Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ev işini, hane halkı için veya ev içerisinde yapılan işler; ev işçisini de istihdam ilişkisi dahilinde ev işleriyle uğraşan kişi olarak tanımlıyor.*
Ancak bu alanda yeterli çalışma ve sağlıklı veriler bulunmuyor.
ILO'nun 2013 yılı verilerine göre dünyada 52 milyon ev işçisi bulunuyor. Ev işçilerin yalnızca yüzde 10'u genel iş düzenlemeleri içinde yer alıyor.
Türkiye'de 2011 TÜİK verilerine göre 150 bin kişi ev işçisi olarak çalışıyor. Ev işçilerinin yüzde 97'sinin kayıt dışı olduğu, yüzde 90'dan fazlasının kadın olduğu tahmin ediliyor. Bu konuda denetim çalışmaların yetersiz olması da olması ev işçilerinin emeğinin karşılığını alamamasına, sigortalarının yapılmamasına ve kötü çalışma koşulları içerisinde hayatlarını sürdürmelerine neden oluyor.
Gülhan Benli: "Sendikalaşırken de engele takıldık"
Ev işçilerinin yaşadığı sorunlara karşı ses çıkarmak ve çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla 15 Haziran 2011'de İstanbul'da Ev İşçileri Dayanışma Sendikası kuruldu. Ev İşçileri Dayanışma Sendikası'nın (Evid-Sen) kurucularından Gülhan Benli, "Bizi sendikalaşmaya götüren en büyük etken alandaki boşluk, kadınların sorunlarının görülmediği ya da var olan sorunların üstünün kapatılması oldu" diyor.
"Sendikalaşma aşamasında ve iş alanında birçok engele takıldık. Bu konuda destek göremedik. Sendika için başvuru yaptığımızda ise yetkililer bizlere 'Bu işi yapıyorsanız sahiplenmelisiniz, gerekirse bu uğurda canınızı vereceksiniz' dediler. Sendika için siyasi partilere başvurduğumuzda da bizlerle hiçbir siyasi parti ilgilenmedi."
"Yasa uygulamaya geçirilmedi"
Türkiye'de 2015 yılında yürürlüğe giren yasayla birlikte 10 günden az, gündelikçi çalıştıran işverenler 5510'a SMS atarak günlük iş kazası primi ödemekle yükümlendirildi.
Yasanın fiili olarak uygulamaya geçmediğini söyleyen Benli, şu bilgileri aktarıyor, "Kabul edilen bu yasa uygulamaya geçmedi ve çalışandan ziyade işvereni korumaya yönelik çıkarılmış bir yasadır. İşveren gönderdiği mesaj ile günü kurtarıyor o gün işçinin başına gelebilecek bir kazanın sorumluluğunu omuzlarından atıyor. Göçmen çalışanlar var fakat oturma izni olmadığı için kaçak çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu yasa çıkarılırken sorunun öznesi olarak bizler de yasa ile ilgili fikir sunmak istedik fakat ilgilenen olmadı."
"Yemek bile vermeyen var"
"Belirgin bir çalışma saati yok. Gündelikçi olarak çalışmak zorunda kalanlar arasında çocuk ve yaşlılar da var. Arkadaşlarımıza gittiği evlerde bazen yemek bile verilmiyor, aç çalışmak zorunda kalıyorlar. Bazı arkadaşlarımız yatılı çalışıyorlar, bırakın oda vermeyi yatacak yatak bile verilmiyor gazetelere sarılı beton zeminde uyuyorlar. Bu koşullar birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor."
Ev işçisi G.A.: "İşveren, o gün bizi satın almış gibi"
Yedi yıl ev işçiliği yapan G.A. ise şunları anlatıyor:
"Evde tek bir kişinin maaşı ile geçinemedik ve bu yüzden ben de evlere temizliğe gidiyordum. Her gün farklı evlere gittiğimiz için sigortamı başlatmadılar.
"Evlerine gittiğimiz bazı insanlar çok merhametsizlerdi. Bazen yemek verilmiyordu bazen de hasta olmama aldırış etmeden tüm işleri yaptırıp öyle bırakıyorlardı.
"İşverenler karşılarındakinin bir insan olduğunu unutuyorlar ve bize sadece iş odaklı bakıyorlardı. Evin temizliğinden tutun da çocukların beslenmesine kadar her şey ile ilgileniyordum. İşverende mantık şu; sanki seni o gün satın almışlar ve yapmanı istedikleri tüm işleri saatin doluncaya kadar bitirmek zorundasın."
Evid-Sen: "Güvenlik önlemleri alınsın"
Evid-Sen'in talepleri ise şöyle:
- Alanda çalışanların itibarlarının verilmesi
- Çalışanların sigortalarının yapılması
- Ev işçilerine izin sistemi getirilmesi
- Çalışılan yerlerde güvenlik önlemlerinin alınması
- Ücretlerin düzenlenmesi ve arttırılması
- Hasta bakıcılığı yapılan yerlerde bulaşıcı hastalıklara söz konusu ise bunlar için önlem alınması
- Göçmen ev işçilerine oturma izinlerinin verilmesi
- Yatılı olarak çalışılan evde insani koşulların sağlanması
- Alanda veriye dair çalışmalar yapılması (DE/HK)
Atölye BİA hakkında |
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık. Atölye BİA kapsamında düzenlenecek olan temel gazetecilik programları "Gazeteciliğe Giriş, Haber Fotoğrafçılığı, Hak Odaklı Habercilik, Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik, Barış Gazeteciliği, Yargı Haberciliği, Araştırmacı Gazetecilik, Habercilikte Yeni Medya, Gazeteciler için Görselleştirme Araçları, Dijital Güvenlik" gibi konuları kapsayacak. 2018 yılında başlayan Atölye BİA programı ile Gazeteciler için Yeni Medya Atölyesi, Haber Fotoğrafçılığı Atölyesi, Kürtçe Habercilik ve Çeviri Yapmak Atölyesi, Çevre ve Kent Haberciliği Atölyesi,Yargı Haberciliği Atölyesi ve Gazeteciler için Haber Atölyesi gerçekleştirildi. 2019 yılının ilk programı "Temel Gazetecilik Atölyesi" 11-18 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti. Temel Gazetecilik Atölyelerinin ikincisi 20-27 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti. Yıl boyunca temel ve ileri gazetecilik atölyeleri düzenlenmeye devam edecek. Bu proje İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) desteğiyle gerçekleştiriliyor. |
* ILO bu çerçevede 2011 yılı Haziran ayında 189 sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi'ni ve 201 sayılı Tavsiye Kararı'nı benimsedi. Ev işçileri için insana yakışır işlerin teşvik edilmesini hedefleyen uluslararası standartlar ilk kez bu iki belgeyle tanımlandı. O tarihten itibaren ev işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışan politikalar bu belgelerin yol gösterciliğinde düzenleniyor. (Kaynak: Türkiye'de Ev İşçileri - Seyhan Erdoğdu / Gülay Toksöz)
Atölye BİA haberleri için tıklayın.