5532 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) daha bir yılını yeni doldurmuş olmasına karşılık bir çok yeni özel ceza yasası gündeme geliyor. Yeni TCK'nin "temel" yasa olduğunu, artık özel ceza yasası yapılmayacağını, ya da özel düzenlemelerin buna göre belirleneceğini söyleyenlerin kulakları çınlasın.
Çünkü, aksi oluyor. Bilişim alanında bir yıl önce yürürlüğe giren TCK'de hükümler bulunmasına karşılık yeniden "Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı"' hazırlanmış.
Tasarın en ilginç maddelerinden birisinin başlığı ve içeriği şöyle: "İfade ve bilgiye erişim özgürlüğü" . "Madde 3- (1) Kişilerin ifade ve bilgiye erişim özgürlüğü esastır. Bu özgürlükler ancak kanunlarda belirtilen hallerde sınırlandırılabilir."
Böyle bir maddenin tasarıda kalmasında ve kanunlaşmasında büyük yarar vardır. Ancak, izleyip göreceğiz. Büyük bir olasılıkla böyle bir madde düzenlemesi Tasarıdan şu veya bu gerekçeyle çıkarılacaktır.
Bu nedenle iletişim teknolojilerinin ulaştığı nokta bakımından "ifade özgürlüğü"nün neden önemli olduğuna yeniden değinelim. Çünkü İnternet, ifade özgürlüğü ve bilginin serbestçe yayılması ve herkesin bilgiyi paylaşması özgürlüğünün en etkin kullanım aracıdır.
Kitle iletişim araçları içinde İnternet; doğası gereği sınır tanımaz. Ulusal sınırları yoktur. Dünyanın ve uzayın neresinde iseniz; bilgiye ulaşmanız ve kendinizi ifade etmeniz için en etkin ve en gelişmiş teknolojidir.
Bilişim geliştikçe; bilgi teknolojilerinin ve İnternet'in arkasından gelen hukuk, yeni tanımlarla şekillenmeye başlamıştır. Örneğin İnternet, erişim sağlayıcı, içerik sağlayıcı, hizmet sağlayıcı gibi yeni kavramlar ortaya çıkmıştır.
İnternet ortamında yayıncılık kavramıyla birlikte temel insan hak ve özgürlüklerinin başında gelen ifade özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, iletişimin gizliliği veya bilgiye ulaşmanın serbestliği gibi kavramların birlikte ele alınıp yorumlanması hak ve sorumlulukların bu temel ilkeler doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir.
İnternet ortamındaki yayınlar için herhangi bir Kanun yapacaksanız veya bu alandaki sorumlulukları belirlemek istiyorsanız, göz ardı etmemeniz gereken bazı ilkeler vardır. Bunlardan birisi 28 Mayıs 2003 tarihli Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 840. toplantısında kabul edilen "İnternet'te İletişim Özgürlüğü Deklarasyonu"dur. (*)
Bu Deklarasyona göre; İnternet ortamındaki yayınlar bakımından İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin (AİHS) 10. maddesinin 2. paragrafında yer alan tedbirlere bağlı kalmak kaydıyla, devletler kendi iç hukuk düzenlemelerinde İnternet ortamındaki yayınlar için yasal düzenleme yapabilirler.
Hatta İnternet ortamındaki yayın içeriğinin kaldırılması veya web sitesine erişimin engellenmesini sağlamak yönünde yasal önlemler bile alabilirler.
Yeter ki; İnternet ortamındaki yayınlara getirilecek her sınırlandırma ifade özgürlüğünün korunması amacıyla getirilsin. Yasal sınırlandırmalar sansüre yol açmamalı ve oto sansür yaratmamalıdır...Yasal önlemler; yasal, hukuki ve uygulanabilir olmalıdır.
İfade özgürlüğünün iletişim ve bilgi teknolojilerinde neden ve nasıl korunması gerektiğini en iyi açıklayan 13 Mayıs 2005 tarihli Bilgi Toplumunda İnsan Hakları ve Hukukun üstünlüğü Bakanlar Komitesi Bildirgesi'ne göre;
"İletişim ve bilgi teknolojileri herkese ifade özgürlüğünü kullanabileceği emsalsiz olanaklar sağlamaktadır. İletişim ve bilgi teknolojileri aynı zamanda bu özgürlüğe devlet ve özel sansür gibi birçok ciddi meydan okuma vaziyetindedir.
İfade, bilgi ve iletişim özgürlüğüne elektronik ortamda elektronik olmayan ortamda olduğu gibi saygı gösterilmelidir ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 10'da belirtilen sınırlama nedenlerinden başka bir sınırlandırmanın konusu olmamalıdır.
Bunun basit açıklaması iletişimin elektronik biçime taşınmasıdır. İfade özgürlüğünün temini için, üye devletler, ırkçılık, ırk ayrımcılığı ve çocuk pornografisi gibi yasal olmayan içerikle mücadele için iletişim ve bilgi teknoloji yolu ile ona bağlı olarak işlenen suçlara eşit olarak uygulanabilecek ulusal düzenlemeleri sağlamalıdır. Üye devletler, devlet ve özel sansüre engel olmak için yasal ve uygulanabilir önlemleri sağlamalı ve geliştirmelidir."
Peki acaba Tasarı bu görüş ve ilkelere göre mi hazırlanmıştır?
Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü web sayfasında görüşe gönderildiği anlaşılan "Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı" ile içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı, bilişim ağı hizmet sağlayıcı ve toplu kullanım olanağı sağlayıcılarının sorumlulukları ile bilişim sistemi kullanılarak işlenen suçlar, bu suçların soruşturulması ve kovuşturulmasına ilişkin esas ve usuller düzenlenmeye çalışılmış...
Bu Tasarı ile İnternet ortamındaki yayınlar açısından yapılan yasal düzenlemenin amacı, düzenlemenin kapsamı, suç saydığı fiiller, suçların unsurları ve özellikle İnternet ortamındaki yayınlardan kimlerin ve nasıl sorumlu oldukları hakkındaki "sorumluluk" sistemi; ifade özgürlüğü penceresinden bakılarak tartışmaya açılmalıdır.
İnternet'in kendi aktörleri ile hukukçuların tartışmasına açılmadan üretilecek olan yasa, hukuka ve ifade özgürlüğüne aykırı olacaktır. (Fİ/BA)
* Metnin tamamı için: Barış Günaydın. "İnternet'te İletişim Özgürlüğü Deklarasyonu", Güncel Hukuk Dergisi, S.5, 2004, s.22-23