Bu metni bir kısmı Suriye'de, bir kısmı ise sürgünde yaşayan bir grup Suriyeli ve onların mücadelelerini destekleyen dünyanın farklı yerlerinden arkadaşları kaleme aldı. Metnin sonundaki “Barış İçin Suriyeliler ve Dostları Girişimi” bu duyarlı insanları temsil ediyor.
Suriye'de yaşanan şiddetin boyutlarına dikkat çekmek amacıyla yazılan metin genel olarak uluslararası kamuoyunun özel olarak da Birleşmiş Milletler'in Suriye meselesinde takındığı tavrı ironik bir dille eleştiriyor.
Bu metni kaleme alan Suriyeliler, Esad rejimi ve IŞİD gibi oluşumları birbirlerinin alternatifi olarak görmüyor ve tüm halkların bir arada yaşadığı, demokratik, laik bir Suriye hedefliyor. Bugün Türkçe olarak dağıtıma giren metin, öncelikle İngilizce, Arapça, Kürtçe ve diğer dillere de tercüme edilip yayınlanacak.
***
Sayın Staffan de Mistura,
Olanları kaygıyla izleyen bir grup Suriye yurttaşı ve onların dünyanın çeşitli ülkelerinden dostları olan bizler, hiç şüphesiz vicdanınızda ağır bir yük olan ve uygar dünyayı üzen Suriye krizini sona erdirebilecek uluslararası bir siyasi girişim başlattığımızı size bildirmek isteriz.
Girişimimiz basit ve aynı zamanda gerçekçidir; üstelik tek bir cümleyle özetlenebilir: “Varil Bombalarına karşılık sarin gazı!”
Sayın Özel Temsilci, size, BM Güvenlik Konseyi’nin, varil bombalarının kullanılmasının yasaklanması karşılığında, bütün kimyasal silahların Sayın Beşar Esad’ın başında bulunduğu Suriyeli yetkililere geri verecek, bu silahları onların düşmanlarına ve isyancılara karşı kullanmasına izin verecek bir karar çıkartması için çalışmanızı öneriyoruz.
Bildiğiniz gibi Rusyalı ve Amerikalı yetkililer, Sayın Esad’ın kimyasal silah kullanılması nedeniyle cezalandırılmasını önlemek için cephaneliğindeki kimyasal silahları teslim etmesi konusunda Eylül 2013’te anlaşmaya varmışlardı. Sayın Esad’ın kimyasal silah stokunun bir kısmını 21 Ağustos 2013 tarihinde sabahın erken saatlerinde kullandığı ve bunun sonucunda Şam yakınlarındaki Guta bölgesinde 1.500 Suriyeliyi öldürdüğünü biliyorsunuzdur. Rusya-Amerika anlaşmasından bu yana, Sayın Esad daha çok varil bombalarına ve hava gücüne dayanmak zorunda kalmıştır; bu durum, mahallelerin, kasabaların ve hatta kentlerin bütünüyle tahrip edilmesi ve her geçen gün kurban sayısının katlanarak artması anlamına gelmektedir. Geçmiş iki yılın deneyimlerine dayanarak, Sayın Esad’ın elinden kimyasal silahların alınmasının çok büyük bir siyasi hata olduğu ve ivedilikle bu karardan geri dönülmesi gerektiğine inanıyoruz.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu girişimi karar bağlarsa, bu kararın, aşağıdaki dört maddenin de vurgulandığı gibi Suriye krizinde önemli bir dönüm noktası olacağına sizi temin ederiz.
- Kimyasal silahlar hem ekonomik hem ileriye dönüktür. Bu silahlar binaları, mahalleleri, kasabaları tahrip etmedikleri gibi şehirlerimizi “cam öncesi” devire geri de götürmez. Sonuç olarak yeniden inşa masraflarını en aza indirir ve böylece genç kuşaklara daha az yük bindirir; bu kesim, hiç şüphesiz hem sizin hem de temsil ettiğiniz uluslararası kuruluşların kaygıları arasında özel bir yer tutmaktadır.. İlaveten, Suriye’de meskenleri korumak, Avrupa ve komşu ülkelere mülteci sıfatıyla sığınanların sayısını muhakkak ki sınırlayacaktır.
- Kimyasal silahlar dayanılmaz acılara ve tüyler ürpertici görüntülere yol açmaksızın öldürür. Bir kimyasal saldırının ardından kopmuş kafalar, ortaya saçılmış iç organlar yahut ezilmiş beden parçaları, zeminleri ve duvarları kirleten kana bulanmış cesetler olmaz. Bu silahlar insan bedeninin bütünlüğünü korur ki bu da insan onurunun temel bir unsurudur. Kimyasal silahlar ayrıca ölümlerimizin fotoğrafları yüzünden yeterince uzun zamandır acı çekmekte olan uluslararası camianın duygularını da gözetir.
- Sayın Esad’a kimyasal silah kullanma izni verilmesi halinde (diyelim ki 21 Ağustos 2016 tarihine kadar), kendisine bağlı kuvvetler ilerleyebilir ve en nihayet isyancılara karşı zafer kazanabilir; – böylece krizi sona erdirerek dünyanın stratejik açıdan önemli bu bölgesinde kıymetli istikrarı tesis edebilir. Bunun yüz binlerce Suriyelinin ölümüne yol açabileceği doğrudur, fakat Suriyeliler her halükarda ölüyorlar; varil bombalarıyla, Akdeniz’de yahut Avrupa’ya giden hava geçirmez kamyonlarda boğularak ölüyorlar. Sayın Madeleine Albright’ın 17 yıl önce Irak’a yönelik yaptırımları savunurken söylediği gibi, istikrar fedakârlık gerektirir. Girişimimiz, Irak’taki başarılı öncülünden, yani Güvenlik Konseyi tarafından yirmi yıl önce benimsenmiş olan “Yiyeceğe Karşılık Petrol” formülünden esinlenmektedir. .
- Temel insanî duyguları göz önüne tutarak, sarin gazı saldırısı karşısında Suriyelilerin olabildiğince çok sayıda vatandaşlarını kurtarmak isteyeceğini tahmin edersiniz. Bu çabayı desteklemenin maliyetinin de oldukça düşük olacağı konusunda sizi temin ederiz: İlgili tedavi yöntemleri oldukça kolay olduğu gibi, gaz maskesi yapmak için bir atölye de kurulabilir. Dolayısıyla, söz konusu önergeye atropin ve adrenalin ile birlikte, bu maskeleri yapmak için gerekecek malzemenin de ülkeye serbestçe sokulmasına izin verecek bir maddenin eklenmesini talep ediyoruz. Varil bombası saldırıları ertesinde gerek duyulan çok sayıda ameliyatın uzun saatler sürmesi ve üstelik başarılı olma garantisinin bulunmamasının yanı sıra, ziyadesiyle kaynak (donanım, ilaç, cerrah, elektrik, vb.) gerektirdiği gerçeği, belki de Konsey’in karar vermesine yardımcı olabilir. Yaralılar uzun süre beklerken, çoğu da sıra gelmeden ölür. Tüm bu nedenlerle, önergenin “Sarin’e karşılık Atropin” gibi bir özel başlık altında bu maddeyi içermesini sizden rica ediyoruz.
Sayın Özel Temsilci, varil bombaları sarin gazından çok daha yıkıcıdır. Bizler, sadece Suriye’de daha az yıkıma neden olacağı nedeniyle, varil bombaları yerine Sarin istiyoruz. Girişimimizin ardındaki temel gerekçe budur.
Bu girişimin dengeli ve adil bir biçimde uygulanmasını garanti etmek için, önergenin, sarin gazının etkinliğini arttırmaya hevesli, bu alanda yetkin Alman şirketlerinden gelecek uzman personelin görevlendirilmesini de kapsayacak biçimde kaleme alınmasını öneriyoruz. Ayrıca, gaz başlığı taşıyan roketler için daha etkili ve hassas platformların geliştirilmesinde son günlerde düzelmiş olan Amerikan-İran ilişkilerinden de yararlanmak mümkün olabilir. Sonuçta, bu iki ülkenin, yakın zamanda serbest bırakılan İran kaynaklarından bir kısmını böyle bir projede kullanmak üzerinde fikir birliğine varmaları çok da olanaksız görünmüyor. Böyle olursa, İran da daha fazla sorumluluk almaya başlar ve sağduyulu ülkeler topluluğunun saygın bir üyesi olma konumuna geri döner.
Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İran ve İsrail’in bu girişimin müşterek garantörleri olmalarını öneriyoruz. ABD, Suriye halkının elbette en önemli ve en güçlü dostudur. Rusya ve İran, Suriye krizinde en dürüst arabulucu ülkeler olarak kayda geçmişlerdir. Bunlara ek olarak İsrail’in katılımı bu girişimin başarı şansını artıracak ve uluslararası meşruiyetini garanti edecektir. Elbette ki ne Suriye’de ne de dünyada hiç kimse bu dört ülkenin uluslararası istikrar ve barışı artırmaktaki rolünü görmezden gelemez
Ayrıca Güvenlik Konseyi kararının, Esad’ın varil bombası yerine sarin gazı kullanmakta başarısız olması halinde, Güvenlik Konseyi'nin, Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın Yedinci Bölümüne istinaden, Esad’ın 2028’de yeniden seçilebilmek için mevcut anayasayı değiştirmek yönündeki her türlü girişimine karşı bir karar almak zorunda kalacağını açıkça belirtmesini şiddetle tavsiye ediyoruz.
Konsey’in önerimizi kabul edeceğini ve bunu yaparak varil bombası kullanımını yasaklamadaki içten kararlılığını göstereceğini umuyoruz. Bu amaçla Konsey özel görevli bir yapı oluşturulabilir. Bu yapının adı Uluslararası Varil Bombası Ajansı (UMBA) olabilir ve merkezinin Tahran’da yer almasını en içten şekilde öneririz.
Sayın De Mistoura, Suriyeliler tarafından başlatıldığı ve Birleşmiş Milletlerin “Her halk, kendi iç işlerinde söz hakkı sahibidir” amacıyla örtüştüğü için bu girişimin samimi amacını yanlış anlamayacağınıza eminiz. . Önerimiz, her halk kendi ölüm şeklini seçebilmeli ilkesini izlemektedir. Önerimizin uluslararası yasalara ve uygar ülkelerin bütün ilkelerine tamamen uyduğunu ibraz ederiz.
Sayın Özel Temsilci, lütfen en derin saygılarımızı kabul ediniz.
Barış İçin Suriyeliler ve Dostları Girişimi (HK)