Fotoğraflar: Ahmet Bal / bia
Doğu ve Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu ve Mezopotamya Dernekler Konfederasyonu Girişimi’nin (MEDKON) Şişli Kent Kültür Merkezi’nde “Barış ve çözüme çağrı” ismiyle düzenlediği toplantıda barış ve çözüm çağrısı yinelendi.
Program, Abdulhakim Daş’ın Platform adına açıklamayı okumasıyla başladı. Fehim Işık’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde ise Nazan Üstündağ (Barış İçin Kadın Girişimi), Osman Baydemir (HDP Urfa Milletvekili), Gençay Gürsoy (Barış Bloku), Av.Tahir Elçi (Amed Barosu Başkanı) söz aldı.
PKK’ye çatışmasızlık devlete de operasyonlara son verme çağrısının yinelendiği toplantıda başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere savaşın tüm topluma zarar vereceği vurgulandı. Sürecin yeniden başlaması gerektiği belirtildi.
Daş: Çatışmasızlık ve operasyonlara sonDGD Yürütme Platformu adına açıklamayı okuyan Daş, “Yaşamak ve yaşatmak varken ölmek ve öldürmek istemiyoruz “ dedi. Çağrılarını şöyle sıraladı: * Barış ve çözüm sürecinin sağladığı güven ortamına dönülmeli, * Süreç daha inandırıcı, kurallara bağlayıcı, şeffaf ve gözlemcilerin gözetiminde tekrar sürdürülmeli, * PKK zaman geçirmeden silahlı eylemlere son vererek çatışmasızlık sürecini başlatmalı, * Türkiye içinde ve dışındaki askeri ve siyasi operasyonların durdurulmalı, * PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik görüş yasağına son verilmeli; çatışmasızlığın barışa dönüşmesini sağlamaya dönük rolünü oynaması için gerekli koşulların sağlanmalı, * Çözüm sürecinin ilerlemesinin önündeki engeller kaldırılmalı; müzakere aşamasına geçilmesi için gerekli mekanizmalar oluşturulmalı, * Türkiye’de barış ve çözümden yana olan herkesin katkı ve katılımının saplanabilmesi için olanaklar ve mekanizmalar yaratılmalı. * Gelen cenazelere karşı ailelerin verdikleri tepkiler, Türkiye’deki halkların savaş istemediği gerçeğini ortaya koyuyor. Siyasi çıkarlarla yaşam hakkı üzerinde hesap yapılması kabul edilemez. * Tüm sorunlar diyalog, barış ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulsun, ölümler olmasın. |
Gürsoy: CHP ve HDP işbirliği zorunluFehim Işık’ın moderatörlüğündeki panelde ilk sözü Gençay Gürsoy, aldı. Gürsoy, Barış Bloku’nun kuruluşunda yaşadıkları sorunlardan bahsettiği konuşmasında HDP ve CHP’nin işbirliğinin zorunluluğuna dikkat çekti, sivil itaatsizlikleri demokratik çerçeveden çıkmadan yaygınlaştırmanın önemine işaret etti. “Bugün içinde yaşadığımız durumu siyasi iktidar ve saray hiçbir şekilde tehlike işareti olarak değerlendirmiyor. Bu tehlikeyi kendi geleceklerini güvence altına almak için göze alıyor.” “Türkiye’nin hala demokratik siyaset şansı var mıdır, demokratik siyaset kanalları tükenmiş midir, hala bu yollar açıksa bunu zorlamak için ne yapmalı?” “Sivil itaatsizlikleri yaygınlaştırmalı”CHP’li vekillerin Barış Bloku’nun ilk kitlesel eyleminde söz alma kararından son anda vazgeçildiğini hatırlatan Gürsoy “HDP ve CHP’nin bu koşullar altında benzersiz işbirliğine gitmesi kader zorlamasıdır. Bizlere düşen görev sonuna dek CHP’yi iknaya çalışmaktır. Karşımızdaki savaş bloku her türlü aracı kullanmaya başladı” diye konuştu. “Yapmamız gereken sivil itaatsizlikleri demokratik çerçeveden çıkmadan yaygınlaştırmak, bu konuda örgütsel yapıyı güçlendirmek, bu konuda yürütülen çabaları desteklemek.” |
Üstündağ: Mekanizmalar ve kadınlar süreçte olmalıÜstündağ, dünyadaki 118 çözüm sürecinden örnekle süreçte bozulmanın engellenmesi için gözlem heyeti, arabulucular ve tanık heyetinin oluşturacağı mekanizmanın ve kadınların süreçte yer almasının önemine değindi. “Dünyadaki süreçlerin başına beş bozulma dönemi düşüyor. Her bozulma döneminde iç savaşlar, katliamlar yaşanıyor. “Bugün sürecin bozulmasında yapısal sebeplerin en önemlisi bu mekanizmaların kurulmaması ve kadınların heyetlerde olmamasıdır. “Akademisyenler, kadınlar, Öcalan, HDP, Kürt Özgürlük Hareketi, Türkiye demokrasi güçleri ilk günden beri bozulmanın engelleneceği mekanizmaların oluşturulması gerektiğini söyledik. Ancak gerçekleşmedi. Mutabakat yapıldığında Cumhurbaşkanınca tanınmadı.” Üstündağ, çatışmanın siyasi sebeplerine ilişkin ise AKP, devlet ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin farklı beklentilerde olmasına işaret etti. Yaşananın kadınların, gençlerin, doğanın ve ölümlerin üzerinden yürüyen “kirli bir savaş” olduğunu vurguladı. “Türkiye halkları iyi bir imtihan veriyor”Devletlerin bu süreçleri kesintiye uğrattığını belirten Üstündağ, barış sürecinde halkların iyi adımlar attığını vurguladı. “Asıl soru bizim bu kesintiye hazır olup olmayacağımızdı. Türkiye halkları iyi bir imtihan veriyor. Barış sürecinde Türk ve Kürt kadınları olarak iyi ilişkiler geliştirmişiz. Bunun savaş başladığında da çabuk eylemliliğe döndüğünü gördük. “Türkiye’nin Türk kesimlerinden de tepkiler geliyor. Cenazelerde gördüğümü bu tepkiler Kürtlerin anadilinde eğitim hakkını desteklemiyor belki ama barış talebinde birleşiyor. Barış talebini duyan beklenmedik aktörler var.” |
Elçi: Bu savaş olmamalıydıElçi, bölgedeki somut örneklerden yola çıkarak savaşın ortaya çıkardığı tabloyu özetledi. Savaşın kimse için yararı olmadığını vurguladı. “Savaşlar kötüdür. Tüm savaşlar yanlıştır ama yaşadığımız çatışma süreci savaşların en kötüsüdür. Bu savaşta hiçbir yararımız yok. Türkiye toplumunun hiçbir kesimine faydası yok. Bu savaş olmamalıydı. Reel olarak da ihtiyaç yok bu savaşa. “Dünyada hükümet dışı en kitlesel silahlı güce sahip gerilla hareketinin lideri ‘Ben ilelebet silahları devren çıkarmak istiyorum, siyasetle demokratik yollarla bu sorun çözülsün’ diyerek silahlı yapıyı kongreye çağırdı. Bu çok önemliydi. “Nihai olarak barış kapımıza gelmiş, eşiğinden girmişken elimizin tersiyle itmenin şaşkınlığı içindeyim.” “Savaşın kimseye yararı yok, bir an önce sonlanmalı. Sonlanana dek devlet de Kürt hareketi de çatışma kurallarına uymalı. Hiçbir şart altında siviller hedef alınamaz, güvenlik görevlisi olsa dahi silahsız ve operasyonel faaliyet içinde değilken saldırı uygun değildir.” “Birlikte yaşayacağız”Elçi, Türkiye’nin Suriye ve Irak’tan farklı olduğunu, Kürtlerle diğer halkların Türkiye’de birlikte yaşamasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. “Fırsat henüz kaçmadı. Birlikte yaşayacağız, birlikte yaşamamızın zeminini ortadan kaldıracak siyaset ve süreçlerden kaçınmalıyız. Öcalan bu gerçekliği görerek silahlı yaşamın devreden çıkarılmasına ilişkin teoriyi geliştirerek en gerçekçi planı ortaya koydu. “Kürtlerin kendi bölgelerinde Türkiye’deki koşullara uyarlayarak anadilini, kültürünü yaşayabildikleri bir durum mümkün. Bu böl. Bu bölücülük değil, bizi bölmeye götürmez.” |
Baydemir: Barış kapılarının açılmasına ramak kalmıştıBaydemir, “Masum olan hiçbir savaş yoktur” dediği konuşmasında Zergele’deki gözlemlerini aktardı, hem PKK’ye hem de AKP, hükümet ve devleti eylemsizlik ve askeri operasyonsuzluk çağrılarını yineledi. “Savaş aslında çözememenin, yetmemenin, siyaset mekanizmasının görevini yeteri miktarda yerine getirmemesinin faturasının masum insanlara çıkarıldığı pratiğin ta kendisidir. “Masum olan hiçbir savaş yoktur. Savaşın taraflarının ilelebet masum kalabildiği tek bir savaş pratiği yoktur. Savaş bir müddet sonra mutlaka kirletir. Kendi gözümüzle 30 yıl boyunca gördük.” “Şeyh Said isyanından günümüze dek ret politikası ile isyan kısır döngüsünün yarattığı çatışma pratiğinin en kirlisini yaşıyoruz. Çünkü silahsızlanmaya ramak kala, nihai barışın kapılarının açılmasına ramak kala bu başladı.” “Bu savaşa verecek kurbanımız yok”Baydemir, AKP’yi suçlamanın ya da AKP’nin HDP ve PKK’yi suçlamasının getireceği kısır döngüde sonuca ulaşılamayacağını söyledi. “Toplumda barış isteyenlerin sesinin savaş isteyenlerin sesinden kat be kat çok olduğuna inanıyorum. Bu sesi duyulur kılmalıyız. “Sizlere savaşı yaşatmayacağız dedik. Israrımızda devam edeceğiz. Tek bir asker, tek bir polis, gerilla, sivil, kadın, yaşlı, çocuk… bu savaşa verecek kurban yok dememiz lazım. “HDP legal demokratik siyaset, müzakere, çatışmasızlık dışında başka seçenek yoktur diyor. 2013-14 pratiğine dönmek dışında başka hiçbir seçenek seçenek değildir. Biz hem PKK’ye hem AKP’ye, hükümete, devlete eylemsizlik ve askeri operasyonsuzluk çağrımızı yineliyoruz. “ “Barış çağrısı yükseltilmeli”Baydemir, herkesin yapması gerekenler olduğunu belirtirken “Sivil bir inisiyatif oluşmalı, Kandil,PKK, İmralı ve hükümet nezdinden girişimlere hazır olduğunu ve süreci başlatmak istediğini kamuoyuna deklare etmeli” dedi. “Barış talebi ve pratiği tüm liderlerin kişisel duygusundan, hırsından, kibirinden kat be kat değerlidir. Asker, polis, gerilla anne baba ve kardeşleri, herkes bulunduğu zeminden ‘Bu savaşa verecek tek bir evladımız yok’ çağrısını yüksek sesle ifadeye devam etmeli. Ki savaşanlar taraftar bulamasın. “Aksi halde kaybedeceğimiz sadece hayatlarımız olmayacak. Kaybedeceğimiz birlikte yaşam arzusu, modelinin kendisi de olacak. “Çatışmasızlıkla birlikte masaya dönülmeli ve samimiyetle kim ne eksik bıraktı, ne hata yaptı, eksiksiz şekilde tartışmaya açmamız lazım. Barış sahipsiz değildir.” (BK) |