Fotoğraf: MA
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Erol, İmralı Cezaevindeki tecride karşı yaptıkları başvuru üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin mutlak iletişimsizlik haline son verilmesini istediğini açıkladı.
MA’dan Zemo Ağgöz’e konuşan Erol, komitenin, Türkiye’ye Mart ayı sonuna kadar yanıt vermesi için süre verdiğini söyledi.
Özgür Erol, Adalet Bakanlığı’ndan görüşme talebinde bulunduklarını, buna henüz yanıt alamadıklarını ekledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile mahpuslar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar'dan 22 aydır süredir haber alınamıyor.
“CPT’den raporlarını açıklamasını istedik”
Öcalan ile en son Temmuz 2011’de görüşebilen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Erol, Türkiye’ye Eylül 2022’de yaptığı ziyaretinde İmralı Cezaevine gittiğini açıklayan Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ile yüz yüze yaptıkları görüşmeye dair şu bilgileri verdi:
“CPT, İmralı Cezaevi’ni kurulduğu günden bu yana çok yakından takip ediyor. Bunu iki yolla yapıyor. Birincisi; düzenli olarak İmralı hakkında raporlarımızı onlara gönderiyoruz, kendileri özenle istiyorlar. Bazen aylık, bazen üç aylık, bazen ani durumlarda anlık raporlar gönderiyoruz. Aynı şekilde hükümetten de oradaki duruma dair düzenli raporlar alarak, takip ettiklerini biliyoruz.
İmralı Cezaevi kurulduğu günden bu yana CPT ziyaretler gerçekleştirdi ve rapor tuttular. CPT’nin, İmralı’daki tüm gelişmeleri ay ay, yıl yıl bildiğini söylemek mümkün. 12 yıl bir adaya, cezaevine avukatların girmemesi ya da aile görüşmelerinin bu derece engellenmesinin ciddi bir kötü muamele olduğunu, artık yüksek dereceli bir ihlal hali aldığını CPT’nin fark etmemesi mümkün değil. Buna karşı CPT’nin işletebileceği kimi tedbir prosedürleri mevcut. Bunları işletmemesi hep eleştiri konumuzdu. Ya da en kritik zamanlarda yaptığı ziyaretlerde İmralı’ya gitmemeyi tercih etmesi, bizim açımızdan eleştiri konusuydu.
CPT 2016’daki darbe girişiminden sonra Türkiye’ye geldi, fakat İmralı’ya gitmemeyi tercih etti. Aynı şekilde 2018’de, 2020’de yaptığı ziyarette de gitmemeyi tercih etti. Dolayısıyla bu dönem itibariyle gittiler ve özel bir ziyaret olduğunu düşündürecek bazı veriler mevcuttu. Bundan dolayı onlara, raporlarını hem erken açıklamaları hem de oradakilerin kişisel durumları hakkında bilgi vermelerini talep ettik. Ayrıca doğrudan onların bulunduğu yerde yüz yüze bir görüşmede gerçekleştirdik.”
“Herhangi bir veri ve bilgiye ulaşamadık”
Avukat Erol, bu görüşmede CPT’nin ziyarete ilişkin bir bilgi vermediğini söyledi:
“En ufak bir bilgi vermeyen, kendi bürokratik prosedürlerine sıkı sıkıya bağlı bir görüntü izlediler. Bir insan hakları mekanizmasından beklenir bir yaklaşım değil. Ne kadar bürokratik olursanız olun, ciddi hale gelmiş bir hak ihlali karşısında ‘durumları iyidir, gördük’ diyemeyecek hale getiremezsiniz kendinizi. Son noktada CPT’ye dair açıklama yapmamızın ve ‘görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmediğinden şüpheliyiz’ dememizin sebebi de buydu. Bugüne dek herhangi bir veri ve bilgiye de ulaşmış değiliz.”
TIKLAYIN CPT’ye başvuru: İmralı raporunu açıklayın
TIKLAYIN - "CPT, İmralı ziyaretinde Öcalan ile görüştü mü?"
TIKLAYIN - CPT, Öcalan'la görüşüp görüşmedikleri sorusuna yanıt vermedi
“Komite, hükümete Mart sonuna kadar süre verdi”
Avrupa Konseyi kurumlarının bu ataletinin kendilerini diğer uluslararası mekanizmaları değerlendirmeye yönelttiğini ifade eden Erol, 2022’in sonunda Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’ne İmralı’daki dört mahpus adına başvuru yaptıklarını açıkladı:
“Komitenin işleyişinin Avrupa Konseyi kurumlarına göre çok daha hızlı olduğunu gördük. Daha öncesinde deneyimlediğimiz bir başvuru mekanizması değildi. Bu başvurumuzu Türkiye hükümetine gönderdiler.
Komite, hükümette başvurumuzu gönderirken başvurucuların mutlak iletişimsizlik olan “incommunicado” haline son vermesi ve başvurucuların kendi seçtikleri avukatlarla derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişim sağlaması gerektiğini hatırlatıp talep etti. Bu geçici tedbir talebi niteliğinde, yaptığımız başvurunun kabul edildiği anlamına gelmiyor.
Başvuru süreci devam edecek fakat burada BM İnsan Hakları Komitesi durumu hemen fark etti. Komite, hükümete Mart sonuna kadar süre verdi. Türkiye’nin süre içerisinde yanıtlarını sunması gerekiyor. Sonra biz de kendi görüşlerimizi sunacağız. Prosedür bu şekilde bir süre devam edecek. Fakat şu aşamada İnsan Hakları Komitesi’nin durumu erkenden fark edip hükümetten böylesi bir talepte bulunması önemli.” (AS)