Küçükali, üs ve limanların modernizasyonunu öngören yetki tezkeresinin meclisten çıkmasının ertesinde Biamag'ın AKP'nin politikasındaki değişiklik, milletvekillerinin şu anki ruh halleri, bir milletvekili olarak "devlet sırrından" ne anladığı ve bundan sonra olabilecekler hakkındaki sorularını yanıtladı:
Siz AKP milletvekilleri arasında ret oyu verdiğini açıklayan tek kişisiniz? Sizi böyle bir tavır almaya yönelten ne oldu?
Bizim partimiz halkın iktidara getirdiği bir partidir. Biz halkın partisi olduğumuz için halk ne diyorsa onu yapmak mecburiyetindeyiz. Eğer halkın söylediğini biz mecliste yapmazsak o zaman halk bizi getirdiği gibi de götürür. Bu örnekleri geçmiş dönemde çok gördük. Ben bir milletvekili olarak halkın yüzde doksanı "hayır" diyorsa benim parti meclisinde "evet" demem mümkün olamazdı. Bu tür milletvekilliklere son vermek lazım.
Ben milletvekili arkadaşlarıma mesaj gönderiyorum: 9 günlük tatil onlar için de bir şanstır. Lütfen bölgelerindeki her türlü insanı dinlesinler, eğer onlar savaş istiyorlarsa, Türkiye'nin harbe girmesini istiyorlarsa bu şekilde hareket etsinler, hayır istemiyorlarsa onların istemediği şekilde hareket etsinler.
Bir hafta öncesine kadar AKP'nin diğer milletvekilleri de genel olarak sizin gibi düşünüyorlardı. Son birkaç gündür fikirlerini değiştirdiler, bu ani fikir değişiminin nedeni neydi, ne oldu da fikirleri değişti? Milletvekilleri oylama öncesinde "zorunlu evet" oyu vereceklerini söylüyordu. Onları bu aşamaya getiren olay neydi?
Başbakan'ın meclise asker göndermeyle alakalı tezkere getireceği söyleniyordu. Buna göre düşünüyorlardı. Ama liman ve üslerin modernizasyonu ile alakalı tezkere geldi, Başbakan da bunu makul olarak izah etti, "son ana kadar barış için çalışacağız ama ola ki bir harp icap ederse bu üslerin kullanılması için iyileştirilmesi lazım.
Hazırlık bunun için, para da ABD'den gelecek" bu bize makul geldi, onun için istifa etmeye ihtiyaç hissetmedim. Ama ayın 18'inde asker tezkeresi gelirse yine red oyu vereceğim ve partiden de ayrılacağım. Çünkü öyle bir mesuliyeti de taşımak istemiyorum.
Ayrıca ben Başbakan'ın milletvekilleriyle yaptığı toplantıya katılmadım, ama orada bir şekilde motivasyonlar olmuştur. Ama 18 Şubat'ta çok daha farklı bir tablo ortaya çıkabilir.
18 Şubat'ta yapılacak oylamayı geçen hafta (Perşembe) yapılan oylamadan özgün kılan ne?
18'deki toplantıda asker gönderme ve asker geçirme görüşülecek. O zaman da resmen savaşa girmiş oluruz anlamı çıkar.
Üs ve limanların modernizasyonuna yönelik tezkere de bu sürecin önemli bir ayağı değil miydi?
Ama ben ret oyu verdim. Doğru söylüyorsunuz bu da harbin ilk ayağıdır. Ama benim partiden istifama neden olacak gelişme 18'de yapılacak görüşme olacak.
AKP'li milletvekillerinin bundan sonraki tavrı ne olabilir?
Yapı olarak halkın içinden gelen milletvekilleri oldukları için halka kulak verecekleri kanaatindeyim.
Bu tezkerenin oylamasında halka kulak verdikleri o kadar da söylenemez. Bu tekrarlanabilir mi?
Bence geçen hafta yapılan oylamada 100'e yakın AKP milletvekilinin "hayır" deme olasılığı vardı ama CHP'li arkadaşlarımızın biraz taşkın hareketleri arkadaşlarımızı tahrik etti. Çok enteresandır, CHP'lilerin tavrı AKP'lileri birleştirdi.
Ret oyu verdiğinizi kamuoyuna duyurduktan sonra AKP'li arkadaşlarınızdan ve çevrenizden nasıl tepkiler aldınız?
Binlerce tebrik geldi ama sadece iki kişi telefonla arayarak kınamış. Diğer taraftan partinin hiçbir biriminden olumsuz bir tepki almadım. Alsam da önemli değil, ben halkı dinlemek zorundayım. İkincisi tebrik edenler de çok fazla; öğrenciler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteden, akrabalarımdan tebrikler aldım.
Sizi diğer AKP milletvekillerinden özgün kılan, bu karara karşı çıkmanıza neden olan neydi ki ret oyu verdiniz?
Bakınız; biz uçağa biniyoruz, uçakta hostes diyor ki "aman efendim savaşa girmeyelim, hayır deyin, otobüsün şoförü, bakkal, ailem herkes "aman bu savaşa hayır deyin" diyorlar. Başka ne olabilir ki. Bizim insanımız harp istemiyor.
Mesela TBMM Başkanı Bülent Arınç da "Benim gönlümden de savaşa hayır demek geçiyor ama uymamız gereken siyasi öncelikler, ülkenin yararları var" dedi. Erdoğan ve Gül de bu açıklamaları sık sık yapıyorlar. Halk istemediği halde "Türkiye'nin öncelikleri" söyleminden bir milletvekili olarak ne anlıyorsunuz?
Onlar böyle diyorlarsa bunu açıklamak zorundadırlar. Söylemeleri gerekiyor ki "biz neler alıyoruz, neler veriyoruz" ama mesela kapalı oturumda böyle bir şeyden bahsedilmedi.
Örneğin siz bir milletvekili olarak neyin "önceliğimiz" olduğunu biliyor musunuz?
Hayır ben bilmiyorum.
Peki bundan sonra AKP'de bölünmeler yaşanabilir mi?
Bunlar olursa ayın 18'inde olur ancak. Herkes ilk hareketi bekler.
Kamuoyunda bu kadar büyük bir direnç olduğu halde oturumun neden kapalı yapıldığını biliyor musunuz?
Benim ilk algıladığım şey Başbakan'ın devlet sırlarını anlatacaktı. Gayet tabii başbakan bunları açık bir oturumda anlatamazdı. Asıl önemli olan buydu. Bana göre bunlar şu an için halktan gizlenmeli. Ülkenin menfaatleri için gizlenmeli. Zaten Başbakan'ın tutumu beni istifadan vazgeçirdi. Çünkü Başbakan'ın benim kaygılandığım şekilde düşünceleri olmadığını gördüm.(HA/NK)