Basın meslek örgütleri, Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek'in gözaltına alınmasının ardından destek için Halk TV’nin Ankara Bürosu’nda bir araya geldi.
Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın-İş, Haber-Sen, Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Ekonomi Muhabirleri Derneği burada yaptıkları ortak açıklamayla gazeteciler ve Halk TV’ye destek çıktı. İfade özgürlüğüne yönelik baskıya tepki gösterdi. Gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Burada ortak açıklamayı okuyan TGS Ankara Temsilcisi Sinan Tartanoğlu şunları kaydetti:
Uzunca bir süredir yargı organlarının bir baskı aracına dönüştürülerek basının sesinin kesilmeye çalışıldığını endişeyle takip ediyoruz. Sadece halkın haber alma hakkı elinden alınmıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de yok ediliyor. Bir basın toplantısını haber yapan gazetecilere soruşturma açılıyor, bu yetmezmiş gibi Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek için gözaltı kararları veriliyor. Sadece bir ‘haber’ nedeniyle verilen bu kararlar, Türkiye’de Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir.
Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, sadece bir operasyon değil, bir baskı dalgasıdır. Bugün gazeteciler, mesleğimizin asli görevi olan sorgulamayı yaparken her an bir soruşturma ya da gözaltı tehdidiyle karşı karşıyalar. Sadece bu ay 14 gazeteci tutuklanmıştır. Bu, sadece basın için değil, bütün halk için bir tehdit ve faciadır.
Bugün siyaset kurumu, iktidar ve ne yazık ki yargı kurumları basın ve ifade özgürlüğünün yanında yer almak yerine gazetecilere yönelik bir tehdit aracı, bir sindirme mekanizması olarak işlev görmektedir.
Bir demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için gazetecilerin özgür olması gerekmektedir. Eğer gazeteciler kendi işlerini korkusuzca yapamazsa, bu, sadece onların değil, bütün halkın kaybı olur. Gazetecilik, halkın haber alma hakkının da savunulmasıdır. Bu yüzden, gazetecilere uygulanan baskılara karşı hep birlikte dur demek, basın özgürlüğünü savunmak hepimizin sorumluluğudur.
Türkiye’de basın özgürlüğü, her geçen gün biraz daha yok ediliyorsa, bu, bir halkın kendi haklarından ve özgürlüklerinden daha fazla kaybetmesidir. Her gözaltı, her susturulmuş ses, demokrasinin bir parçasının yok olması demektir.
Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz.
“Ülkenin demokrasisine vurulmuş bir darbe”
Açıklamada söz alan ÇGD Başkanı Kıvanç El, basın özgürlüğü için dayanışma çağrısı yaparak, "Baskılara karşı bir arada olmalıyız. Tüm toplumu haber alma hakkı için ses çıkarmaya davet ediyoruz" dedi.
DİSK Basın-İş Başkanı Turgut Dedeoğlu cezaevinde 38 gazeteci olduğunu belirterek “Türkiye için, gazetecilik ve basın özgürlüğü için dayanışmak, meslektaşlarımız zor durumdayken onların yanında olmak zorundayız. Onları eleştirmenin değil onlara sahip çıkmanın zamanı. Gazetecilik suç değildir” diye konuştu.
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener de "Gazetecilerin evlerinin, iş yerlerinin önünden apar topar gözaltına alınması asla kabul edilemez. Bu insanların hepsi, ömürlerini adliye koridorlarında geçirdi. Kamuyu doğru bilgilendirmek için çalışan gazeteciler suçlanıyor. Bu, ülkenin demokrasisine vurulmuş bir darbedir. Biz meslektaşlarımızla bir arada olacağız. Okuyucu ve izleyicilerimizden de destek bekliyoruz. Gazetecilerin çalışmasının önündeki engeller kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler serbest bırakılmalı" ifadelerini kullandı.
(HA)