Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Türkiye’de Babalık isimli bir araştırma gerçekleştirdi.
Araştırmanın sonuçları bugün düzenlenen “Türkiye’de Babalığı Anlamak” panelinde ele alındı.
Panel öncesi yapılan konuşmalarda Prof. Dr. Güler Fişek, babaların çocuklar daha küçükken çocuk bakımından uzak durduklarını, çocuklar büyüdükçe ilgilerinin arttığını dile getirdi. “Babalar kontrol ve disiplin konusunda zorlanıyorlar, çocuklarının hayatındaki kötü kişi olmamak için kural koymaktan kaçınıyorlar. Yakınlık konusunu ise gündeme getirmekten keyif alıyorlar ama çocukla zaman geçirmeyi de birlikte TV izlemek olarak tanımlıyorlar. Babaların yüzde 79’u çocuklarıyla evdeyken televizyon izliyor.”
Fişek konuşmasında maddi koşulların ve günlük yaşam şartlarının babaların evdeki rol dağılımı konusunda tutarsızlıklara sebep olduğunun söylerken araştırmanın açık bir şekilde babaların ilgili baba olmak konusunda desteğe gereksinim duyduklarını gösterdiğini de ifade etti.
AÇEV Genel Müdürü Nalan Yalçın ise araştırma raporunun içerdiği verilerle, ülkemizde bu konuda üretilecek program ve politikalara katkı sunmak istediklerini belirtti.
Bernard van Leer Vakfı'ndan Yiğit Aksakaloğlu “çocukların babalarının gelişimini beklemeden büyüdüklerini”, babalara destek olacak mekanizmaların yaratılması gerektiğini vurguladı.
AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in yönettiği panele Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Bekir Ağırdır, Cansen Başaran-Symes, Doğan Cüceloğlu ve Prof. Dr. Yakın Ertürk konuşmacı olarak katıldı.
Ertürk: Babalık - Erkeklik arasındaki gerilim
Toplumsal cinsiyetle babalık arasındaki ilişkinin vurgulandığı panelde Prof. Ertürk modern babalık algısında erkekliğin sorgulanmamış olduğunu belirtti.
“Modern erkekliğin inşasıyla babalık arasında çelişki yok, ama bir gerilim var.”
Çarkoğlu: Farklı sosyal politikalar gerekli
Prof. Çarkoğlu eskiye oranla değişimin daha fazla tartışıldığını ve değişimin temelinde kadın-erkek ilişkileri olduğunu söyledi. Kadınların günlük hayata katılımında niteliksel farklar olduğunu ifade etti.
Babaların çalışma saatlerinin fazlalığını anlattı, buna rağmen elde ettikleri gelirin yeterli olmadığını vurguladı, mevcut sosyal politikaları eleştirdi.
İhtiyaç nedeniyle kadının çalışmasını isteyen ama buna olanak vermeyen sosyal politikalar olduğunu ifade etti, kreş sorununu hatırlattı.
Cüceloğlu: Davranış çalışmaları yeterli değil
Doğan Cüceloğlu “insanın anavatanı çocukluğudur” diyerek başladığı konuşmasında, toplumda insan ilişkileriyle ilgili bilincin çok düşük olduğunu söyledi.
“Anlam verme sisteminin” önemine değindi, davranış değiştirmeye yönelik çalışmaların yeterli olmadığını anlattı.
“Askerde ağaç diktirirler, ama ben terhis olup ağaç diken adam görmedim.”
Başaran-Symes: Projeler geliştirmeliyiz
Başaran-Symes iş dünyasının gücünün altını çizdi, özel sektörün cinsiyet eşitliğiyle ilgili çalışmalarının babalığı kapsadığını düşündüğünü, ancak böyle olmadığını söyledi.
“Projeleri geliştirmeliyiz. Üniversitelerde babalıkla ilgili programlar yapılabilir.”
Ağırdır: Bütüncül politikalar gerekli
Ağırdır toplumsal dönüşümün kilit probleminin toplumsal cinsiyet olduğunu dile getirdi. Metropol hayatının kentlerdeki klasik hayattan farkına değindi. Metropollerin erkeğin ve kadının çalışması üzerine etkisini, metropoldeki erkeklerin yeni rolleriyle başa çıkamadığını vurguladı.
Mevcut kültürün değişmesi gerektiğini söyledi. “İtaat üzerine dayalı bir kültür var, bunu yeniden inşa etmeliyiz. Bütüncül, kapsayıcı politikalara ihtiyaç var.” (YY)