Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partinin haftalık olağan grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Buldan “6-7 Haziran’da Büyük Konferansımızı, 3 Temmuz’da da Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz. Gelecek bu iradeyle kurulacaktır” dedi.
Pervin Buldan ayrıca, Gezi direnişinin yıl dönümünde “Berkin, Ali İsmail ve Ethem Sarısülük şahsında Gezi’de kaybettiğimiz tüm canları bir kez daha saygıyla, özlemle ve minnetle anıyorum. Gezi tutuklularına selam ve sevgilerimi yolluyorum” dedi.
“Açlığa, yoksulluğa sürüklenen bir Türkiye…”
Konuşmasının ekonomiyle ilgili bölümünde de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yarın 1 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Dünya Açlıkla Mücadele Haftası'nın ilk günüdür. Her gün, her saat, her dakika açlığa, yoksulluğa doğru sürüklenen bir Türkiye yarattılar. Açlık ve yoksulluk sınırı rakamları korkunç seviyededir. Türk-İş’in raporuna göre; Açlık Sınırı 6 bin 17 TL, Yoksulluk Sınırı 19 Bin 602 TL olarak hesaplandı.
“İnsanlar açlıkla mücadele ederken, AKP Genel Başkanı çıktı “Birileri aç kaldık diyor, vicdansızlık yapma, aç kalan yok" diyerek, açız diyen milyonları azarlamayı kendine görev olarak görüyor. Vakti zamanında da şunu söylemişti: “Meydanlar açız diye bağırıyorsa, insanlar kirasını, faturasını ödeyemiyorsa, insanlar pazardan artık topluyorsa ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir.” Nereden nereye değil mi? En büyük vicdansızlığı yapan sizsiniz. Gelmiş geçmiş en vicdansız iktidar olarak tarihe geçtiniz. Zalimsiniz! Zulümde üstünüze yok.
“Günlük masrafı 20 milyon olan Toksaray”
“Açlık nasıl yok? Sarayınızdan çıkıp da hiç sokağa indiniz mi? Çarşıyı pazarı hiç gezdiniz mi? Çöp konteynerlerinden ve pazar yerlerinden yiyecek toplayan insanları gördünüz mü? Bayat ekmek kuyruklarına tanıklık ettiniz mi? Market raflarındaki kelepçeli mamaları, sütleri gördünüz mü hiç? Sizin bildiğiniz tek kelepçe insanların eline vurduğunuz kelepçedir! Günlük masrafı 20 milyon olan Toksaray’dan bakınca tabi ki sokağın gerçeklerini görmezsiniz, göremezsiniz!
“Korumanın günlük maliyeti 1.3 milyon lira”
“Evine bir gram et alamayan insanların halini bilmezsiniz. Ekmek için çalışmak zorunda kalan 70-80 yaşındaki insanların halini bilmez, görmezsiniz. Okula aç giden, akşam süt içemeden yatan, çileği, kirazı sadece hayal eden boynu bükük çocukların halini görmez bilmezsiniz. Çünkü zalimsiniz! Çünkü vicdanlarınız kurumuş! "Tok açın halinden anlamaz" sözü tam da bugünler için söylenmiş!
“Basına da yansıdı. AKP Genel Başkanının kendisini halktan korumanın, bakın altını çiziyorum, kendisini halktan korumanın günlük maliyeti 1.3 milyon lira. Bu rakamı aya vurduğunuzda 9 bin çalışanın asgari ücret maaşına karşılık gelmektedir. Yani 9 bin gencin işsiz kalması demektir. İşte açlığın sebeplerinden biri budur.
“Her şeye yüzde 200-350 oranında zam geldi”
“Kur korumalı mevduatla zengini korumanın bedeli 90 milyar TL’dir. 5’li çete ve yandaşlarını korumanın bedeli 220 milyar TL vergi affı. Yandaş dernek ve vakıfları korumanın bedeli 10 milyar TL’yi aşmış durumda…
“Yurttaş cephesinde durum nedir? Yurttaşı korumamanın bedeli ise 1.1 trilyon TL’nin üzerinde bireysel borçtur. Çiftçiyi korumamanın bedeli 200 milyar TL’nin üzerinde borçtur. Öğrenciyi korumamanın bedeli 6 milyar TL borçtur. İşte açlığın, yoksulluğun tablosu ortadadır.
“Asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı ama temel gıdaya, kiraya, eğitime, faturalara, akaryakıta, her şeye de yüzde 200 ile 350 oranında zam geldi. Açlık ve yoksulluk değil, doğrudan “yokluk” içinde yaşayan milyonlarca insan var.
“Asgari ücret nefes alırken tükeniyor”
“Asgari ücret 4 bin 253 TL. Kalem kalem harcamaya bakarsak, 2000 TL ev kirası. 1000 TL elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon faturaları. Ulaşım 1000 TL. Mutfak harcamaları 1000 TL. Asgari ücret yaşamak için değil, nefes almak için harcandığında tükendi. Daha eğitim ve sağlık harcaması yapmadık, dışarı çıkıp yemek yemedik, çay içmedik. Konsere gitmedik. Pardon, konserler yasaktı. Misafir ağırlamadık. Bugün asgari geçim ücretinin adı, yetersiz beslenme ve yokluk ücretidir.
“İnsan onuruna yaraşır bir ücret ve yaşam isteyen işçiye, emekçiye nankör diyen zihniyeti göndermenin zamanı çoktan gelmiştir.” (AS)