Balbay'ın haberinde "haber kaynağının kimliğini açıklamamasının"; haber kaynağı ile "haberin ne zaman, hangi boyutta, hangi içerikle yayınlanacağına dair anlaşma yapmasının" evrensel basın ilkeleri ile çeliştiğini belirten Tılıç ve Yanardağ, diğer yandan "haberin önemi nedeniyle bu tarz bir yaklaşımın sergilenebileceğini" de belirtiyorlar.
Bir gazetecinin yazacaklarını bağlayacak pazarlıklardan kaçınması gerektiğini belirten Yanardağ, "Gazetenin ertesi gün nasıl yayınlanacağına, hangi haberin ne zaman, ne ölçüde verileceğine haber kaynağı karar veremez. Bu bir gazeteci ile haber kaynağı arasında olması gereken mesafenin çok daraldığını, yer yer ortadan kalktığını gösteriyor" diyor.
"Ulusal davanın yanında bir gazete"
Balbay'ın haberindeki "Kıbrıs'ın ulusal bir dava olduğuna inanan, bunu yayınlarıyla da ortaya koyan bir gazete olarak..." ifadesini eleştiren Yanardağ ve Tılıç, "Türkiye'de yayınlanan hemen her gazetenin dünya görüşüne bağlı olarak benzer tercihlerde bulunduğunu" da vurguluyorlar.
"Türkiye'de bütün iktidar odaklarına eşit uzaklıkta durabilen, sadece gerçeğin sözcüsü olmayı ilke edinmiş bir gazete ne yazık ki yok" diyen Yanardağ, sözlerini "Kuşkusuz gazetelerin siyasal duruşları olacaktır. Ancak bu, bağımsız olmaları gerektiğini, meslek ilkelerini unutturmamalı" diye sürdürüyor.
Devletin sadece "bazı gazetecilere" açıklığı
Tılıç ise, problemin "devletin ve kamunun kimi kurumlarının vatandaşlara açık olmamasından" kaynaklandığını savunuyor.
Tılıç, "Devlet ve devletin demokratik olması gereken bazı kurumları sözlerini bütün açıklığıyla kamuoyuna açıklasalar, bizler de belli belge ve bilgilerin sadece bazı gazetecilere yansımasını; bu yansıma biçiminden kaynaklanan bir takım anormallikleri görmeyeceğiz" diyor. (BB)