50 yaşında subaylıktan ayrılıp avukatlık yapmaya başlayan Açan, "polis devleti"ni tanımlarken "Bu tip devlette yasalar vardır ama uygulamalar yasadışı ve keyfidir, buna ilişkin somut örnekler bu kitabın konusunu teşkil etmektedir" diye anlatıyor kitabını.
Yılmaz ve yorulmaz demokrasi savaşçısı
Gerçekten "Burada Hukuk Geçmez", avukat İbrahim Açan'ın, 12 Eylül'ün en karanlık dönemlerinde siyasi tutuklulara yapılan baskıların ve keyfi uygulamaların son bulması, işkencecilerin cezalandırılması için hiç bıkmadan verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Ancak "Burada Hukuk Geçmez" aynı zamanda, kişiliği ve yaşamını demokrasi ve özgürlük mücadelesine adamış bir aydının 88 yıllık yaşam öyküsü.
Şubat Yayınevi'nin yayınladığı "Burada Hukuk Geçmez"in Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Lokali'ndeki tanıtım toplantısına, 88 yaşına ve sağlık sorunlarına karşın Ankara'dan gelip katılan, sevenlerinin İbrahim Amca diye hitap ettiği dimdik bir kişiliğin yaşam öyküsü...
Toplumsal bellek tazelemesi
"Yaşam Öyküm ve Anılar", "Burada Hukuk Geçmez", "İşkence davaları" diye üç ana başlık altında, hem kendi yaşamını anlatan hem de 12 Eylül döneminde yaşananlara tanıklık eden Açan'ın kitabı, zalim bir devri yeniden belleğimizde tazeliyor.
Bu dönemde kendisi de tutuklanmaktan kurtulamayan ve 73 yaşında, "Yargılayan Savunma" adlı bir başka kitabı bahane edilerek cezaevine konulan Avukat Açan şöyle anlatıyor tutuklanışını:
"Kızılay Sümer Sokak'taki büroma biri komiser üç sivil polis memuru geldi. Komiser bana, 'Yargılayan Savunma' adlı kitabınız dolayısıyla Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcısı sizinle görüşmek istiyor. Vaktiniz ne zaman müsaitse gelip sizi götürelim' dedi. Duruşma defterime baktım, '18 Ocak 1989 günü saat 11.00'de gelin gidelim' dedim. Randevu verdiğim gün ve saatte aynı sivil polisler büroma geldiler ve beraberce DGM'ye gittik."
"DGM Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Osman Turhan'ın odasına girdim. Kendimi tanıttım ve ne istediğini sordum. 'Yargılayan Savunma adlı derleme kitabınız 17.1.1989 gün ve 1989/19 D. İş Sayılı kararla toplatıldı. Bu kitapta yayın yoluyla komünizm propagandası yapmak ve halkı suç işlemeye tahrik etmek iddiasıyla hakkında soruşturma açtık' dedi ve savunmamı sordu."
Savunması verdikten sonra Ankara DGM Savcı Yardımcısı Osman Turhan, avukat Açan hakkında, yeni basımı yapılan "Yargılayan Savunma" adlı kitabında "komünizm propagandası" yaptığı savıyla soruşturma açar. Açan, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle DGM'ce tutuklanır.
Yalın ve ayrıntılı anlatım
Bir devrin anti-demokratik uygulamalarını ve yıldırma politikalarını, yalın ve ayrıntılı biçimde belgeliyor Av. İbrahim Açan:
"Aynı gün tutuklanarak sevk edildim. Beni cezaevine teslim eden komiser, 'Bunun saçı kesilmeyecek. Sakın saç kesmeye kalkmayın!' diye nereden aldığını bilmediğim bir direktifi cezaevi görevlilerine aktardı. Fakat biraz sonra bir görevli, bir berberle geldi. 'Efendim yeniden emir verildi, saçlarını keseceğiz' dedi ve saçlarım ve bıyıklarım 4 numarayla kesildi. Benim de isteğimle devrimcilerin bulunduğu 4 numaralı koğuşa verildim."
Açan'ın 41 gün cezaevinde kalması demokrasi ve özgürlük uğruna verdiği mücadeleyi kesintiye uğratmaz.
İstiklal Marşı cezaları
Kitabın "Burada Hukuk Geçmez" bölümünde avukat Açan'ın hukuk mücadelesini değişik başlıklar altında örnekleniyor:
"İstiklal Marşı söylemedikleri için hücre hapsine alınıp kendisiyle görüştürülmeyen müvekkillerinin haklarını korumak için çaba gösteren Av. Açan..."
"Aydınlıkevler Lisesi öğrencileri, Ankara Botanik Bahçesi'nde İstiklal Marşı çaldığı sırada ayağa kalkmadıkları iddia edilen müvekkilleri için mahkemenin verdiği bir yıllık hapis cezasını beraata götüren çabalarıyla Av. Açan..."
Yemek duası cezaları
"Burada Hukuk Geçmez" belgelediği örnekler açısından yalnızca bir "hukuk devletinde" mümkün olamayacak olayları yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda bu durumların absürdlüğünü de vurgulayarak kara mizah belgeseli olma niteliği taşıyor:
"Tanrımıza hamdolsun, milletimiz varolsun, afiyet olsun" şeklinde yemek duası yapmayı reddeden tutuklulara hücre cezası verilmesi, yatılı okullarda duaya katılmayan öğrencilere verilen çeşitli cezalar...
Adana Cezaevi'nde yemek duasına katılmayan kızların, farelerin oynaştığı eski bir tuvalete kapatılması...
Hükümlü ve tutuklulara tek tip elbise uygulaması...
Sanık ve avukat görüşmelerinde hazır bulunan subay, astsubay ve erler, avukat görüşmelerinde sürenin kısıtlanması..
İşkence davaları
Uygulanan baskı politikalarının yanında insanlık suçu teşkil eden işkence davaları... Avukat Açan'ın, işkence gören Muzaffer Çevik ve işkence sonucu yaşamını kaybeden İ. Gökhan Edge, Ataman İnce ve Behçet Dinlerer'in işkencecilerinin bulunup ceza alması için verdiği mücadele.
Av. Açan bu davaların sonucunu şöyle aktarıyor:
"İşkence davalarında hakim ve savcılar özellikle Sıkıyönetim Komutanları işkenceciler lehine hareket ettikleri ve onları korudukları gibi, tabipler de daima işkenceciler lehine rapor düzenlemişlerdir. ... Adli Tıp Kurumu bile evvelce verdiği raporun aksine işkencecileri kurtarıcı ve cezalarını hafifletici şekilde yeni rapor vermişlerdir. ... Ataman İnce ve Behçet Dinlerer davalarında en sağlam kanıtlar tedarik edildiği halde, sanıklar (n.işkenceciler) ya beraat ettirilmiş veya çok hafif bir cezayla kurtulmuşlardır. Ve Türkiye Cumhuriyeti dünyada maalesef halen bir 'işkence ülkesi' olarak tanınmaya devam etmektedir."
Av. İbrahim Açan'ın kitabı 12 Eylül dönemindeki, "bir polis devletinde yasalara rağmen yapılan yasa dışı ve keyfi uygulamaları" belgeliyor. Böylece Av. Açan, yılmadan sürdürdüğü hukuk mücadelesini, yine bir hukuk insanı olarak, bir "tanık" kullanarak, "Burada Hukuk Geçmez" isimli tanıkla okuyucuya sunuyor.
* "Burada Hukuk Geçmez", Şubat Basım Yayım.