Robert Wintemute, "Yeni Anayasada LGBT'lerin Eşitlik Talebi" paneline katılmak için geldiği İstanbul'da bianet'e konuştu.
Wintemute, Londra King's College'da Avrupa Birliği Hukuku, İnsan Hakları Hukuku ve Ayrımcılık Karşıtı Hukuk dersleri veriyor ve uluslararası insan hakları hukukunun cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği alanında uygulanmasına ilişkin Jogjakarta İlkeleri'nin yazarlarından.
Wintemute'a ilk olarak bir hukukçu olarak lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireylerin anayasal hakları üzerine uzmanlaşmaya nasıl karar verdiğini soruyoruz.
En başından başlıyor anlatmaya; "12 yaşımda eşcinsel olduğumun farkına vardım. Önce bunun sadece bir geçiş dönemi olduğunu düşündüm. Ama böyle olmadığını farkettiğimde, 'hayır eşcinsel olmam mümkün değil' dedim kendime. Ya bir psikologa gidecek ya da bir dini gruba dahil olacaktım. Hristiyan bir din adamı olursam, evlenmemek için geçerli bir sebebim olurdu" diyor gülerek.
Wintemute, 21 yaşına geldiğinde Montreal'de hukuk okumaya başlamış. "Sonunda açılmış, kendimi kabul etmiştim" diyor. Okulu bitirince Amerika'da büyük bir hukuk firmasında çalışmaya başlayan Wintemute, o zamanlar New York'ta ayrımcılık karşıtı yasalar olmadığını söylüyor.
The Times of Harvey Milk adlı belgeselden çok etkilendiğini söylüyor. "O anda kendime 'birşeyler yapmam gerekiyor' dedim. Böylece patronumla konuştum ve LGBT örgütleriyle çalışmak istediğimi söyledim. Bu benim için bir başlangıç oldu, çeşitli projelerde çalıştım."
Ardından Oxford Üniversitesi'nde LGBT Hakları Hukuku doktorası yapan Wintemute, "Cinsel Yönelim ve İnsan Hakları" adlı da bir kitap yazmış. 1991'den beri King's College Hukuk Fakültesi'nde çalışıyor ve 2003'te insan hakları hukuku profesörü ünvanını almış.
"Yasaları doğru yorumlamak gerekiyor"
"LGBT bireylerin ayrımcılığa karşı kendilerini koruyabilmeleri için iki seçenek var: Birincisi yasaları değiştirmek, ikincisi varolan yasaları yorumlamak."
Wintemute Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ikincil bir düzenleme olduğunu, insan haklarının önce ulusal anayasada düzenlenmesi gerektiğini hatırlatıyor.
"AİHM'ye sadece istisnai durumlarda başvurulmalı. Evet, AİHM insan hakları ihlallerine karşı bir koruma mekanizması, ama bu yeterli değil. Öncelikle bireyler Türkiye'deki yasalarıyla korunmalı."
Türkiye anayasasında kanun önünde eşitlik maddesi "herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" cümlesiyle düzenleniyor. Wintemute, "ve benzeri" ifadesine dikkat çekiyor.
"Örneğin Kanada 1980 yılında yeni bir anayasa yapmaya karar verdi. 'Cinsel yönelim'in anayasaya dahil edilmesi teklif edildi, ancak kabul edilmedi. Yasa yazılırken 've benzeri' ya da 'bunun gibi' ifadeleri kullanıldığı için yasada listelenen cinsiyet, din gibi maddeler sınırlayıcı değil. 1995'te Kanada Yüksek Mahkemesi cinsel yönelim de anayasa da bahsedilen ayrımcılıklara benzer olduğuna karar verdi."
"Eğer Türkiye anayasasını değiştirmeyi düşünüyorsa, cinsel yönelim ifadesini ayrımcılık karşıtı yasalara eklemek gerekiyor. Ama 1982 anayasası değiştirilmeyecekse, yasaları doğru yorumlama yoluna gitmek gerekiyor."
Wintemute, Güney Afrika'nın Apartheid anayasasını değiştirdiklerinde, anayasalarına cinsel yönelim ifadesini ekleyen ilk ülke olduğunu anlatıyor. Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Bildirgesine de 2000'de girmiş ancak 2009'da yasal açıdan bağlayıcı olmuş. Wintemute, 11 Mayıs'ta İstanbul'da imzaya açılan "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin hem cinsel yönelim hem de cinsiyet kimliği ifadelerinin geçtiği ilk sözleşme olduğunun altını çiziyor.
"LGBTlere internet sansürü AİHS'nin ihlalidir"
Ayrımcılık anayasal boyutta engellense de son bulmuyor. Sokakta ya da medyada devam ediyor ve ayrımcılığa karşı anayasal düzenlemeler dışında da bir mücadele vermek gerekiyor. Wintemute yüzde yüz sosyal ve yasal güvence sağlamanın oldukça uzun süre ve sabır gerektiren bir süreç olduğunu söylüyor.
"Özellikle LGBT kavramının çok fazla bilinmediği ülkelerde medyanın LGBT bireylerden daha çok bahsetmesi gerekiyor örneğin. Tabi olumlu bir şekilde. Bunun dışında nefret suçlarına verilen cezaların daha fazla olması gerekiyor."
"Tabiki yasalar tek başlarına insanların suç işlemesini engelleyemez. Ama en azından mahkemelerin ve polislerin işlerini ciddiye almaları, mağdurları anlamaya çalışmaları, istatistikler tutmaları gerekiyor. Ama ayrımcılığın tamamen yok olacağını söylemek gerçekçi olmaz diye düşünüyorum."
Wintemute LGBT internet sitelerinin sansürle mücadele etmek zorunda kalmasını ise şöyle yorumluyor:
"Burada iki sorun var, biri ifade özgürlüğünün engellenmesi, diğeri ayrımcılık. Eğer söz konusu siteler LGBT hakları, yasaların değişmesi gerektiği vs. gibi yayınlar yapıyorsa, bunların sansürlenmesi tamamen ifade özgürlüğü meselesi, ayrımcılıktan bahsetmeye bile gerek yok. Ancak sadece LGBT siteleri olduğu için sansürleniyorsa, bu ayrımcılıktır. Böyle bir sansür Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) de ihlalidir."(ÇT-BB)