Radikal'de İsmail Saymaz ve Timur Soykan'ın haberine göre İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklamasında Öz'ün polislere hakaret ve küfür ettiğini, kaçarken düştüğünü yazdı; "Şahıs, 'Polislerin böyle bir yetkisi yok' diyerek kimlik verilmesini engelledi. Görevlilerimiz kademeli olarak zor kullanarak şahısları etkisiz hale getirdi. Olay anında çıkan arbede sonucunda görevli iki polis memuru muhtelif yerlerinden yaralanmıştır" dedi.
Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nden rapor alarak gördüğü şiddeti belgeleyen Öz, polis memurları Bülent Okumuş ve Uğur Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulundu.
Baro: Polis yetkileri değiştirilmeli
İstanbul Barosu, Muammer Öz'ün uğradığı saldırıdan sorumlu polislerle ilgili soruşturma ve kovuşturma evrelerini izleyeceğini duyurdu.
Baro açıklamasında polisin güvenliği hukuk ve insan hakları temelinde sağlamak zorunda olduğunu, her olayda yasanın olanak vermesinden yararlanarak orantısız güç kullanımına yönelmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
İstanbul Barosu, polis yetkilerini artıran Polis Vazife ve Salahiyet Yasası nedeniyle bu tür olayların yaşanmasını "muhakkak" gördüklerini vurgularken, yasanın değişmesini istedi.
Kimlik sormayla başlayan şiddet
29 Temmuz'da abisi, abisinin eşi ve amcasının çocuklarıyla Moda'ya giden Öz, parkta otururlarken üniformalı iki polis yanlarına geldiğini, polislerden birinin abisine "Seni birine benzettim" deyip kimliğini göstermesini istediğini söylüyor.
Radikal'in haberine göre, Öz yaşadıklarını şöyle anlattı:
" "Bu sırada telefonum çaldı. Polis, 'Benim yanımda nasıl telefonla konuşursun' diye bağırdı. Avukat olduğumu söyleyerek kimliğimi gösterdim. Üzerime saldırdılar. Akrabalarım beni kurtarmaya çalışıyordu. Polislerden biri arabadan sarı bir sopa alarak bana doğru savurdu. Yüzüme üç kez biber gazı sıktılar. Bütün yüzüm yandı. Defalarca vurdular. Daha sonra çevredeki ekipler de geldi. Onlar ağabeyim ve diğer akrabalarımı tuttular. Beni polis otosuna götürdüler. Ailemi başka ekip otolarıyla götürüyorlardı.
"Beni kelepçelediler. Sürekli vuruyorlardı. 'Biz 15 senedir polisiz. Bize bir şey olmaz. Biz senin gibi çok avukat s... Seni de s...' dediler. Kadıköy İskele Karakolu'na gittik. Karakolun kapısında dövmeye devam ettiler. Savcı geldi, ona da anlattım. Hastaneye sağlık kontrolüne getirildiğimde doktorun odasına polisler de geldi. Burnumun kırık olmasına karşın 'kırık yok' raporu verdiler. Beni savcılığın talimatıyla serbest bıraktılar." (TK)