Fotoğraf: Ankara Büyükşehir Belediyesi
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Mayıs ayında çiftçiye makarnalık buğdayın tonu için 1850 TL fiyat verdi. Piyasa 2000 TL’ye yükselince makarna üreticileri ithalat yapılmasını istedi. TMO da fiyat artışlarını ve stokçuluğu önleme gerekçesiyle 15 Ağustos’ta 500 bin ton buğday ve 60 bin ton arpa ithal etmek için ihale açtı.
TMO’nun ihalesine en düşük teklif olarak 330 dolar seviyesinde geldi. İhaleye göre yurt dışından getirilecek buğday için TMO ton başına 2 bin 400 TL seviyesinde bir ödeme yapacak. Yani ithal edilen fiyat çiftçiye verilen fiyattan ortalama 550 TL fazla.
Türkiye’nin buğday üretiminin yıllık 20 milyon ton civarında olduğunu söyleyen Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş ve Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, yaşananların çiftçiyi yıldırma politikası olduğunu söyledi.
Demirtaş: Çiftçinin umudu kırıldı
Türkiye’nin geçen sene 9 milyon ton buğday ithal ettiğini söyleyen Demirtaş, “Neredeyse ürettiğimizin yarısı kadar buğdayı ithal ettik. Un ve makarna sanayinde kalite olarak ilk sıralardayız ama ithalat yaparak çiftçimizi mağdur ediyoruz” dedi.
“Makarnacıların Türkiye’de üretilen buğdayın kalitesini bahane ederek ithalat istediğini söyleyen Demirtaş şöyle konuştu:
“Ürettiğimiz buğday kalitesiz mi? Hayır değil. Tam tersine Türkiye ürettiği buğdayla kendisi gibi iki ülkeyi daha besleyebilecek durumda. Ama sanayici ürünü daha ucuza almak istiyor fakat unuttuğu şey tarımsal girdilerin Türkiye’de pahalı olduğu. Özellikle, gübre, mazot, elektrik.
“Ayrıca son zamanlarda dövizdeki yükseliş de üreticiyi mağdur ediyor. Hele hasat döneminde ithalata başvurmak üreticinin umudunu, isteğini kırıyor.
“TMO Genel Müdürü Ahmet Gürdal geçtiğimiz günlerde 'İthalatı dünya borsaları fiyatına denk getirdik. Aslında ben de karşıyım ama piyasayı dengelemek için stokçulara karşı zaman zaman ithalat yapmak zorundayız. Üreticiyi mağdur etmeyeceğiz' dedi ama üretici mağdur oldu. Buğdayda maliyet, verilen ücretin üstünde.
"Üretici tüccarla karşı karşıya bırakıldı"
"Geçtiğimiz seneye oranla verilen yüzde 22’lik zamla birlikte 1850 TL’lik fiyat iyi gözükebilir. Ama mazot, gübre tarım ilacı, döviz yüzde 22 mi arttı? Üretici artık bıktı. Biz o yüzde kırdan kente göçü engelleyemiyoruz.
"Kucak dolusu dövizi yabancı üreticilere veriyoruz ama kendi üreticimize vermiyoruz. Aynı şekilde kendi üreticimizi desteklesek en az bir o kadar katma değer yaratırız bu ülkede. Sorun sadece buğdayda değil. Tüm tarım ürünleri aynı şekilde.
“Üretici görevini yaptı. Her tarafı ekti ama siz karşılığını verebiliyor musunuz çiftçiye? Veremiyorsunuz. Örneğin domates. Sanayi domatesinde salça fabrikaları çiftçiyle sözleşme yapmış 55 kuruşa kilogramı. Domates çiftinin kucağında kaldı. 30 kuruş - 35 kuruş tarlada. Sözleşmesi olmasına rağmen parasını alamıyor, ürününü satamıyor. Verilen para, domatesin toplama parası bile değil.
“Tarım Kredi Kooperatifi, Tarım Mahsulleri Ofisi ve Et ve Süt Kurumu diye devletin kurumları var. Regüle edici, üreticinin sigortası konumunda bu kurumlar. Üreticinin mağdur olmaması için çalışmaları gerekiyor ama yapmıyorlar. İşlevsizleştirildiler. Üretici tüccarla karşı karşıya bırakıldı. Üretici savunmasız, üretici korunmasız artık.
“Yapılması gereken belli. Üreticiyi desteklemesi lazım. Hiç olmazsa ÖTV’yi, KDV’yi, dolaylı vergiyi kaldır ki üretici bu işi yapsın. Üretici para kazanamazsa bu işi yapmıyor. Yaptıramıyorsunuz. Yaş ortalaması 55 olmuş kırsalda. Bu yaştaki 2 milyon insandan 83 milyonu doyurmasını bekliyorsunuz.
“Türkiye çok rahat tarımdan gelir elde eder ve dışardan ürün almadan kendisini idame ettirebilir konumda. Tabii bu planlı üretim gerektiriyor. Üretimde planlama olmayınca bu sıkıntıları hep yaşıyoruz.”
Suiçmez: TMO görevini yapmadı
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise “İthalat ile değil üretim ile kalkınmak mümkün. Tarım sektöründe dışa satım değil dış alım yasaklansın” dedi.
İthalatın çiftçiyi iktidar tarafından terbiye etmek için bir araç olarak kullanıldığını dile getiren Suiçmez, “Bu politika tercihinden derhal ama derhal vazgeçilmeli. Aksi halde üretimden çekilen çiftçi bir daha tarlaya dönmeyince ülkemiz buğday da dahil olmak üzere her açıdan dışa bağımlı bir ülke olacak” ifadelerini kullandı.
TMO’nun da görevlerini hatırlatan Suiçmez şöyle konuştu:
”TMO’nun ana görevi girdi maliyetlerini azaltmak, uygun kredi koşullarını yaratmak, maliyet üstü taban fiyat açıklamak, yeterli alımı yapmak ama yapmıyor. Bunların hiç birinin gerçekleşmediği için bu ihale sonucu ortaya çıktı.
“TMO zaten Ocak ve Şubat’ta yaklaşık 950 bin ton buğday alınmıştı. Buna şimdiki de eklenince 1 milyon 400 bin tona çıkıyor yapılan ithalat oranı. Buğday alımı artık bir politika haline geldi. Bu ülkemizde kaliteli buğday yok, yurt dışından alıp işleyip makarna, un olarak dışarıya satalım mantığıyla da açıklanabilecek durum değil bu. Gerekirse kaliteli denilip yurt dışından alınan buğdayları da Türkiye’de çok rahat bir şekilde yetiştirebiliriz. Bu alanda da dış alım zorunluluğumuz yok.
"Suçlu yine çiftçi oldu"
Çiftçinin girdileri zaten pahalı. TMO buğdayın fiyatını 1850 TL olarak açıklasa da biz 2000 TL olması gerektiğini ifade etmiştik. Maliyetin altında bir rakamdı bu. Çiftçi borçlu olduğu için açıklanan fiyatın da altında sattı ürününü tüccara. Çiftçinin elinde şu an ürün yok ama onları halen stokçulukla suçluyorlar. Geçmişte soğan patateste çiftçi suçlandığı gibi bu dönemde de buğday üreticisi suçlandı. Burada stoku yapan tüccarlar.
Tüccar karını artmaya çalışırken dış alım tercihiyle de ülkemiz çiftçisine verilmeyen destek yine yabancı çiftçilerine verildi. Sonuç olarak üretici maliyetinin altında buğdayını satmak zorunda kaldı.
Oysa Covid-19 süreci çok net gösterdi ki tarım doğaya son derece bağlı ve korunması gerekli. ABD dahil olmak üzere en liberal ülkeler tarıma özel ekonomik önlem paketleri açıkladı. Türkiye ise üreticiye yönelik ek bir paket açıklanmadı. Halen daha 2019’un destekleri parça parça ödeniyor. Bu durumun devamlılığı çiftçinin üretimden çekilmesi anlamına geliyor. Eğer bunu yapmazsak, kamucu politikalara geri dönmezsek çiftçi bir daha tarlaya dönmeyecek ve ithalata mecbur kalacağız.” (HA)