevgili muhalif kesim, Bush gibi, varolan diğer diktatörlerden farksız, özgürlük ve özgürleşme adına binlerce Orta Doğulu'yu katletmiş, insanı insan yapan değerlerin hepsini yitirmiş birini; ben ve benim gibi hemcinslerine yönelik her anlamda ilgi duyan insanları (bu insanlara eşcinsel deniyor), yüzyıllardan beri egemenin aşağılamak için kullandığı kelimeyle, sözüm ona eziyor.
Çok değil, bir ay kadar önce tüm dünyayı, şok eden işkence görüntüleri sardı. Ülkemizdeki yöneticiler dahil, bir çok ülkenin yöneticileri esefle kınadılar bu görüntüleri, sanki kendi ülkelerinde buna benzer hiçbir şey olmamış gibi. Hatta şu an Beyoğlu'nun göbeğinde işkence karşıtı standlar kuruldu, bir daha tekrarlanmasın bu görüntüler diye. İşin ilginci, insanların ilgisini, işkence olgusundan çok, işkence yapan, yapılan; işkencenin ne amaçla nasıl yapıldığı ve işkencenin hangi yönteminin kullanıldığı çekti. Bu da akıllarda soru işareti uyandırdı, çünkü bu ölçütlere göre duyarlılık artıyor veya azalıyordu.
Bu görüntülerin bu kadar gündemde kalmasının ve magazinleşmesinin en önemli nedeni de, Iraklı askerlerin birbirleriyle zorla, oral ve anal ilişkiye girdirilmiş olması. Hükümet yetkilileri dahil, birçok insan, işkence olgusundan çıkıp, cinsel edim şeklinin ne kadar "iğrenç" olduğuna dair şeyler söylediler ki, bu ilişki türünü halbuki hayvanlar bile yapmazdı! İlginçtir ki, üç dört hafta sonra Türkiyeli Eşcinseller olarak Meclis'e gittik ve gidenler arasında o "iğrenç ilişki türünü" rızasıyla birbirleriyle gerçekleştiren insanlar "bile" vardı.
Her şey bir yana, işkence fotoğraflarının su yüzüne çıkması aslında varolan heteroseksizmin belgelenmesidir. Bir erkeğin güç gösterisinde bulunma gereği duyduğunda, bunu düzmeyle gerçekleştirmesi, dünya üzerindeki egemen anlayışın, düzüleni, aşağılık hor görülen ,değersiz, iradesiz oluşunu tekrar meşru göstermiştir. Erkeklerin hemcinsleriyle, anal ve oral ilişkiye girmesinin aşağılık bir şey olduğunu resmedenlerin, Eşcinsel Onur Haftalarının alabildiğine görkemli yapıldığı ülkenin askerlerinin yapmış olması, yapılan mücadelenin egemen anlayışı gram değiştirmediğinin göstergesidir. Bu değişmezlik, eşcinsel mücadelenin anlamsızlığını değil, sorunun ne kadar büyük kemikleşmiş bir yapı olduğunu işaret etmiştir.
İşte bizim toplumumuzun muhalifleri de egemene, egemen diliyle cevap verdiğinden, olaylara bu kadar sığ ve basit bakıyor. Eminim ki, afişi getirenler bu olaylardan sonra Bush'a Puşt demeyi daha uygun bulmuşlardır. Ne de olsa askerleri, yakaladığı düşmanı birbirine becertiyor. Bunu da ancak bir puşt yapar. Eşcinseller de genelde kapana kıstırdıklarını zorla ilişkiye sokup, işkence yaptığı için puşt kelimesini hak ederler. Böylece, işkence gibi çirkin bir olgu dolaylı da olsa eşcinsellere yaftalanır ve bu insanlar utanmadan gelip o afişi Lambda'ya getirirler.
Devrimci erkeklerin bazıları, gözaltında tecavüze uğradıkları zaman, bu olay, bir çoğunun, iktidarlarının yitimine, düzülebilirliklerinin kanıtlanmış oluşuna ve sonuç olarak davalarından vazgeçmelerine neden oldu. Halbuki kadın devrimciler de aynı işkenceye uğradılar ama mücadeleyi bırakmadılar hatta daha sıkı sarıldılar.
Benzer olay, American History X filmindeki gibi, dava arkadaşları tarafından tecavüze uğrayan Nazi yanlısı gencin hapishaneden çıktıktan sonra uğruna mücadele ettiği şeyin kendisini becerdiğini görünceye kadar sürüyor. Bir erkeğin yaşayacağı "en kötü şeye maruz kalıyor", yani götü kaptırıyor. Artık ne kendisine, ne de onu erkek yapan değerlere inancı kalmıyor.
Yıllarca yanında kalıp onu zulüm yapmaya iten eril güç, kendisini ezdiğinde, yapayalnız kalıyor çünkü eril güç daima bir iktidar peşinde ve o, şimdi o genci düzenin yanında geziyor. Uğruna mücadele edilen, vatan millet sakaryalar ya da devrim naraları, erkekliğin yitimiyle son buluyor çünkü ne o sloganları atacak ne de kendi yaşamını devam ettirecek güç onlarda yok çünkü artık onlar erkek değiller !
İktidar karşıtlığı diye aynı şeyleri tekrar üretiyoruz ve nerde saklandığını göremiyoruz. Gösterilen şey ise sadece bir yansıma aslında. İktidar ise tam içimizde, sinsi bir virüs gibi kurnazca hareket ediyor ve bekliyor ne zaman en iyi vakittir çıkmak için.
Iraklı askerlere uygulanan işkence görüntülerinden, Bush karşıtlarının Bush'a Puşt, demesine kadar olan her şeyin, aslında heteroseksizmle nasıl bağlantılı olduğu, herkes için ne kadar tehdit unsuru olduğu, bir kez daha kanıtlanmış oluyor. İnsanların birbirine karşı üstünlüğü, biri diğerini becermesi üzerinden gerçekleştikçe; bir insanın düşeceği en kötü durum,"eşcinsel olduğu" düşünüldükçe, eşcinsellerin mücadelesi her yerde ısrarla sürmelidir. (YS/BB)