2024-2025 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül’de başladı.
Eğitim yılının başlamasıyla anadilinde eğitim tartışmaları da bir kez daha gündeme geldi.
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı ve Kürt Dil Platformu Üyesi Bayram Bozyel, anadilinde eğitim hakkını bianet’e yorumladı.
Kürtçe anadilinde eğitim hakkının karşılık bulmamasını eleştiren Bozyel, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 2012’de yayımladığı yönetmenlikle yaşayan dil ve lehçe adı altında müfredata giren Kürtçe seçmeli derslerle ilgili de sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi.
“Sadece iki-üç öğretmen atanıyor”
Bozyel, Kürtçe seçmeli ders başvurusunda bulunan ailelerin taleplerinin farklı gerekçelerle reddedildiğini söyledi.
“Okul müdürleri, öğretmen yok, derslik yok, bundan dolayı başvurular Milli Eğitim Bakanlığına ulaştırılmıyor” diyen Bozyel, “Binlerce öğretmen Kürdoloji bölümünden mezun olduğu halde atamaları yapılmıyor, Türkçe öğretmeni ya da farklı branşların öğretmenleri atanırken Kürtçeyle ilgili bölümlerde sadece iki, üç tane öğretmen atanıyor,” dedi.
Bu durumun anti-demokratik ve ayrımcı bir politika olduğunu ifade eden Bozyel, şöyle konuştu:
“Bugün seçmeli ders hakkı işlevsiz duruma getirilmiştir. Bu siyaseten izlenen bir tercihin sonucudur. Hükümet, Kürt politikasındaki karşıtlık ve çatışma politikasına bağlı olarak bütün bu hakları işlemez hale getiriyor. Bu hakların başında ise seçmeli ders hakkı geliyor.”
“Kürt diline karşı topyekûn bir saldırı var”
Son günlerde Kürt diline ve kültürüne artan saldırılara dikkat çeken Bozyel, Batı’da Kürtlerin Kürtçe konuştuğu için saldırıya uğradıklarını belirtti:
“Belediyenin trafik için koyduğu ‘Pêşî peya’ uyarılarına tahammül edilemiyor. Korsanca yöntemlerle yazılar siliniyor. Ülkenin çeşitli yerlerinde Kürtler Kürtçe konuştuğu için veya Amedspor flaması taktığı için linç ediliyor. Kürt diline karşı topyekûn bir saldırı var.”
“Kürtçe eğitim Kürtlerin ortak talebidir,” diyen Bozyel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hükümet Kürt halkının taleplerini meşru yollardan karşılık veremediği gibi engelliyor. Parlamentoda Kürtçe konuşulduğu zaman ‘bilinmeyen bir dil’ olarak yazıyorlar, o halde bilinmeyen bir dilde televizyon kanalında yayın yapıyorsun, bilinmeyen dil olarak tanımladığın dille üniversitelerde bölümler açıyorsun, bilinmeyen dil dediğini seçmeli ders müfredatına koyuyorsun.
“Hayatın bir alanında Kürtçenin bir dil olduğunu kabul edeceksin ve gereklerini yerine getireceksin, diğer taraftan ise adını koymayıp, onu bilinmez bir dil olarak tanımlayacaksın. Bu çelişki kabul edilemez.” (MT/TY)