Helsinki Yurttaşlar Derneği(HYD), İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği(MAZLUMDER), Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi'nin oluşturduğu platform adına ortak açıklamayı MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen yaptı.
Dünyada kalıcı barış için acil talepler
"Silahlar sussun, artık insanlar öldürülmesin" diyen hak örgütleri, bütün devletlerden ve uluslararası kuruluşlardan, dünyada kalıcı bir barış için kısa vadede şunları yapmasını istiyor:
* BM'nin reforma tabi tutularak, tüm dünya halklarının eşit temsilini sağlayacak düzenlemeler yapılması, örgütün barışı koruma misyonunu kullanabileceği bir şekilde tekil devletlerin kontrolünden çıkarılması,
* Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran Roma Statüsü'nde henüz tanımlanmamış olan saldırı suçunun vakit geçirilmeden tanımlanarak Mahkeme'nin yetki alanına dahil edilmesi,
* Mevcut uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk sözleşmelerini tüm devletlerin eksiksiz imzalaması ve onaylaması,
* Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran Roma Statüsü'nü süresi içinde imzalamayan devletlerin Statüye katılmaları, imzalayan devletlerin vakit geçirmeden onaylamaları.
"Türkiye çatışmadan uzak durmalı"
Örgütlerin Türkiye için saptamalarıysa şöyle:
* Lübnan'a askeri güç göndermenin gerekçesi olarak Irak topraklarında sınır ötesi operasyon yapabilme arzusu gösteriliyor. Bu bölgesel barışı tehdit niteliği taşıyor.
* Ortadoğu'da barışın tesis edilmesi için asker göndermek ve aktif sorumluluk üstlenmek, her an için çatışmalara taraf olma ihtimalini ve riskini de beraberinde getirecek. Her iki durumun birbirine karıştırılmaması gerek.
* Türkiye, çatışmalara tümüyle son verilmesi için inisiyatifler geliştirebilecek durumda. Çatışma riski taşıyacak girişimlerde bulunarak, sorunları daha da çözümsüzlüğe itecek noktalardan uzak durmalı.
* Türkiye toplumsal gerilimi artıracak davranışlardan kaçınması ve iç barışın geliştirilmesi için esas sorumluluklarını da unutmamalı.
* Birey ve toplum güvenliğinin sağlanmasında insan hakları ve özgürlüklerinin herkes tarafından eşit kullanımı kaçınılmaz bir zorunluluk. Barışın, güç kullanımı ve silahlı şiddet yoluyla gerçekleştirilmeyeceği bugüne kadar defalarca görüldü. Toplumsal çatışmalara zemin oluşturacak politikalarda ısrar etmenin hukukun üstünlüğü ve insan haklarının egemenliğine katkı sağlamayacağı açık. (TK/KÖ)