Gazeteler birkaç haftadır mevzu sıkıntısı çekmiyorlar. Maşallah,millettin vekilleri anayasal bir araştırma komisyonu kurmuşlar,Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu; geçmiş hükümet döneminden kalan ne kadar yolsuzluk dosyası varsa, ilgili bakanları, başbakanları,bürokratları falan çağırıp duruyorlar. Yolunu bulanları da çağırıyorlar ki, sayfa doldurmak bakımından yolunu bulanlar bulunmaz Hint kumaşı, can güvenlikleri için kasetleri var falan. Tabii, gazeteci tayfasında bir merak, bir merak..
Hatta gazetenin biri, adetten olduğu üzere, bir Temiz Türkiye kampanyası başlattı. Diğer bağımsız gazeteleri de kampanyasına katılmaya çağırdı.Adetten çünkü, her hükümet dönemine olur böyle şeyler, önceki hükümet döneminin yolsuzlukları ortaya dökülür.
Sadece Türkiyeye has yalanı
Gazetelere, mal bulmuş magribi gibi köşesi için çektiği konu sıkıntısını gideren kamuoyu oluşturucularına bakılacak olursa, "bu yolsuzluk denen melun şey, Türkiyeye has. Medeni memleketlerde yolsuzluk olmuyor.Türkiyede Avrupa Birliğine bir girse kurtulacak bu melanetten, ama işte zaten Türkiye böyle olduğu için ABye de giremiyor."
Bu, yalan. Sanıyorlar ki, memleketteki herkes, sadece kendi gazetelerini okuyor. Öyle değil neyse ki, haftada bir New York Timesa internet sitesinden göz atan bir okur bile bunun yalan olduğunu bilir. Şundan;ABDde yolsuzluk, yani kamu kaynaklarının siyasetçi ve kapitalist ittifakı ile çarçur edilmesi sistemin yapısal bir unsurudur.
Her sene bir büyük olay patlak vermese ABD medyası da boş kalırdı yani, o kadar yapısal...
Türkiyeye değil kapitalizme has
Kapitalizm bir sistem olarak sınırsız sermaye birikimine dayanır. Sistem sermaye birikiminin önündeki bütün engelleri yıkmak zorundadır ve bütün kurumlarını sermaye birikiminin hizmetine vermek. Devlet de basitçe bir kapitalist aygıt olarak sermaye birikiminin hizmetindedir; yasal ya da yasal olmayan başka yollarla...
Şimdi bu maddeci tarih görüşü bakımından karmaşık olmayan bir hakikattir.Ama çoğunluk için bu durum akıl almaz görünmektedir ya da tersi; o kadar kanıksanmıştır ki, bir mücadele alanı olarak görülmez. Devletim malı deniz denir ya, o sözün de çağrıştırdığı bir kanıksama.
Yolsuzluğun ekonomi politiği
Devleti tarihsel olarak açıklamadan, yolsuzluğu anlamak güç görünüyor.Şimdi yazılacak satırlar, kişisel tarihim bakımından bıkkınlık verecek kadar çok tekrar edildi: sermaye birikiminin sürekliliğini ve güvencelerini sağlamak, egemen sınıfı egemen sınıf olarak örgütlemek,sınıf mücadelesini denetlemek ve gerektiğinde bastırmak gibi işlevler gözlenmeden kapitalist devlet açıklanamaz. Ancak bu işlevler gözlendiğinde kapitalist devlet, siyasal baskı ve rıza yoluyla bütün toplumsal düzeylerde kapitalist sınıf egemenliğinin somut görünüşü olarak analiz edilebilir.
Buraya kadar söylenenlerin sonucu şudur: kapitalizmde yasallık da zaten sermaye birikimin güvencelerini, daha açık deyişle özel mülkiyetin hukuksal dokunulmazlığını kurar. Mesele ise şudur: Hükümetler, çoğu kez,egemen blok içinde yer alan siyasal topluluğun üyelerince oluşturulduğundan, bu yasallık hilafına kapitalizmdeki yapısal rekabet nedeniyle bölünmüş olan sermaye sınıfının şu ya da bu fraksiyonuna özel ayrıcalıklar tanırlar. Bu ayrıcalıklar, hükümete yakın sermaye fraksiyonunun birikim ihtiyaçlarına göre, çoğu kez, mevcut yasal sınırları zorlayan ve aşan yollarla, kamusal kaynakların bu sermaye fraksiyonuna aktarılmasına yönelir.
Bu kapitalizmde yapısaldır. Öyle olduğu için yargıçların bizdekinden çok daha ayrıcalıklı ve dokunulmaz olduğu parlamenter demokrasilerde de görülür, kaçınılmazdır. Ta ki, ayrıcalıklardan yoksun kalan diğer sermaye fraksiyonu ile bütünleşmiş siyasilerden kurulu yeni bir hükümet gelene kadar bunu kamuoyu bilemez. Doğal olarak yeni hükümet de önceki hükümetin yolsuzlukları ile uğraşırken, yeni ayrıcalıklar yaratmakla ilgilenmektedir. Kısır döngü...
Klientalizm
Türkiyeye ve Türkiye gibi ülkelere has olduğu ileri sürülebilecek olan ise, bu tür yolsuzluklardan ziyade, literatüre klientalizm olarak geçen adam kayırmacılıktır. Klientalizm, kapitalizmin sermaye birikiminde olağan olandan daha fazla rol edindiği için devlet aracılığıyla kurulduğunu söyleyebileceğimiz, devlet aygıtının bundan kaynaklı özgül bir özerklik edindiği, güçlü akrabalık ilişkilerinin olduğu ve yaşadığı toplumlarda kapitalizmin gelişmesiyle birlikte iyice yaygınlaşan bir yolsuzluk biçimi.
Bundan epeyce zaman önce bir haber gözümüze ilişmişti: Özkök, haberi büyükçe vermiş, köşesine de taşımıştı. Bürokratın biri kızını konsere götürmüş, kuyruk var tabii, beklenecek gibi değil, gitmiş kapıya benim kim olduğumu biliyor musunuz demiş. Biliyoruz tabi, bilmez miyiz. Şu anda klientalizmin toplumun hücrelerine kadar nasıl nüfuz ettiğini açıklamak için kullandığımız örnekteki zavallı bürokratsınız.
Zavallı dememiz şundan: O gariban bürokrat, kızına ezilmek istemeyen bir baba sadece. Devletin örgütlü aygıtlarının gücüne paralel olarak devletin diğer kurumlarının örneğin parlamentonun gücü azaldığından, milletin vekilleri de zavallı iş takipçileri durumuna düşerler; bakanlar dahil oldukları sermaye fraksiyonları için ayrıcalık yaratma peşinde koşarlarken, gelecek seçimde seçilmek kaygusundan başka kaygu taşımayan vekiller de seçmenleri için iş takipçiliği yaparlar.
ABDde bu lobiler vasıtasıyla kurumsallaşmıştır. O nedenle, AhmetAmcanın işi değil de, büyük bir sermaye grubunun ya da mafyanın işi takip edilir. Böyle olunca da klientalizm olmuyor tabi...
Böyle bakıldığında...
Böyle bakıldığında, 'milletin' vekillerinin komisyon toplantılarında yolsuzluk araştırması yaparken 'milletin' bakanlarının diğer sermaye fraksiyonu için yeni ayrıcalıklar yarattıkları (yani yolsuzluk yaptıkları) teorik olarak görülebilir. Eğer gazeteler ve kamuoyu oluşturucuları TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonuna gösterdikleri ilginin onda biri kadarını gerçek gazeteciliğe gösterseler, kısa zamanda bu teorik hakikat gazete haberleri haline dönüşebilir.
Sadece Deniz Nakliyat olayı bile, ki bu olay nedeni ile hükümet kendi içinde bölünmüş ve Abdüllatif Şener koltuğundan edilmiştir,söylediklerimizi doğrulamaya yeter.Kaldı ki, çok daha önemli olanı yapılan yasal düzenlemelerle yeşil sermayeye tanınan ayrıcalıklardır.Bunlardan birine, yeşil sermaye için ayrı bir sermaye piyasası oluşturulması yolundaki düzenlemeye daha önce de dikkat çekmiştik.Biraz dikkat, çok daha fazlasını ortaya çıkarır.
Yolsuzluğa bir çare
Yolsuzluğun derhal ortadan kaldırılması için bir çare vardır ve çözüm çok basittir: Kapitalizmi aşmak. Kapitalizm ve yolsuzluk yapısal olarak ayrılamaz, yolsuzluk ancak kapitalizmin aşılması, toplumsal olarak eşitlikçi bir düzen kurulması yoluyla ortadan kalkabilir.
Yine de kapitalizmi muhafaza etmeye kararlı meclisimiz yolsuzlukları araştırdığına göre (mizah yapmıyoruz ama kimileri pek de yanılmayarak durumun pek komik olduğunu sezeceklerdir!)onlara naçizane bir katkımız olsun; bir yasa çıkarsınlar, kısa,maddeleri de şöyle, yolsuzluk bitsin:
"i. Bütün bankalar, sigorta şirketleri, özel finans kuruluşları (sermaye piyasasına aracılık yapan kuruluşlar dahil) kamu mülkiyeti altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bankalarından yurt dışına her türlü para transferi işlemi bankaların kamu mülkiyetine geçirilmesi işlemi tamamlanana kadar durdurulmuştur.
ii. Emtia borsaları hariç olmak üzere, sermaye piyasası yatırımcılarının hakları toplumsal adaleti zedelemeyecek şekilde yeni bir yasa ile düzenlenip sermaye piyasası tasfiye edilene kadar borsa (İMKB)işlemleri durdurulmuştur.
iii. Dış borçların faizi ileride ödenmek üzere ertelenmiştir, anapara ödemelerine devam edilecektir.
iv. Yüz milyar TL.yi aşan değerde devlet borçlanma kağıdı bulunan devlet alacaklılarının alacak faizleri silinmiştir. Ana para ödemeleri yirmi yıllık vade içinde taksitle gerçekleştirilecektir.
v. Devlet İhale Kanununa tabi tüm ihaleler, 3'ü Danıştay, 3ü Sayıştay, 1' er tanesi TMMOB, TBB,Tüm İşçive Kamu Emekçileri Sendikaları Ortak Delegasyonu,Tüm İşveren Sendikaları Ortak Delegasyonu tarafından seçilerek oluşturulacak, kararlarına karşı Danıştay Daireler Kuruluna itiraz yolu açık olan Devlet İhale Denetleneme ve Düzenleme Üst Kurulu tarafından bir ay içinde verilecek onama kararı ile kesinleşecektir. Kurul, Devlet İhale Kanununa tabi olmayan (T.S.K.nın her kuvvet kademesindeki ita amirlerinin yaptıkları harcamalar dahil olmak üzere) her kamu ihalesini şikayet üzerine inceleyebilir ve mali hükümleri hemen uygulanacak iptal kararları verebilir. Her yurttaşın şikayet hakkı vardır.
vi. Kamu imtiyaz sözleşmelerinin hepsi iptal edilmiştir.
vii. Tüm anonim şirketlerde çalışanlar aralarından seçecekleri veto hakkı
olan imtiyazlı bir üye ile temsil edileceklerdir.
viii. Tüm medya kuruluşlarının yazı işleri müdürü ile üst düzey yöneticileri çalışanlar tarafından seçimle belirlenecektir.
ix. Grev yasakları kaldırılmıştır. Lokavt yasaklanmıştır.
x. Bir defalığa mahsus olmak üzere yurtdışı bankalarda bir milyon doların üzerinde para bulundurduğu ya da bu miktar üzerinde mülk edindiği tespit edilen yurttaşların, varlıklarını yurtiçine getirmemeleri halinde,yurtiçi servetlerinden yurtdışındaki bir milyon doları aşan varlıklarının yüzde 65'i oranında sermaye transferi vergisi alınacaktır.
xi. Bu yasa, 01.07.2003 tarihinde yürürlüğe girecektir."
Tabii ki, vekillerimiz böyle bir yasa çıkarmaz, ama bu yasa da inanın hala kapitalisttir (hatta, alıştıkları gibi bir üst kurul kurmalarını bile önermektedir, oraya allem eder, kallem eder adamlarını yerleştirirler, böylece seçilme garantilerini korurlar!) ve bana göre kesin çözüm olmamakla birlikte, vekillerin iyi niyetine dair gösterge hiç yoksa bir gösterge oluşturur, belki böylece hem ekonomiyi düzler hem de yolsuzluktan 02.07.2003 itibariyle kurtulmuş olurlar.
Dürüstlük
Kesin çözüm, malum ki, sınırsız sermaye birikime dayalı kapitalizmden kurtulmaktır. Yine de dürüstlük iyidir: yolsuzluğun başka bir biçimi olan klientalizmin aşılması tarihsel ve sanırım uzun bir mücadele konusudur, çünkü iktisadi sonuçları olmakla birlikte kültürel ve ahlaki veçheleri de olan karmaşık bir sorundur. Üniversite kürsüleri bile akrabalardan kuruludur maalesef... Toplumsal olarak gerekli en az bürokrasi bile olsa, Türkiye gibi toplumsal formasyonlarda adam kayırmacılık, sosyalizmde de mücadele alanı olmaya devam edecektir.Yolsuzluğun klientalizm biçiminden konuşmadığımıza göre,o, şimdilik, ayrı bahis... Yasayı ise vekillerimize teklif ettik...(SE/EK)