Yargıtay, Anayasa Mahkemesini şikayet edebilir mi?
AYM üyelerini yine AYM üyeleri mi yargılayacak?
Yargıtay’ın kararı, Anayasa ve kanunlara uygun mu?
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay kararında, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına uymaması ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusu yapması, bu ve beraberindeki birçok soruyu gündeme getirdi.
Çünkü yargı, tarihinde bir ilki yaşıyor.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Şafak, kararı “Yargıtay, AKP’nin yarattığı düşman ceza hukukunun ne anlam ifade ettiğini özlü olarak açıklamakla kalmamış aynı zamanda siyasi iktidarın, mücadeleyle elde edilen hukuki kazanımlara yaklaşımını da ibret verici şekilde ifşa etmiştir” şeklinde değerlendirdi.
Avukat Şafak, kararın yol açtığı hukuki ve kanuni durum ile bundan sonra atılabilecek adımlara dair sorularımızı yanıtladı.
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Yargıtay’ın böyle bir karar veremeyeceğini söyledi, Yargıtay bu suç duyurusunu yapmaya yetkin mi?
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin ve tabii ki üyelerinin böyle bir suç duyurusunda bulunma yetkisi yok. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca “Başkan ve üyelerin görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçları, kişisel suçları ve disiplin eylemleri için soruşturma açılması Genel Kurulun kararına bağlıdır.”
Bu kuralın tek istisnası aynı maddede düzenlenmiş olup o da ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllinin vuku bulmasıdır. Ancak ve ancak bu istisnai durumda soruşturma genel hükümlere göre yapılabilir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararına baktığımızda ise Yargıtay, AYM’yi, “yüksek mahkemeler üzerinde süper bir temyiz mercii olarak gördüğü, Yargıtay ile Danıştay kararlarını, yeniden yargılama görüntüsü altında dosyanın esasına da girip, bozmak suretiyle kendi görev ve yetkilerine yasal dayanaktan yoksun olarak gereğinden fazla ve yetkisini aştığı” iddiasında bulunuyor.
Bu bağlamda Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin görevinden doğan bir suç işlediğini iddia etmektedir ki bu durumda 6216 sayılı kanunun 16/1. maddesinin uygulanması zorunludur.
“Suç duyurusunun muhatabı Genel Kuruldur”
Suç duyurusu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapıldı, doğru merci mi? Kanunen böyle bir suç duyurusunu kim değerlendirebilir?
AYM yargıçları 6216 sayılı kanunun 16. ve 17. maddeleri ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 13. maddesi uyarınca koruma tedbirlerinden yararlanır. Bu bağlamda soruşturma açılması Genel Kurul kararına bağlı olduğu için suç duyurusunun muhatabı da yine Genel Kuruldur. Zira İçtüzüğün 14. Maddesi, söz konusu durumu net bir şekilde düzenliyor.
6216 sayılı kanunun 16. maddesi ve İçtüzüğün 14. maddesi uyarınca ihbar, şikayet ve suç duyurusunu ilk değerlendirecek kişi Mahkeme Başkanıdır. Başkan, müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız, adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymaz. Ancak, bu ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması durumunda konu hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılır.
Başkan, gereken hallerde işi Genel Kurula götürmeden önce bir üyeye ön inceleme yaptırabilir. Mahkeme Başkanının ihbar, şikayet ve suç duyurusuna muhatap olması halinde ilk inceleme ve işlemler kıdemli Başkan Vekilince yürütülür.
Görevlendirilen üye, incelemesini tamamladıktan sonra, kendi düşüncesini açıklamaksızın vakıayı, iddiaları ve delilleri kapsayan bir ön inceleme raporu hazırlayarak Başkana bildirir. Ön inceleme raporu, Başkan tarafından gündeme alınır ve Genel Kurulda görüşülür. Hakkında işlem yapılan üye bu konuda Genel Kuruldaki görüşmelere katılamaz.
“Savcılar, AYM üyeleri aleyhine soruşturma yürütemez”
Soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde, Genel Kurul, üyeler arasından üç kişiyi gizli oyla Soruşturma Kurulunu oluşturmak üzere seçer. 6216 sayılı kanunun 16/5 ve İçtüzüğün 14/1-g maddesi uyarınca Soruşturma Kurulu, 5271 sayılı Kanunun Cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahiptir.
Daha kısa ve net bir söylemle, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ve Başsavcı Vekillerinin gerekse de adli yargıda görev alan her kademe Cumhuriyet Savcısının AYM üyeleri aleyhine soruşturma yürütme yetkisi yoktur.
“Suçun faili Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve üyeleri”
Suç duyurusunda bahsi geçen suçlamanın şartları oluştu mu?
Somut olayda AYM üyeleri açısından isnat edilen bir suçun varlığından ve/veya suçun unsurlarının oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. Evet ortada bir suç vardır. Söz konusu suç açıkça T.C. Anayasası m. 153/son hükmün açık ihlalidir. Anayasa ihlal suçudur; ancak bu suçun faili Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve üyeleridir.
Zira Anayasa’nın 153. hükmü uyarınca “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”
Bu hükmün bir istisnası da yoktur.
“AYM üyeleri, Yüce Divan sıfatıyla AYM'de yargılanabilir”
AYM üyeleri Yüce Divan’da yargılanabiliyor. Yüksek mahkeme üyelerini kim, nasıl yargılar? AYM üyelerinin yargılanması için hangi şartlar gerekiyor? Örneğin Meclis izni gerekli mi?
AYM üyelerinin hangi usullerce yargılanacağı İçtüzüğün 15. maddesi ile belirlenmiştir. İçtüzüğün 15/2. maddesi uyarınca “Soruşturma Kurulu, kamu davası açılmasını gerekli görürse düzenleyeceği iddianameyi ve dosyayı görevleriyle ilgili suçlarda Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak üzere Mahkemeye, diğer suçlarda ise Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi olunmak üzere Başkanlığa gönderir.”
Kısaca AYM üyeleri görevleri ile ilgili işledikleri suç nedeni ile Yüce Divan sıfatı ile AYM tarafından yargılanabilir.
AYM üyelerinin yargılanması için TBMM düşen bir görev ve yetki yoktur.
“Kendilerinin yargılanmasına ret oyu verebilirler”
AYM üyeleri hakkındaki soruşturma, AYM Genel Kurulu’nun kararıyla alınıyor. Genel Kurul da 15 üyeli mahkemenin en az 10 üyesinin katılımıyla toplanabiliyor. Ancak Atalay kararında 9 üyenin imzası var, geriye kalan 6 üye de sayısal gerekliliği sağlayamıyor. Bu durumda AYM üyelerinin yargılanması nasıl mümkün olur?
AYM, Anayasa’nın 149. maddesi ve 6216 sayılı kanunun 65. maddesi uyarınca en az 10 üye ile toplanır. Genel Kurul ve bölümler kararlarını katılanların salt çoğunluğuyla alır. Oyların eşitliği hâlinde başkanın bulunduğu tarafın görüşü doğrultusunda karar verilmiş olur.
Anayasa değişikliklerinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu aranır.
Can Atalay kararı 9 üyenin olumlu oyu ile alındığı göz önüne alındığında, fiilen olmasa bile işin esası gereği, AYM’nin kendi 9 üyesini yargılaması mümkün görünmüyor.
Fiilen imkansız değil diyorum çünkü Genel Kurul, 9 üye hakkında ayrı ayrı soruşturma açılması için oylama yapıp ve aleyhine oylama yapılan üyenin katılımı olmaksızın 14 üye ile toplanabilir.
Bu durumda da ihlal kararı veren 8 yargıcın ret, ihlale muhalefet eden 6 yargıcın kabul oyu ile soruşturma talebi reddedilmiş olacaktır.
“Kararın hukuk sistemimizde yeri ve karşılığı yok”
Böyle bir suç duyurusu daha önce yapıldı mı?
Bu durum Türkiye hukuk tarihinde bir ilk. Yargıtay’ın bu kararı, AKP’nin yarattığı düşman ceza hukukunun ne anlam ifade ettiğini özlü olarak açıklamakla kalmamış aynı zamanda siyasi iktidarın, mücadeleyle elde edilen hukuki kazanımlara yaklaşımını da ibret verici şekilde ifşa etmiştir.
Yargıtay’ın ve ilk derece mahkemesinin kararları, yani AYM kararına uymamaları hukuki miydi? AYM bu karara karşı hukuken hangi adımları atabilir?
Anayasa’nın 153. maddesi çok açık. Aynı zamanda AYM 25 Ekim 2023 tarihinde, meslektaşımız Can Atalay başvurusuna ilişkin vermiş olduğu ihlal kararında açıkça, Can Atalay’ı tahliye ederek, yeniden yargılanmasına başlanması için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın hukuk sistemimizde yeri ve karşılığı yoktur. İlk derece mahkemesi, Anayasa madde 153 uyarınca AYM kararını uygulaması gerekirken uygulamayarak suç işlemiştir. Kanımca ilk derece mahkemesi kararı uygulamaya da korkmuştur ve bu suretle tabiri caizse topu Yargıtay’a atmıştır…
Can Atalay'ın dava süreci
Ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili verdiği 25 Eylül tarihli kararda, toplam 14 üyenin imzası bulunuyor. Bu üyelerden 9’u, Atalay’ın haklarının ihlal edildiği ve tahliyesinin gerektiği yönünde oy kullandı.
Karara imza atan üyeler şöyle: AYM Başkanı Zühtü Aslan, başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya, üyeler Engin Yıldırım, Mehmet Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Kenan Yaşar, Selahaddin Menteş, Yusuf Şevki Hakyemez.
Karara üyeler, Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı, İrfan Fidan, Muhterem İnce ise muhalif kaldı. Karar oturumuna üye Recai Akyel ise katılmadı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi de kararı veren üyelerin yetkilerini aştığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunma kararı aldı.
Yargıtay'dan Atalay hakkında ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusu
Kanun ne diyor?
Mahkeme üyelerinin yargılanmasına dair hükümler, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un İkinci Bölüm’ünde düzenleniyor.
Bu bölümdeki “Başkan ve üyeler hakkında inceleme ve soruşturma” başlığında şu maddeler var:
MADDE 16- (1) Başkan ve üyelerin görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçları, kişisel suçları ve disiplin eylemleri için soruşturma açılması Genel Kurulun kararına bağlıdır. Ancak, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde, soruşturma genel hükümlere göre yürütülür.
(2) Başkan, müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız, adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymaz. Ancak, bu ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması durumunda konu hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılır.
(3) Başkan gereken hâllerde, işi Genel Kurula götürmeden önce üyelerden birine ön inceleme yaptırabilir. Soruşturma açılmasına yer olup olmadığının belirlenmesi için gerekli incelemeyi yapmak üzere görevlendirilen üye, incelemesini tamamladıktan sonra, durumu bir raporla Başkana bildirir.
(4) Konu, Başkan tarafından gündeme alınarak Genel Kurulda görüşülür. Hakkında işlem yapılan üye görüşmeye katılamaz. Genel Kurulca, soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verildiği takdirde, karar ilgili üye ile ihbar ve şikâyette bulunanlara tebliğ edilir.
(5) Soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde, Genel Kurul, üyeler arasından üç kişiyi Soruşturma Kurulunu oluşturmak üzere seçer. Kıdemli üye Soruşturma Kuruluna başkanlık eder. Soruşturma Kurulu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahiptir. Kurulun soruşturma ile ilgili yapılmasını istediği işlemler, mahallinde yetkili adli makamlar tarafından derhâl yerine getirilir.
(6) Ön inceleme yaptırılmasına, Soruşturma Kurulu üyelerinin seçilmesine, soruşturmanın yapılmasına ve gereken diğer kararların verilmesine dair esaslar İçtüzükle düzenlenir.
(7) Başkanın yukarıda yazılı hâl ve hareketlerinin görülmesi veya öğrenilmesi hâlinde, Başkan tarafından yapılması gereken işlemler kıdemli başkanvekilince yürütülür.
AYM üyelerine dair soruşturma ve kovuşturmalara dair “Adli soruşturma ve kovuşturma” başlığı da şu düzenlemeler içeriyor:
MADDE 17- (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren kişisel suçlarla ilgili suçüstü hâli istisna olmak üzere, görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçları ve kişisel suçları nedeniyle Başkan ve üyeler hakkında koruma tedbirlerine ancak bu madde hükümlerine göre karar verilebilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren kişisel suçlarla ilgili suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yürütülür. İddianame hazırlanması hâlinde kovuşturma Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılır.
(3) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren kişisel suçlarla ilgili suçüstü hâli dışındaki görevden doğan veya görev sırasında işlendiği iddia edilen suçlar ile kişisel suçlarda Soruşturma Kurulu, soruşturma sırasında 5271 sayılı Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan koruma tedbirlerinin alınması talebinde bulunursa, Genel Kurulca bu konuda karar verilir.
(4) Soruşturma Kurulu soruşturmayı tamamladıktan sonra kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verir. Kurul, kamu davası açılmasını gerekli görürse düzenleyeceği iddianameyi ve dosyayı görevleriyle ilgili suçlarda Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak üzere Anayasa Mahkemesine, kişisel suçlarda ise Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi olunmak üzere Başkanlığa gönderir. Soruşturma Kurulunun vereceği kararlar şüpheliye ve varsa şikâyetçiye tebliğ olunur.
Yargıtay’ın kararı neydi?
Yargıtay 3 Ceza Dairesi’nin Başkanı Muhsin Şentürk ve üyeleri Hakan Yüksel, Mustafa Doğru, Şerafettin Saka ve Mustafa Karayıldız imzalı kararı şöyle:
“Gereği düşünüldü;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle; Anayasa Mahkemesi'nin 2023/53898 numaralı, Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvurusu hakkında 25.10.2023 tarihli ihlal kararına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği cihetle, bu bağlamda Anayasa'nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmamakla; keza Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28.09.2023 tarihinde Dairemizin 2023/12611 esas 2023/6359 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen ve infazı kabil bir hükmün mevcudiyeti karşısında; Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararına UYULMAMASINA,
2-Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün 28.09.2023 tarihinde Dairemiz tarafından onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı ve Anayasa'nın 84/2. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ''kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin'' düzenlenmiş olduğu, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceği, Anayasa'nın 84/2 maddesi yönünden Anayasa Mahkemesi'ne müracaat imkanı tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığı gözetilerek; hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE,
3-Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda BULUNULMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde mütalaaya uygun olarak, dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”
(AS)