Türkiye ve dünyada azınlıklara yönelik hukuki ve fiili uygulamaların karşılaştırmalı olarak anlatıldığı toplantıda konuşmacılar, Türkiye'nin insan hakları konusunda evrensellikten uzak bir tutum izlediğine dikkat çekti, uluslararası sözleşmelere uygun davranmasının önemine değindi
Üç Ayrı Oturum
Büyükelçi Volkan Vural , Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman tarafından yapılan açılış konuşmalarının ardından, temel sorunlar üç ayrı oturumda tartışıldı:
* "İnsan Hakları, Demokrasi ve Azınlıklar",
* "Uluslararası Hukukta ve Uluslarüstü Hukukta Azınlık Hakları",
* "Lozan Antlaşması ve Diğer Uluslararası Belgeler Işığında Türkiye'de Mevzuat ve Uygulama"
Lozan'ın verdiği hakları geri alan Anayasa
Konuşmasında, azınlık haklarının insan hakları sistematiği içindeki yerini değerlendiren Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu , Avrupa ülkelerinde yaşayan azınlıkların konumunu irdeledikten sonra, Türkiye'deki durumu ele aldı.
Kaboğlu, Türkiye'nin Lozan antlaşmasıyla azınlıklara tanıdığı bazı hakları 1982 Anayasası ile geri aldığını vurguladı. Anayasa'nın, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler doğrultusunda biçimlenmesi gerektiğini anlatan Kaboğlu, "Türkiye, iki çelişkili belgeyi bünyesinde barındırıyor. Ancak burada kalıcı olan Lozan Antlaşması, geçici olansa 1982 Anayasasıdır" dedi.
Gelişmiş ülkelerin baskısı ve şirketleri
Kaboğlu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne 53 yıl önce imza atan Türkiye'de, insan hakları uygulamalarının "evrensel" standartlardan "uzak" olduğunu söyledi. Konuşmasında globalleşme kavramını da sorgulayan Kaboğlu bir çelişkiye de dikkat çekti:
" Gelişmiş ülkeler, diğer ülkelere insan hakları konusunda baskı yaparken, şirketleri aracılığıyla ikinci ve üçüncü kuşak hakları zedeleyebilirler "
Küreselleşmenin gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki eşitsizliği derinleştirdiğini de hatırlatan Kaboğlu, eşitsizliklerin aşılabilmesi ve insan haklarından söz edilebilmesi için uluslararası sivil toplum kuruluşları ile ulusal organizasyonlar arasında işbirliği geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Toplantıda "Yurttaşlık ve Demokrasi" başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Füsun Üstel ise, yurttaş kavramını hak ve özgürlükler paralelliğinde irdeledi.
Üstel, Hukuki yurttaşlık ile fiili yurttaşlık arasındaki farklara dikkat çekti:
"Yasalar önündeki eşitlik; fiili eşitlikle donatılmamışsa, eşitsizliği gizleyen bir maskedir. Fiili eşitlik; ancak fırsat eşitliği ve eşit başlangıç ilkelerinin hayata geçirilmesiyle sağlanabilir."
Yerli Yabancılar
İstanbul Barosu avukatlarından Fethiye Çetin ise, Türkiye'deki azınlıkların durumunu değerlendirdiği konuşmasında, Türk hukuk sisteminde azınlıkları tanımlamak için "yerli yabancılar" kavramının kullanıldığını anlatırken şu eleştiriyi getiriyordu:
"Uluslararası hukuk sisteminde 'yurttaş olmayan' anlamına gelen 'yabancı' kelimesi, Türk hukuk sisteminde 'azınlık' anlamında kullanılıyor."