İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinin düzenlediği seminerin bu yılki konusu Suriyeli mülteciler ve göç konusunun insan hakları açısından ele alınmasıydı.
Seminer kapsamındaki “Şimdi Dinleme Zamanı” başlıklı panelde Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yönelik çalışan iki sivil toplum kuruluşunun temsilcileri söz aldı.
Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşen etkinlikte gerçekleşen panelde Small Projects İstanbul İletişim Müdürü Anna Tuson, çocukların okula gidememeleri, okulda karşılaştıkları ayrımcılık, çocuk işçiler, işsizlik gibi sorunlara dikkat çekti. Mülteciler, misafir ve tehdit unsuru görmekten ziyade “Suriye’deki kuzenler” gibi görmek gerektiğini söyledi.
Kendisi de Urfa’da yaşayan Suriyeli bir mülteci olan Hayata Destek Derneği Çalışanı Rana Safaa Sayah, mültecilerin eğitim, cinsel sömürü, işsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyledi. Devletin, Suriyeli mültecilere çalışma imkanlarının sunulması, entegrasyon için çalışması gerektiğine dikkat çekti.
Tuson: İş yok, olan da güvencesiz
Small Project İstanbul Fatih’teki Suriyeli mülteciler için çalışan bir organizasyon. Çocuklar başta olmak üzere mülteciler için dil kursları, kadınlar için gelir yarabilecekleri elişi çalışmaları gibi etkinlikler düzenliyor.
Tuson, birlikte çalıştıkları Suriyeli mülteciler, karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunların nasıl üstesinden gelmeye çalıştıklarını anlattı.
“Çalıştığımız Suriyeli aileler farklı sosyo-ekonomik geçmişlerden geliyor. Bazısı eğitimli ve varlıklı olabilirken diğerleri daha fakir köylerden geliyor.
“Türkiye’ye gelmelerinin sebebi güvenlik. Yakın bir zamanda Suriye’ye geri dönme ihtimalleri yok. Bazıları 3-4 yıldır burada. Uzun süreli desteğe ihtiyaçları var.
“Çalışma izinleri yok. Bu nedenle çaresiz hissediyorlar. Çalışabilenler tezgahaltı denilen bir ortamda az ücretle bazen de hiç ücret almadan çalışıyorlar, bu durumu şikayet edecek ortamları yok.
“Çocuklar çalıştıkları için okula gitme fırsatını kaçırıyorlar. 12 yaşında bir oğlan çocuğu günde 12-16 saat kadar bir tekstil fabrikasında aylık 400 liraya çalışıyordu. Ailesine bu parayı burs olarak vermemizle okula gitmesini sağlayabildik.”
“Kişilerin istihdam edilmesi ve gelecekteki eksi etkililerinin giderilmesi gerekiyor. Bunun geçici bir durum olduğunu unutmamız lazım. Mültecileri tekrardan hayata kazandırmak, bunu da sürdürebilir yaşanabilir ortamda gerçekleştirmeliyiz.”
“Okulda dil ve ayrımcılık sorunu”
Tuson, çocukların okula gittiklerinde karşılaştıkları sorunların başında dili sıraladı.
“En büyük problemleri Türkçelerinin eksik olması. Derse katılım, müfredatı takip konusu büyük problem. Zaten okula birkaç yıl kaybetmiş olarak başlıyorlar, entegrasyon süreciyle kayıp yıllar artıyor.
“Çocuklar travmatik deneyimlerden geçiyor ve eğitime başlamadan önce kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor.
“Diğer sorun da ailelerin çocuklarının okulda ayrımcılığa uğrayacağını düşündüğü için çocukları evde tutmak istemesi. Anadilinde eğitim veren okullara gitmeleri için gerekli ödemeleri yapabiliyoruz.
“Çocukların hem okula gitmeleri hem ekstra Türkçe dersleri almaları hem de onlarla birebir ödev yaparken yardım etmek gerekiyor. Biz kendi semtimizdeki çocuklarla etütler yapmaya çalışıyoruz.”
Sayah: Durum iyiye gitmiyor
TIKLAYIN: "HALEP'TE AKADEMİSYENDİM, URFA'DAN ÇIKARKEN VALİLİKTEN İZİN ALMAM GEREKİYOR"
Rana Safaa Sayah, Türkiye’de mültecilerin durumunun iyi gitmediğini anlattı.
Dünyada en çok Suriyeli mültecinin Türkiye'de olduğunu belirtirken "İki milyondan fazla mülteciyi kabul etmek aslında Türkiye'yi mülteciler için yerleşilecek ülke yapmıyor" diyerek sorunlara işaret etti.
"Durum mülteciler için iyiye gitmiyor. Türkiye'de aslında çok zor hayatta kalıyorlar. İnsanlar ümitlerini kaybetmeye, Avrupa'da ümit aramaya başladı. Türkiye'deki mültecilerin yüzde 13'ü kamplarda yaşıyor.
"700-750 bin Suriyeli çocuk var, eğitimden yoksunlar. Devlet eğitim sağlama konusunda başarısız kalıyor bu nedenle çocuk işçiliğine sevkediliyorlar. Sivil toplum kuruluşları yardım sağlıyor ama yetersiz.
"Çalışma izninin olmaması Suriyeli mültecileri illegal işlerde çalışmak zorunda bırakıyor.
"Türkiye'de kültürel şok yaşamıyoruz"
"Mültecilerin bir kısmı evlilik yoluyla vatandaşlık arıyor bu da cinsel sömürü sorununu ortaya çıkarıyor. Buradan Türkiyeliler ve Suriyeliler arasında gerilim yaşanıyor.
"Geçen sene Urfa'da nefret söyleminden çok acı çektik. Suriyeli mülteciler düşman ülkeden gelmiş gibi görüldü. Kendi evimizden çıkamadık.
"Suriyeli mülteciler burada 4-5 yıl harcıyorlar. Kültürel olarak Türkiye'ye geldiğimizde şok yaşamıyoruz, aynı kültürden geliyoruz, neredeyse aynı geleneklerimiz var. Avrupa'ya gittiğimizde tamamen farklı bir ülkeye gitmiş oluyoruz. Hükümet mülteciler için çalışma fırsatları sunmalı, konaklayıp yerleşebilecekleri olanaklar sağlamalı."
Dernek olarak da Suriyeli mülteciler için insani yardım çalışmalarında bulunduklarını söyledi.
“Örneğin sınıra yakın yıkık bir evde yedi çocuğuyla yaşayan bir kadınla tanıştığımızda yiyecek ve hijyenden daha fazla güvenliğe ihtiyacı olduğunu gördük. Yedi çocuğundan beşi çalışıyordu. Kadın ve çocuklarının daha güvenli bir yere taşınmasını sağladık. Kiralarını ödüyor, entegrasyonlarına destek veriyoruz.” (BK)