Yanardağ, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş'un, "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu"nu yırtmasının da sürpriz olmadığını söyleyerek, "Türkiye'de milliyetçi hareketin var olabilmesi için sürekli bir karşıt yaratma ihtiyacı vardır, dolaysısıyla bu çıkışları, geleneksel reaksiyoner çizgileriyle uyumludur" diyor.
BİHDK Raporu değil AB İlerleme Raporu
"Bence Başbuğ'un açıklaması İlerleme Raporundaki azınlık tarifine yönelik bir eleştiri... BİHDK'nın raporunu yok sayıyorlar" diyen Yanardağ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) bu konuda açıklama yapmasını şöyle yorumluyor:
"TSK açısından uzun süren bir sessizlik dönemi yaşandı. Ordunun bu sessiz kalma tutumunu değiştirdiği anlaşılıyor. Açıklama bir yandan ordunun tutumuna yönelik eleştirilerin, diğer yandan kendi içinden gelen, yani askeri bürokrasiden gelen itirazların sonucu.."
Başbuğ'un "azınlıklara" ilişkin TSK görüşlerini "devletin görüşü" olarak sunmasının, TSK'nın kendisini devletin kurucu kuvveti olarak görmesinden kaynaklandığını söyleyen Yanardağ, İç Hizmet Kanunu'nda orduya Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verildiğini, TSK'nın bu kanunu askeri darbelerde de gündeme getirdiğini hatırlatıyor.
"Devletin sahiplenilmesi refleksi normal mıdır diye sorarsak, tabii ki değildir... Elbette batılı anlamda burjuva demokrasilerinde parlamenter işleyişin hukuki garantilere bağlandığı ülkelerdeki geleneklerden farklı bir durum" diyen Yanardağ ekliyor:
"Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'nin geleneksel iktidar bloku içinde bir yön ve program farklılaşması yaşanıyor. Yani bir yandan AB'ye kayıtsız şartsız girme eğilimi ile, 'daha ulusalcı' bir küresel siyaset izlenmesi gerektiğini düşünen kesimler arasında bir süredir bir ayrışma dönemine girdi Türkiye. Ordunun yerini de bu saflaşma çerçevesinde okumak lazım."
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök gibi ordunun üst kademesinin hükümetle uyum içinde olmayı gözettiğini vurgulayan Yanardağ, "Ama buna yönelik eleştiriler olduğunu da biliyoruz. TSK açıklaması hem bu tür eleştirileri yumuşatma, hem de bir tavır sergileme ihtiyacı olarak görülebilir" diyor.
Yokuş'un çıkışı sürpriz değil
Türkiye Kamu-Sen Genel sekreteri Fahrettin Yokuş'un "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu"nu yırtmasını, milliyetçi hareketin genel çizgisiyle uyumlu bulan Yanardağ'ın bu konudaki görüşleri şöyle:
"Türkiye'deki milliyetçi hareket genel olarak reaksiyoner bir karaktere sahiptir. Bir karşıt yaratmadan var olma olanakları çok zordur ve sürekli bir karşıt yaratma ihtiyacı vardır, dolayısıyla bu geleneksel çizgileriyle uyumludur bu çıkışları."
"Her türlü azınlık hakkını, demokratik hakkı reddeden bir çizginin tepkisi, sürpriz değil" diyen Yanardağ, Yokuş'un ve Türkiye Kamu-Sen'in kökeni itibarıyla da tepkinin sürpriz olmadığını ifade ediyor.
Kamu desteği sağlanmadı
Merdan Yanardağ, "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu"nun hazırlanış ve sunuş biçiminde aksaklıklar olduğunu düşünüyor:
"Sonuçları itibarıyla Türkiye'nin anayasal düzenini değiştirmeye yönelik çok önemli bir belgenin, kamu desteği sağlanmadan, aydınları, üniversiteleri, sendikaları, gazetecileri ve toplumu tartışmaya ortak etmeden, bir komisyon çalışmasıyla ortaya çıkabileceğini sanmak hatalı."
Raporun bu anlamda, içeriğinden bağımsız olarak, problemli olduğunu düşünen Merdan Yanardağ, "Prof. Kaboğlu değerli bir bilim insanı. Yapılan saldırı çok çirkin" diyor ve ekliyor:
"Ancak devletin tanımını değiştirmeye çalışıyorsanız, klasik deyimiyle yeni bir toplum sözleşmesi öneriyorsanız toplumu, sendikaları, aydınları, gazetecileri buna ortak etmelisiniz, yoksa birisi gelir bu raporu yırtar. Bence ortada artık böyle bir rapor yok. Çünkü konuyu yakından izleyenler dışında toplum ortak edilmedi."(YS/BB)