Bu gördüğünüz fotoğrafı 29 Ağustos Pazartesi günü, Mezopotamya Haber Ajansı (MA) geçti.
Fotoğrafta, Diyarbakır Sur'da 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarındaki çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın babası Ali Rıza Arslan görülüyor. Baba Arslan, elindeki çuvalda oğlu Hakan’ın kemiklerini taşıyor.
Bu fotoğraf, toplumun büyük bir kısmını etkiledi, sarstı. Elbette aksi durumlar da oldu.
Mesela, kimileri bu görüntü karşısında, Barış Akademisyenleri'nin yaşadıklarını hatırlayıp sessiz kaldı, görmezden geldi.
Fakat, her şeye rağmen, bu görüntülerin tekrar yaşanmaması, çatışmaların sona ermesi, barış olması için mücadele edenler de var.
Barış Anneleri…
|
Diyarbakır’da 22 yıl önce kurulan Barış Anneleri, bugün İstanbul, Van, Batman olmak üzere pek çok kentte mücadele ediyor.
“Barış demek yaşam demektir”
Perihan Anne de İstanbul’daki Barış Anneleri’nden.
1990’larda köyleri yakılınca İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Perihan Anne, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nünü anlatıyor:
“Biz zaten her gün barışı dillendiriyoruz. Sadece bir gün değil ki… Öyle barış bir günle gelseydi keşke. Bir günde barış olsaydı ama olmuyor bak, tam 22 yıldır sokaktayız. Oturmadık sokak, çalmadık kapı bırakmadık barış için yine de olmadı.”
Darp, gözaltı, işkence...
Barış Anneleri’nin eylemsellik süreci Perihan Anne’nin söylediklerini doğruluyor. Öyle ki bu satırların yazıldığı sırada İstanbul'da Dolmabahçe'de Barış eylemi yaptıkları sırada polislerce engellendiler, darp edildiler.
Bu durum onlar için ilk değil.
Bir çok kez, barıştan söz ettikleri için polisten şiddet gören Anne’ler, “Kürt olsun, Türk olsun, hiçbir çocuk ölmesin yeter artık. Gelin Türk anaları, asker anaları gelin birlikte mücadele edelim” diyor.
Perihan Anne, "Bizim ömrümüz yetecek mi yetmeyecek mi bakmıyoruz ki..." diye özetlediği kararlı mücadelelerini, "Bugün olmazsa bir gün olacak, ille de olacak, barış gelecek. Biz hep barışa inanıyoruz" diye anlatıyor
"Ancak barış olursa..."
“Peki Barış Anneleri umutsuz mu?” diye sorduğumda, Perihan Anne, Hakan Arslan’ın fotoğrafını hatırlatıyor:
“Bu kadar emek veriyoruz, yine de barış gelmiyor, sanki biri tekme vuruyor da barış tam gelecekken yere düşüyor. Bu fotoğraflarla da yere düşüyor barış. Bizim yüreğimiz yanıyor.
“Bak en son olarak Diyarbakır’da bir çuvalın içinde verdiler çocuğumuzun kemiğini. Biz buna nasıl dayanıyoruz?
"Biz buna neden dayanıyoruz? Herkes anlasa keşke biz hangi acıların içinden geçiyoruz da bu görüntülere rağmen barış diyoruz. "Hangi ülkede bu olmuş? Nerede bu olur? Kargoda kemik veriyorlar aileye. Kaygoyla kemik...Çuval içinde kemik veriyorlar. Orada olsam gidip adliye önünde bağıra çağıra adalet isterdim.
“Bu kadar mı insan insandan uzaklaşıyor? Ben bunu anlamıyorum. Barış olursa daha güzel bir ülke olacağımızı da anlatamıyoruz. Biz barış dedikçe onlar ‘savaş’ diyor.
“Arkadaşlarımız tutuklandı, çocuklarımız parçalandı yine de barış diyoruz. Biliyoruz ki ancak barış olunca bu ülke hepimiz için yaşanılabilir olur, ancak barış olursa…”
TIKLAYIN - 90'lardan Bugüne Barışa Yürüyen Anneler
Ne olmuştu?
Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinden 2015-2016’da uygulanan sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sonrasında ilçenin Hasırlı Mahallesi’ndeki Katolik Kilisesi ve Hasırlı Mescidi arasındaki alanda kazı çalışması yürüten ekipler, 7 Şubat 2021’de toprağa gömülü kemiklerle karşılaştı.
Adli Tıp Kurumu (ATK) morguna kaldırılan kemiklerin, 22 Ocak 2016’da yaşamını yitirdiği ve Hasırlı Camisi’nin yanına defnedildiği yönünde bilgiler bulunan Hakan Arslan'a ait olabileceği belirtildi.
Arslan'ın, Erzurum'da yaşayan ailesi bulunan cenazenin çocuklarına ait olabileceği gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu.
Başvuru üzerine kimlik tespiti için 2016 yılında baba Ali Rıza Arslan’dan alınan DNA örneği Hakan Arslan'ınki ile yüzde 60 oranında uyuştu. Fakat kesin kimlik teşhisi için Başsavcılığın talimatı doğrultusunda ekim ayı başında anne Melike Arslan’dan da DNA testi için kan örneği alındı. 18 Kasım 2021'de çıkan sonuca göre yüzde 95 DNA uyumu ile cenazenin Hakan Arslan’a ait olduğu belirlendi. (EMK)