İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şehir tiyatroları eski genel sanat yönetmeni Orhan Alkaya ve tiyatro yönetmeni Yıldırım Fikret Urağ, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın şehir tiyatroları ile ilgili gazeteci Fikret Bila'ya yaptığı açıklamaları bianet'e değerlendirdi.
Alkaya, Bakan Günay'ın "Metinde olmadığı halde araya laf sokuluyor, siyasi espriler yapılıyor, Başbakan'a, bakanlara laf atılıyor. Veya doğallık anlayışı içinde sokak dili kullanılıyor veya müstehcenlik olarak algılanan bazı sahneler oluyor. Bunlar da bazı rahatsızlıklar yaratıyor" sözlerinin mübalağa içerdiğini belirtirken, Urağ ise şehir tiyatrolarında doğaçlama yapılmadığını söyledi.
"Hassasiyetler tabu olursa..."
Orhan Alkaya, Bakan Günay'ın Trabzon'da oynanan "Düğün ya da Davul" adlı oyunun interaktif sahnesinde yaşananlar ile Ankara'da "Genç Osman" oynanırken sakız çiğneme meselesini kastettiğini, ancak bunların şehir tiyatrolarıyla bir ilgisinin olmadığını söyledi.
"Sanat bağımsızdır ve bağımsızlığını koruyacağız" gibi lafların hayatta hiçbir karşılığının olmadığını ama yönetmelikte karşılığının olduğunu söyleyen Alkaya, hayatta karşılığı olacaksa o zaman özgürlükçü bir yönetmelik hazırlanması gerektiğini, özgürlüklerin önünü daraltacak maddeler yerine özgürlüklerin önünü açacak maddeler konması gerektiğini söyledi.
"Toplumun hassasiyeti çok karışık bir iştir. Bazı insanlar duruma göre çok hassas olabiliyor ama eğer biz hassasiyetleri üst üste koyup onları birer tabu haline dönüştürürsek sanatın özgürlüğünden bahsetmemize gerek kalmaz."
"Ertuğrul Günay Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı. 98 yıllık bir kurumu yıpratmaya yönelik bir yönetmelik değişikliğini her şeyden önce bilmeli. Çünkü Türkiye'nin 98 yıllık başka bir sanat kurulu yok. Bu nedenle bu konuda önce bilgi sahibi olmalı, ondan sonra söyleyeceği şeyler sanırım daha farklı olacaktır."
"Pala "Günlük Müstehcen Sırlar"ı okusa tahrikte bulunmazdı"
Orhan Alkaya, İskender Pala'nın "Günlük Müstehcen Sırlar" oyunu ile ilgili olarak tiyatrolarda müstehcenlik tartışmalarını gündeme getirdiğini belirterek Pala'nın o oyunu seyretmediğini, okuduğunu iddia etse de okuduğuna da inanmadığını söyledi.
"Okusa oyunda iki teşhirci değil, iki suikastçı olduğunu ve bunun da bir politik ironi olduğunu herhalde anlardı. Kendisi kitlesini yanlış yönlendirmez ve tahrikte bulunmazdı."
"Türkiye tahriklerden doğan linçleri bile yaşamış bir yer ve gerçekten okumuş olsaydı bu gibi tahriklerde bulunmazdı."
"Tüm kurulu belediye başkanı atayacak"
Tiyatro yönetmeni Yıldırım Fikret Urağ ise Günay'ın tiyatro bünyesindeki bürokratlarla tiyatrocular arasında denge kurulması gerektiğini söylediğini hatırlatıyor.
Bakanın verdiği örneklerdeki oyunların şehir tiyatrolarında değil, kendisine bağlı devlet tiyatrolarındaki oyunlar olduğuna dikkat çeken Urağ, sözlerine şöyle devam ediyor:
* Tiyatro kurulunda beş sanatçı, iki de bürokrat olacak deniyor. Ama bu bilgilerde bir karışıklık var. Yeni yönetmeliğe göre yönetim kurulu altı bürokrat ve genel sanat yönetmeninden oluşuyor. Yine yönetmeliğe göre genel sanat yönetmeninin tiyatro sanatçısı ya da tiyatro insanı olması gibi bir kıstas da yok.
* Genel sanat yönetmeninin de belediye başkanı tarafından atandığı düşünülürse tamamen belediye başkanı tarafından atanmış bir yönetim kurulu ile karşı karşıya kalacağız. Burada rakamlarla oynayarak gerçek durumu olduğunun dışında göstermeye çalışmak çok bir anlam ifade etmiyor.
"Sanat bağımsız olsun ama..."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya yaptığı açıklamalarda sanata müdahaleyi aklından bile geçirmediğini ve sanatın bağımsız olması gerektiğini ifade ettikten sonra şunları söylemişti:
"Tiyatroda oyun metninde olmadığı halde araya laf sokuluyor, siyasi espriler yapılıyor, Başbakan'a, bakanlara laf atılıyor. Veya doğallık anlayışı içinde sokak dili kullanılıyor veya müstehcenlik olarak algılanan bazı sahneler oluyor. Bunlar da bazı rahatsızlıklar yaratıyor."
"Sanatçıların bir iki sahne tatmini için toplumun duyarlılıkları da tümden yok sayılmamalı. Sanatçı da toplumun duyarlılıklarına özen göstermeli."
"Ayrıca sanıyorum yedi kişilik bir kurul repertuara karar verecek, bu üyelerin beşi sanat dünyasından olacağı için, sonuçta sanat açısından ciddi bir müdahale olmaz diye düşünüyorum." (EKN)