Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Sorumlusu Heval Zelal Avcı, son aylarda Bodrum S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki özellikle ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslardan oldukça fazla şikayet almaya başladıklarını söyledi.
Heval Zelal Avcı bianet’e yaptığı açıklamada, bu cezaevinden derneklerine ulaşan talep, şikayet ve hak ihlali iddialarına dair Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CTE), CİMER, Cezaevi İzleme Kurulu, İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulu ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na başvuru yaptıkları bilgisini verdi.
Cezaevi izleme kurulunun “faksı bozuk”
Avcı ayrıca, kurumların, mahpusların ilettiği hak ihlallerine dair iddiaların araştırılması ve incelemesini talep ederken yerinde izleme yapma yetkisi olan kurumlardan da hapishanelerde izleme yapma ve bu izlemeyi raporlamalarını talep ettiklerini ekledi:
“Bodrum S Tipi Açık ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yeni açılmasına rağmen izleme kurulunun fakslarının bozuk olması gerekçesiyle yapmış olduğumuz başvurular işleme alınmadı. Ancak cezaevi izleme kurullarının amacı, ilgili kanunun ilk maddesinde “ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin yönetim, işleyiş ve uygulamalarını yerinde görmek, incelemek, bilgi almak ve tespitlerini rapor haline getirerek yetkili ve ilgili mercilere sunmak” biçiminde tanımlanır. Bu kurumların, izleme raporlarını en geç dört ayda bir periyodik olarak Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet Savcılığı, görev alanına girdiği durumlarda ilgili infaz hâkimlikleri ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı olmak üzere çeşitli kurumlara sunma zorunluluğu vardır.”
“Pencereler tel ile kapatıldı”
Heval Zelal Avcı, derneklerine mektup aracılığıyla başvuruda bulunan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların ilettiği şikayetleri şöyle anlattı:
“Mahpuslar tecrit koşullarının yoğunlaştığını, havalandırmaya günde sadece 1 saat çıkarıldıklarını, sohbet, atölye ve kurs haklarından yararlanamadıklarını, ailelerin kargo ile gönderdikleri kitapların geç verildiğini ya da verilmediğini, kitap ve dergilerde sayı kotasının olduğunu, bazı kitap ve dergilerin içerik nedeniyle verilmediğini, yazdıkları dilekçelere cevap alamadıklarını, pencerelerinin tel ile kapatıldığını, koğuş aramaları sırasında kişisel yazılarına el konulduğunu, bazı infaz koruma memurlarının psikolojik şiddet uyguladığını ve keyfi şekilde disiplin cezası verildiğini belirtti.”
Bodrum S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan mahpuslar ayrıca musluktan akan suyun bazen çamaşır suyu koktuğunu ve sağlıksız olduğunu da ekledi.
Sağlık hakkı ihlalleri
Mektuplarda mahpuslar, sağlık hakkı ihlallerine dair de şunları yazdı:
“Mahpuslar revire geç çıkarıldıklarını, hastane sevklerinin geç yapıldığını, doktorlar tarafından verilen randevulara götürülmediklerini, Bodrum Devlet Hastanesi’ne götürüldüklerinde mahkum koğuşu olmaması gerekçesiyle saatlerce ring aracında bekletildiklerini, jandarmalar tarafından kelepçelerin açılmasına izin verilmediğini aktardılar. Ağır hasta olan bazı mahpuslar da tekli odada tutulduğunu aktardı.”
10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ
“Mahpuslarda depresyon, algı ve duyguda küntleşme, düşünce bozulması gelişebilir”
Tecridin etkileri ve çözüm yolları
CİSST’ten Avcı, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT), uzun süreli tecrit ve hücre hapsinin, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali olduğunu dolayısıyla insan haklarına aykırı olduğunu ve tecrit altında bulunan kişilerin zihinsel, bedensel ve sosyal sağlıklarının olumsuz bir şekilde etkilenebileceğini vurguladığını belirtti:
“Bilimsel araştırmalar da tecridin insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini gösteriyor. Uzun süreli hapsin hükümlüler üzerinde sosyallikten uzaklaştırıcı çeşitli etkileri olabilir.
CPT’nin görüşüne göre, uzun süreli mahkumiyetleri bulunan hükümlülerle ilgili uygulamaların, bu etkileri olumlu ve proaktif bir şekilde telafi etmeye yönelik olması gereklidir.
CPT’ye göre, özellikle yüksek risk oluşturan mahpuslar, ağır gözetim durumlarını telafi edecek şekilde, gözetim birimlerinin sınırları içinde nispeten rahat bir programa tabi olmalı. Mahpuslar, birimdeki diğer mahpuslarla bir araya gelebilmeli ve kendilerine faaliyetler konusunda farklı seçenekler sunulmalı. Yüksek güvenlik birimlerinde iyi bir iç ortam yaratmak için özel çaba gösterilmeli.
Mahpusların havalandırma, gün ışığından ve temiz havadan yeterince yararlanmak ve spor yapabilmek için yeterli alanı olmadığında sağlık sorunları yaşayabiliyorlar veya salgın hastalıklara karşı risk altında kalıyorlar.
Spor sohbet atölye gibi etkinliklerinin yapılmaması hâlihazırda yalnızca bir saat havalandırmaya çıkan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların koşullarının sosyal ve psikolojik olarak daha da zorlaşmasına sebep oluyor.”
(AS)