Fotoğraflar: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle düzenlenen Parlamento Kadın Grubu Toplantısında konuştu.
Toplantıya bileşen partiler, KESK, Barış Anneleri, TJA, Batıkent Yeni Yaşam Derneği, Alınteri, Kadın Savunma Ağı, Demokratik Kadın Hareketi ve Kadın Zamanı Derneğinden temsilciler ile Ankara, Eskişehir ve Diyarbakır HDP İl Örgütü üyeleri katıldı.
Buldan konuşmasında şunları söyledi:
“Savaş can almaya devam ediyor. Antep’in Karkamış ilçesi başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılar için acil şifalar diliyorum. Tüm kayıpların acısını yüreğimizde en derinden hissediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi savaş en büyük yıkımdır, en büyük felakettir. Acıların en tarifsizi savaşlarda yaşanır. Bütün bu savaş süreçlerinde mağduriyeti hep biz kadınlar, biz anneler daha derinden yaşarız ve hissederiz. İktidarlarının bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı, siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmıştır.
Kuzey ve Doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle tesadüf değildir. Ortada aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır. Bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki bu oyunlar tutmayacaktır. AKP-MHP iktidarının iddia ettiği gibi Kuzey-Doğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike, AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır. Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerededir, demokratik barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir. Suriye halkları üzerinden elinizi çekin, Kuzey ve Doğu Suriye’den elinizi çekin!
25 Kasım Haftasını eylem ve etkinlikleriyle dolduracak olan tüm kadınları; her gününü 25 Kasım’ın direniş ruhuyla geçiren cezaevlerinde, sürgünlerde, alanlarda, meydanlarda kadınların hak ve özgürlükleri için direnen ve mücadele eden bütün kadın arkadaşlarımı; ama ilk başta İran, Rojhilat ve Rojava olmak üzere dünyanın bütün kadınlarını sevgiyle ve dayanışma duygularımla selamlıyorum. Yaşamımızla, mücadelemizle direneceğiz; siyasetimizle, sözümüzle, kalemimizle direneceğiz; yürüyüşlerimizle, halay ve dansımızla, zılgıtlarımızla direneceğiz; beyaz tülbentlerimizle, allı morlu, heft renkli şallarımızla ve saçımızın teliyle direneceğiz. Kadınlar olarak bulunduğumuz her yerde jin, jiyan, azadî demeye devam edeceğiz!
İran’da Jina Eminî’nin katledilmesiyle kadın düşmanı molla rejimine karşı başlatılan büyük toplumsal mücadele de biz kadınlar açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bilisin ki bu mesele sadece İranlı kadınların değil, tüm dünya kadınlarının ortak sorunudur. İran’da başlayan demokratik direnişi insanlık dışı uygulamalar ile baskılamaya çalışan molla rejimi iyi bilmelidir ki; kadınların haklı mücadelesi karşısında hiçbir fermanın hükmü yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan hiçbir zulmü kabul etmedik, etmeyeceğiz.
Hepimiz tanık olduk; en karanlık anda dahi kadınların aydınlattığı yol, halkın yakasına ve koltuklarına sıkı sıkıya sarılmış diktatörleri alaşağı etmektedir ve edecektir!
İstanbul Sözleşmesini kaldıran da kadın kurumlarını kapatan da yargısıyla kadın katillerini serbest bırakan da bu kadın düşmanı iktidardır. Bu iktidar kadınların özgür iradesini rehin almak için peş peşe yeni cezaevleri açmıştır. Bu cezaevlerinde çıplak arama dâhil her türlü işkence ve insanlık suçu keyfi uygulamalar rutin haline gelmiştir, getirilmektedir. Bütün bu saldırıların amacı birdir. O da kadın mücadelesini etkisizleştirmektir.
Gezi Davasında, Kobanî Kumpas Davasında, HDP’ye açılan kapatma davasında görüyoruz. Kayyım darbesinde görüyoruz. Dün görülen Kobanî Kumpas Davası duruşmasında yapacağımız açıklamaya dahi izin verilmemesinde görüyoruz. Kadın gazetecileri, kadın aktivistleri, bilim insanlarını, hak savunucularını hedef alarak tekçi erkek iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştıklarını biliyor ve görüyoruz.
Şebnem Korur Fincancı bilimin ışığında cesaretle yürüyen bir kadın olduğu için tutukludur ve cezaevindedir. Buradan Şebnem Hocanın onurlu duruşuna ve cesaretine milyonlarca kadın adına selamlarımızı gönderiyoruz.
İnsan hakları savunucusu Jiyan Tosun Taksim’deki karanlık patlamadan sonra bilinçli ve örgütlü bir şekilde hedef haline getirilmiştir. Jiyan bütün Cumartesi İnsanları gibi bu ülkenin hakikat alacaklısıdır, adalet alacaklısıdır. Bu hakları teslim edilinceye kadar kadınlar olarak sonuna dek mücadele edeceğimizi sürdüreceğimizi buradan Jiyan’a söz vererek ifade etmek istiyorum. Kendisini 1990’ların bugünkü mirasçısı olarak gören ve bu nedenle Jiyan’ı hedef alan akıl çok iyi bilsin ki, kadınlar o yılların karanlığının bu ülkeye bir kez daha yaşatılmasına asla izin vermeyecektir.
“Jin jiyan azadî” tüm kelepçeleri kırarak bütün dünyada kadın mücadelesinin ortak sesi oldu. Jin jiyan azadî her yerde yankılandı. Bugün bu ses bütün dünyanın, dünyadaki bütün kadınların özgürlük şiarıdır.
Üçüncü Yol siyasetimizle, Emek ve Özgürlük İttifakımızla, jin jiyan azadî şiarımızla bu seçimlerin temel belirleyici gücü biz kadınlar olacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye’yi tek adamlara teslim etmeyeceğiz. Kadınlar olarak bu ülkeyi biz yöneteceğiz. 2023 seçimlerine damgayı biz kadınlar vuracağız.”
“25 Kasım’da hepimiz sokaktayız”
Buldan’ın ardından kürsüye çıkan Barış Annesi Bedia Gökyüz, “Dünyayı yönetenlere sesleniyorum: Kadınların üzerinden ellerinizi çekin, kadınlar özgür olsun. Biz kimseyi öldürmüyoruz, kimsenin hakkına tecavüz etmiyoruz, kimseye hakaret etmiyoruz. Biz sadece insan olarak yaşamak istiyoruz. Bizi de artık birey olarak bizi görün. Biz bundan sonra erkek egemenliğini kabul etmiyoruz, her yerde varız, var olmaya devam edeceğiz. 25 Kasım’da hepimiz sokaktayız” dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil de “25 Kasım’da kadına yönelik şiddete, savaşa hayır diyeceğiz. Başta yoksulluğa ve bizlere dayatılan bütün şiddet biçimlerine hayır demek için sokaklarda olacağız. Özgürlüğümüz, haklarımız ve yaşamlarımıza sahip çıkmak için alanlarda olacağız” diye konuştu. (AS)