Yıllardır Türkiye'de mahkemeler sistematik yargılamalarla AİHM'in "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirdiği davalarda cezalar yağdırıldı; Avrupa Birliği üyelik sürecinde yapılan reformlarlaysa bir yığın yasa isteksizce değiştirildi.
Bize tazminat dışında bir vaadiniz yok mu?
Bugün, konu ifade özgürlüğü olduğunda insanları susturarak, adil yargılamak olduğundaysa sanığı yıllarca "sanık" bırakarak, Türkiye mahkum olmaya ve cebinden tazminatlar ödemeye devam ediyor. Bu arada Türkiye'nin cebini de başka bir cep sanmayın, bu sizin ve bizim cebimiz oluyor.
Sonuç olarak bugün hukuk sistemimizin farklı söz söyleyenleri işkence, dayak, senelerce hapiste yatmaktan kurtarmak için geliştirebildiği hiçbir araç yok. Türkiye, hak ihlalleriyle ilgili olarak "parasını verip uygulamaya devam etmeyi" seçmiş görünüyor.
AİHM haksızlığı tescilliyor, başka?
Bugün eğer Türkiye için AİHM'in hala bir kıymeti harbiyesi kaldıysa, bu insanların haklılıklarının veya masumiyetlerinin "dışarıdan tesciline" çağımızda hala ihtiyaç duymalarından kaynaklanıyor.
Strasbourg mahkemesinin bu topraklara başka bir etkisini aramak ne yazı ki gün geçtikçe zorlaşıyor. Bugün, AİHM kararlarıyla iç hukuk normlarımızı Avrupa Birliğine üye ülkelerle uyumlu hale getireceğimize dünden daha fazla mı inanır olduk? Yoksa, tersi mi?
Başvuruldukça Türkiye'ye ceza çıktı
Ben derim, çok acele cevap vermeyelim... Daha birkaç gün önce AİHM ifade özgürlüğüyle ilgili üç ayrı başvuruyu karara bağladı. Bu üç başvuru hiç yol alamadığımızın kanıtı.
Birinci örnek: Yeni Evrensel gazetesi yazı işleri müdürü Tuncay Seyman ve gazete sahibi Fevzi saygılı sekiz yıl önce yayımlanan "Kürt Sorunu ya da Tam Hak Eşitliği Mücadelesi" yazısı nedeniyle eski Ceza Yasası'nın (TCK) 312. maddesinden ve "kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla Türkiye'de mahkum olunca haklarını aramak için AİHM'e başvurmak zorunda kaldılar. 14 Haziran'da Türkiye, oybirliğiyle ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle mahkum oldu.
Yıllardır da bu oluyor zaten: AİHM'in ifade özgürlüğü başvurularında Türkiye'ye verdiği mahkumiyetler azalış gösterse de bunu, dosyalarda "ifade özgürlüğü kısıtlanmadı" kararı çıktığı anlamında yorumlamayın sakın! Bu azalış, başvuruların azalmasıyla bağlantılı. Karar ve içtihatlarıyla yargının tavır değiştirdiği anlamı çıkarılmamalı.
2006 boyunca 45 kişinin açtığı ifade özgürlüğü davalarında Türkiye 398 bin 030 YTL (221 bin 128 avro) ödemeye mahkum oldu. Türkiye, 2005'te toplam 757 bin 955 YTL ödemek zorunda kalmıştı.
"Düşmanlık" bugün de var, Beşikçi bugün de hedefte!
Ekim 2001'de Anayasada değişiklik yapılarak girilen Uyum Yasaları reform sürecinde, yani bundan beş yıl önce, ilk kalkışılanlar arasında "kin ve düşmanlığa tahrik", "bölücülük propagandası", "tahkir ve tezyif", "örgüt propagandası" ve benzeri düzenlemelere el atmak oldu.
İki yıl önce yeni Ceza Yasası'na sahip olmamızla peki, hayatımızda ne değişmiş olabilir? Hiçbir şey! Kitapları ses getirdiği için ve yıllarını hapislere verdiği için Ankara'ya en uzak yargıçların bile ismini duyduğunda tanıyabilecekleri Sosyolog İsmail Beşikçi için, yüz yıllık hapis cezasıyla Şartlı olarak tahliye edildiğinden beri ne değişmiştir, sizce? Hiçbir şey!
AİHM kararının anlamı, sizin için ne sayın yargıçlar?
Kitapları AİHM'de aklanan İsmail Beşikçi, bugün de 312'in ikizi 216. maddeden mahkemede... AİHM'in Beşikçi ve daha onlarca kişiyle ilgili verdiği kararlar, siz bu ülkenin değerli hakimleri için ne anlam ifade ediyor?
Yapmadığınız işi tamamlaması mı, biz susturulanların yaralarının sarılması mı, yoksa bir gün çağdaş medeniyeti gördüğümüzde yine ezberleyeceğimiz kararlar mı?
Geçmiş için üç mahkumiyet, bugün değişen bir şey yok
Örnek bir değil tabii... Yine 14 Haziran günü AİHM, Eylül 2002'de Olağanüstü Hal'in uygulandığı bölgeye sokulması ve dağıtımı yasaklanan "Yeniden Özgür Gündem" gazetesinin açtığı davada Türkiye'yi mahkum etti... Bugün, yine bu uygulamalara pek ala zemin oluşturabilecek bir "özel güvenlik bölgesi" oluşturuldu Güneydoğu'da. Yarının ne getireceğini bilmiyoruz bu arada...
Yine AİHM, "Yöneticilerimiz Hakkında Sürdürülen Dava Üzerine" yazısından "bölücülük" cezası verilen Mehmet Selim Okçuoğlu'nun açtığı davada bir üçüncü kez Türkiye'yi yine oybirliğiyle haksız buldu. "Bölücülük" suçu ki, Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) kaldırılan 8. maddesinde yok, başka birçok maddede var...
AİHM'in etkisi bu kadar olmamalı
En azından meslek içinde bulunduğumuzdan beri yargı bağımsızlığı, yargıda siyasallaşma ve hukukun üstünlüğü, en yüksek yargı temsilcilerinin ağızlarından düşmeyen kavramlar oldu.
Birileri, bu ülkede gazetecilere ve toplumsal yaşamla ilgili sözü olanlara, gerçek bir hukuk devletine doğru yolları açmayacaksa AİHM'in rolü ve bize olası katkıları konusunda bizlere bilgi verse! (EÖ/EÜ)