Bu krizin sorumlusu olarak farklı kurumlar veya şahıslar gösterilmektedir. Elbette kriz varsa taraflarda vardır. Tarafların olmadığı bir durumda krizin olması da olası değildir. Önemli olan krize neden olan durumun tespitidir. Bu konuda bir çok yayın organı veya şahıslar eski bir nakaratı tekrarlamaya başladılar. Bunlara göre krizin nedeni türban. Krizi yaratanda statükocu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP).
CHP'ye eskiden de saldırmışlardı
Bu acımasız saldırıyı yapanlar her nedense geçmişte de aynı saldırıyı yaptılar. Hafızalarımızı zorlarsak, biraz da geçmişe gittiğimizde, Deniz Baykal'ın, Türk Bank yolsuzluğu sonucunda hükümete olan desteğini çektiğinde de aynı saldırıyı yapmışlardı. Sonradan bunlardan bazıları, Deniz Baykal'ın doğru söylediğini o zaman anlamadıklarını, tarihinde Baykal'ı haklı çıkardığını ifade etmişlerdi. Korkarım ki bugünde aynı hataya düşmekteler.
Bir tespiti doğru yapmak lazım. CHP kriz yaratan taraf değildir. Krize oluşum sağlayan tarafa, tepki gösteren taraftır. Bu da doğaldır. CHP her hangi bir parti değildir. CHP'yi diğer partilerden ayırtan bir misyonu vardır. Bu misyon CHP'yi diğer partilerden ayrı kılar. 23 Nisan etkinliği çerçevesinde ziyaretine gelen çocuklardan birine yerini veren Baykal "Bu oturduğun koltuk her hangi bir koltuk değildir. Bu Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğudur" cümlesi bu misyonu çok iyi anlatmaktadır.
Bu tespitten sonra şunu iyi belirlemek lazım. CHP 23 Nisan törenlerini boykot etmemiştir. Gerek CHP gerekse Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı 23 Nisan resmi törenlerine katılmışlardır. Meclisteki yerlerini almışlardır. Sadece geleneksel olarak yapılan ve ev sahipliğini Meclis Başkanı'nın yaptığı resepsiyona (gece yapılan baloya) katılmamışlardır. Bu resmi bir tören değildir. 23 Nisan ruhuna aykırı bir durumda burada yoktur. Burada yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve uygulamalarına gösterilen tepkidir. Buna da türban neden olmamıştır.
CHP'nin tepkisi AKP'nin uygulamalarına
CHP, seçimin hemen ertesinde AKP'yi ziyaret ederek dostluk eli uzatmıştır. Tayip Erdoğan'ın seçilebilmesi için bir dizi yasal değişiklikte de yardımcı olmuştur. Avrupa Birliği (AB) için elinden geleni yapmış yurtdışı destek gezilerinde çıkmıştır. Hatta o kadar iyimser bir muhalefet yapmıştır ki tabanı, parti kadrolarını pasiflikle suçlamıştır. Bunları belirtikten sonra şu tespit rahatlıkla yapılabilir kanısındayım. Ortamı geren CHP değil AKP'dir.
Gerginliğe neden olarak gösterilen bahane gerçekçi değildir. O halde krize neden nedir?
Krize birden çok unsur yol açmıştır. Bunları şu şekilde tespit etmek mümkündür.
* AKP'nin iş başına gelmesiyle birlikte AB sürecinde yaşanan başarısızlık. AKP hızlı başladığı AB sürecinde, kısa sürede acemiliğinin kurbanı olmuştur. O dönemdeki iki başlılık farklı seslerin çıkmasına veya anlaşılmasına neden olmuştur.
* Kuzey Kıbrıs politikasındaki tutarsızlık. Kuzey Kıbrıs konusunda eski Dışişleri Bakanı'nın sözleri Türkiye'nin bugüne kadar sürdürdüğü politikaya terstir. Başbakan ve bakanların demeçlerindeki tutarsızlık başka bir acemilik örneğidir. Kıbrıs konusunda Denktaş'la birlikte çözüm üretmek yerine Denktaş'a sahip çıkılmamıştır. Güney Kıbrıs AB üyesi olmuş resmen Türkiye ve Kuzey Kıbrıs dışlanmıştır.
* ABD'nin Irak işgali ardında Türkiye'nin Musul- Kerkük konusunda belirlemiş olduğu kırmızı çizgiler ihlal edildiğinde takınılan pasif tutumdur. Savaş öncesi tüm dünyaya kırmızı çizgiler deklare edilmiştir. Bu çizgilerin ihlali müdahale gerekçesi doğuracağı bu durumda Türkiye'nin müdahale edeceği belirtildiği halde bir şeyler yapılamamıştır.
* AKP'nin işbaşına geldiği günden itibaren başladığı iddia edilen siyasi ve irticai kadrolaşma hareketidir. Bu konuda ciddi suçlamalar vardır. Özellikle belediye kökenli personelin devletin üst düzeyine atandığı yönünde suçlamalar. Krize etken olan en ciddi suçlamadır.
* Milli Eğitim Bakanlığında yapılan atamalar ve Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) konusunda yapılacak düzenleme konusunda rektörler ve bakan arasındaki gerginlik. YÖK konusunda yapılacak düzenlemenin üniversitelerdeki laik eğitim sistemine yönelik saldırı olarak algılanması.
* Dışişleri Bakanlığı'nın elçiliklere gönderdiği Milli Görüş ve Fetullah Gülen okulları ile ilgili genelge. Ve bu genelge sonrası ortaya çıkan genelgeler.
Türkiye yörüngesinden çıkarılmak istenmiştir
Bu tespitlere daha birçok alt unsurda eklenebilir. Ama krize neden olan ana unsurlar bunladır. Deniz Baykal'ın Türkiye Cumhuriyeti yörüngesinde çıkartılmıştır ve siyasi kadrolaşma yapılmaktadır şeklindeki söylemi 23 Nisan resepsiyonuna gitmemenin ana nedenidir. Bunlarda ana hatlarıyla yukarda sayılan nedenlerdir. Bu krize en son yol açan faktör belki de türbandır.
Eğer türban krizin ana nedeni olsaydı Bülent Arınç ve Tayip Erdoğan'ın türbanlı eşlerinin resepsiyona katılmayacağı yönündeki açıklamaları çözüm olurdu. Bu konuda CHP'nin tavrı doğrudur. CHP savunduğu temel değerlere saldırı olduğu kanısındadır. 23 Nisan resepsiyonuna katılmamakla en demokratik tavrını göstermiştir. Bundan iyi demokrasi dersi olur mu?
AKP'nin bu olay sonrası takındığı tavır ise krizi çözmeye ve yumuşamaya yönelik değildir. Biz haklıyız, ama herkes bizim çizgimize gelinceye kadar bu konuyu öne çıkarmayacağız. Bu anlayış kriz yaratma anlayışıdır. Bir talihsiz açıklamada Abdullah Gül'den gelmiştir "bu kadar rahatsız etiyse çekeriz yada düzeltiriz". Meclisteki çoğunluk bende ben ne istersem o olur anlayışı yanlıştır. Kaldı ki, toplam seçmenin yüzde otuzunun oyuyla, mecliste yüzde yetmişlik çoğunluk sağlamıştır. Seçim sisteminde kaynaklanan bu durumu halkın çoğunluğu benim peşimde şeklinde değerlendirilmemelidir.
Sonuç olarak CHP, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı AKP ve uygulamalarına karşı tepki göstermişlerdir. Bu tepkiyle demişlerdir ki meclis çoğunluğuna sahip olabilirsin ama bu ülkeyi yörüngesinden çıkartamazsın. (NK)
* Ara başlık ve vurgular Bianet'e aittir.