20'si tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı KCK basın davasının 28. duruşmasına, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi dışında oluşturulan büyük salonda görülmeye devam edildi.
Gazetecilerin yargılandığı davanın bugünkü duruşmasını, sadece Anadolu Ajansı'nın (AA) ve Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) birer muhabiri takip etti.
Savunma hakkı tartışması aşılamadı
Mahkemede ilk olarak, Mahkeme Heyeti Başkan Ali Alçık, sanıkların ek savunma talepleriyle ilgili, duruşmanın başından beri usul hükümlerini sanıklar lehine kullandıklarını, avukatların mahkemenin usul hükümlerini uygulamadığı iddiasını anlamadıklarını söyledi.
Alçık, ''İsimleri daha önceden belli olan sanıklara yarım saat söz hakkı verilecektir. Bu iyi niyetimizin göstergesidir. Bir kısım sanıklara tercüman aracılığıyla yarım saat söz hakkı verilecektir'' dedi.
Avukat Sinan Zincir ise sanıkların savunma sürelerinin kısıtlanamayacağını belirterek bu taleple ilgili mahkemenin ara karar oluşturmasını talep etti.
Hakim Alçık’ın, Zincir’e “Durmadan itiraz ediyoruz” demesi üzerine Zincir “Deliller tartışılmadan, iki yıldır tutuklu bulunan mağdur sanıklar haklarında beyanda bulunmadan nasıl gerçekler ortaya çıkar? Sanıklar savunma yaparken süre kısıtlaması konulamaz. Bu konuda ara karar vermenizi talep ediyoruz'' dedi.
Ünsal: Kürdistan kelimesi Kürtlere yasak
Duruşma tutuksuz yargılanan gazetecilerden Sultan Güneş Ünsal’ın savunmasıyla devam etti. Sultan geçtiğimiz hafta Nagehan Alçı’nın yazısında “Kürdistan” kelimesini kullandığını belirterek “Kürdistan kelimesini Kürt gazeteciler kullanınca suç oluyor” dedi.
Ünsal, hakkında ’68 hareketi gençlik liderlerinden Mahir Çayan ile röportaj yaptığı iddia edildiğini, 2009’da Diyarbakır Lice'nin Şenlik köyünde koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybeden Ceylan Önkol ile Muğla’da öldürülen üniversite öğrencisi Aydın Erdem’in isimlerinin belediye başkanı olarak yer aldığını hatırlatarak şunları söyledi:
"Devlet tarafından öldürülmüş bu insanların faillerinin tespit edilmemesi, delillerin karartılmasına bile tenezzül edilmeden dikkate bile alınmadığı bu vakaların karşımıza bir de bu şekilde çıkması aslında aynı zamanda yargının içinde bulunduğu trajedidir.
“Bunlar iddianamelerin ne kadar çalakalem, özensizce yapıldığını gösteren bu durum davaların siyasi olduğuna işaret eder. İddia makamının bizden çekinmediği aşikar ki devlete sırtını dayamış bir sistemin parçası olarak bu kadar pervasızca iddianameler düzenleyebiliyor."
Avukatlar salonu terk etti
Ünsal'ın ardından avukatlardan Şule Recepoğlu, "Yeğenim gözaltında. Onun yanına gitmeliyim. Bu nedenle de müvekkilim Nilgün Yıldız'ın tahliyesine ilişkin konuşma yapmak istiyorum" dedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Alçık'ın buna izin vermemesi üzerine kısa süreli sözlü tartışma yaşandı. Recepoğlu ve tüm avukatlar, savunma hakkının engellendiği gerekçesi ile salonu terk etti.
Bu olayın ardından tutuksuz sanıklardan Enes Yalçın kısa bir savunma yaparak beraatini istedi.
Yarın devam edecek olan davada ara karar çıkması bekleniyor. (EA)