Antalya’daki Gezi direnişiyle ilgili davada 98 yıl hapis istemiyle yargılanan ve beş ay tutukluğun ardından serbest kalan 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil gerillaya katıldığını öne sürüldü.
Karacagil’in yargılandığı davanın avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş iddiaları doğrulayarak Karacagil'in tutuklanma ve yargılanma sürecini bianet’e anlattı.
“Demokratik haklarını kullandılar diye yüzlerce yıllık hapis cezası tehdidi altına sokmak siyasi alanı daraltan bir şey” diyen Ermiş “Ayşe Deniz’in kırsal gitmesi üzücü ancak şaşırtıcı değil. Bu en başta siyasi iktidara ders olmalıdır” yorumu yaptı.
Hürriyet'ten Tuğçe Yıldız'a konuşan anne Nuray Erçağan da iddiaları doğrularken "Türkiye benim evladımı kaybetti. İnsanlar artık adaletin kalmadığı bu ülkede kendi adaletini kendileri yaratmak istiyor. Kızımın hayatından, yaşayacağı zorluklardan kuşku duysam da Ali İsmail Korkmaz'ın sadece yürüyüş hakkını kullandığı için devlet eliyle öldürüldüğü bir ülkede Deniz her nerede olursa olsun onun için korkarım. Deniz hangi kararı vermiş olursa olsun kızımın arkasındayım" dedi.
Tutuklanış süreci
Ermiş, Antalya’daki Gezi eylemlerinin ardından Karacagil ile birlikte dört kişinin tutuklu, yedi kişinin ise tutuksuz yargılanmasına varan süreci şöyle aktardı.
“Gezi sürecinin yansıması Antalya’da da oldu. Büyük oranda demokratik eylemlerdi. Birinci, ikinci günde özellikle öğrenciler gözaltına alınıyor, adli işlem yapılmadan, dövülüyor ve serbest bırakılıyordu.
“Başbakanın Gezi için ‘örgüt’ demesinden sonra saldırılar farklılaştı. Terörle Mücadele Mahkemeleri devreye sokuldu ve çeşitli suni örgüt davaları açılmaya başladı.
“Eylül’de operasyon yaptılar. Ev baskınları oldu ancak hiçbiri kaçak değildi. Her gün sokakta olan, herkesin bildiği öğrencilerdi.
“Karacagil ile birlikte birbiriyle ilişkisi olmayan kişiler için MLKP davası diye bir dava ortaya çıkardılar.
“ ‘MLKP’nin internet sitesindeki açıklamalarında Gezi eylemini destekliyor, bunlar da Gezi’de sokağa çıktığına göre bu talimatla sokağa çıktılar’ dendi. Oysaki ne bildiri, ne delil, ne de slogan var. Rastgele, birbiriyle ilgisi olmayan, farklı politik düşüncelerdeki beş genci bir araya getirip ‘MLKP üyesi’ dediler.
Yargılama
“Antalya’da ilk dört günde binlerce kişi direnişteydi. Örgüt yaratabilmek için eylemlerin hepsini bu beş kişi yapmış gibi gösterdiler. Adalet ve Kalkınma Partisi binası civarındaki çatışmalarda yaralanmış polislerin tümünü müşteki olarak gösterdiler. Antalya’da ne kadar hasar gören kamu malı, çöp tenekesi, polis aracı varsa bu beş kişiye fatura ettiler. Polisler mahkemede beş kişiden hiçbirini tanımıyordu.
“Ayşe Deniz Karacagil için kırmızı fular ‘özel suç’ oldu. Son duruşmada fuların iadesi talebimiz reddedildi.”
Ayşe Deniz Karacagil ile birlikte 4 Eylül 2013’te tutuklanan dört kişi 7 Şubat’ta Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada tahliye edildi. Duruşma Ekim’de devam edecek.
Kırsala gidiş
Ermiş, Ayşe Deniz Karacagil’in gerillaya katılmasıyla ilgili şöyle konuştu:
“Sorun gençleri demokratik hakkını kulandı diye yüzlerce yılık hapis cezası tehdidi altına sokmak, onların en doğal haklarını, temel haklarını yok saymak.
“Gençlerin ruh hali önemli. En basit, demokratik hak kullanımında bile devlet şiddetiyle karşılaşıyor, sokağa çıktığında bu şiddete tekrar uğrayacağı beklentisi içindeler. Bu tehdidi hissetmek insanların dağa çıkmasını kolaylaştıran şeylerdir.
“Ayşe Deniz’in dağa çıkması beni şaşırtmış değil. İnsanların kırsala çıkması sevindirici bir şey değil, demokratik alanın daraltılması sonucu bir gencin dağa çıkması tabi ki üzücü ama şaşırmış değilim.
“Kandırılma falan denemez. Ayşe Deniz’in kendi politik tercihi. Keşke Gezi sürecinde insanlar haksız yere tutuklanıp şiddet görmeseydi de keşke dağa çıkmasaydı.
“Dağdakilerin öncelikle günlük siyasete girmesi gerekiyor. Barış süreci ciddiye alınıyorsa insanların dağa çıkmasını önlemenin tek yolu inmeleri için siyasi ortamın oluşturulmasıdır. Bu da siyasi iktidarın bir görevi.
“Ayşe Deniz’in dağa çıkması en azından ders olmalıdır. Bu dersi en önce siyasi iktidar almalıdır.”
"İplerimden kurtuldum"
Kurdistan24.org'da yer alan haberde kod adının "Destan Yörük" olduğu belirtilen Ayşe Deniz Karacagil'in şu sözleri yer aldı:
"Okullar, hastaneler ve diğer yaşam alanları etrafı tellerle örülerek hapishaneye dönüştürülüyor. Bir şekilde insana 'benim elimde yaşıyorsun' hissini veriyor. 'İpler kimin elinde' dersek; iplerimizin onların elinde olduğunu ve bu iplerden kurtulmamız gerektiğini belirtebiliriz. Önemli olan o ipleri kesip kurtulmamızdır. Hani Pinokyo'ya bir peri dokunuyor ve özgürlüğüne kavuşarak artık başkalarının yaşatmak istediği acılara son veriyorsa ben de öyle iplerimden kurtularak özgürlüğüme kavuşma kararını verdim." (BK)