"Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulamaması diye bir şey söz konusu olmaz. Bakanlar Komitesi'nin uyarıları sonuç vermezse, iş üyelikten ihraca kadar gider."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üye yargıcı Rıza Türmen böyle diyor.
1998'den bu yana Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı olan Rıza Türmen iki hafta önce altı yıl için yeniden aynı göreve seçildi.
Sivil Anayasa Girişimi'nin düzenlediği "AB Yolunda Devlet Sivil Toplum Diyaloğu" konulu sempozyum için Türkiye'ye gelen Türmen, bianet'in sorularını yanıtladı:
Siz Türkiye'nin bir memuru musunuz?
Hayır benim Türkiye ile hiçbir ilgim yok. Tabii ki Türküm ama Türk Devletiyle bir ilişkim yok benim.
Türkiye'nin insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak zaman zaman Ankara'ya gelip uyarılar yaptığınızı biliyoruz...
Uyarı değil de... Çünkü ben bir devlet değilim ki, uyarı yapayım. Yalnız şu var. Beni görev anlayışım sadece oradaki davalara bakan bir hakim olmak değil. Aynı zamanda Türkiye ile AİHM arasında her türlü bağı kuran bir köprü görevi yapıyorum...
Ben her düzeyde gelip orada aldığımız kararları anlatabilmek, yargı organlarına, yasama organına, yürütme organına...oradaki gelişmelere Türkiye'deki makamların dikkatini çekebilmek, böylelikle insan hakları ihlallerini ortadan kaldıracak düzenlemelere katkıda bulunmak istiyorum.
En son ne zaman geldiniz?
İki hafta önce AİHM'den bir heyetle Ankara'ya geldik. Temaslarda bulunduk.
Hangi makamları ziyaret ettiniz?
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'ne gidip bir diyalog başlattık. Çok da iyi oldu.
İlk defa mı oluyor bu?
Evet ilk defa.
Neler söylediniz?
Onlara bizim kararlarımızı anlattık. Düşünce özgürlüğü konusunda, işkence ve kötü muamele konusunda, adil yargılama, toplantı ve gösteri konusunda olsun...
Bu gibi konularda verdiğimiz kararları ve uyguladığımız kriterleri anlattık. Onlardan da çok faydalı görüşler aldık. Aktif bir tartışma ortamı oluştu. Verimli geçtiğini düşünüyorum.
Türkiye ile AİHM arasındaki "uyumsuzluk" nereden kaynaklanıyor?
Kimi zaman yasalardan, kimi zaman da uygulamalardan çıkıyor.
Nasıl?
Türkiye'deki işkence ve kötü muamele yasalardan çıkmıyor. İşkence yasaktır. Uygulamalardan çıkıyor. Düşünce özgürlüğü ve siyasi partilere ilişkin sorunlar ise yasalardan çıkıyor.
Her davada değişiyor. İşkence konusunda mesela, sadece işkence yapmamak yetmiyor. Kimi zaman soruşturma eksik yapıldığı takdirde de insan hakları ihlali meydana gelir.
Avrupa'da insan hakları ihlali hakkında en fazla başvuru hangi ülkeden geliyor?
2000 yılı itibariyle Rusya'dan geliyor. Sonra sırasıyla Polonya, Fransa, İngiltere ve Türkiye... Yani Türkiye 5. sırada bulunuyor.
Peki bekleyen dava bakımından?
O zaman Türkiye 1. sıraya yükseliyor.
Kaç dosya var sırada?
AİHM'de bekleyen toplam 16 bin dava var. Bunlardan 2600 dava Türkiye'den... Tabii Türkiye bu sıralamada birinci...
İkinci sırada hangi ülke var?
İtalya 2000 dosya ile ikinci. Ama bunlar dava süresinin uzunluğuyla ilgili... Temel insan hakları ihlalleri yok. Türkiye'den gelen başvurular ise insan hakları ihlalleri...
Türkiye AİHM kararlarını tanımazsa ne olur?
AİHM kararı verir. Orada biter. Burada alınan kararlar Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi'ne gider. AİHM kararlarının uygulamasından sorumlu organdır. Bakanlar Komitesi devam eden bir ihlal varsa, ilgili devlete bunu durdurmasını söyler. Ya da tekrar eden bir ihlal varsa, yani yasadan kaynaklanan; o zaman bu yasaların değiştirilmesini talep eder ilgili devletten.
Giderek bu talebi sıklaştırır. Altı ay önce aldığı bir kararı sorar. Altı ayda ne yaptın? Hala bir şey yapılmadıysa, bir karar alır. Dışişleri bakanına mektup yazar. Bütün bunlardan bir sonuç çıkmazsa, o ülkenin üyelikten ihracı mümkündür! İş üyelikten ihraca kadar gider. Ama genel olarak ülkeler AİHM kararlarını uyguluyorlar.
Türkiye parasal tazminatları ödüyor. Peki yasal düzenlemeleri de yapıyor mu?
Tabii değiştiriyor. Örneğin Abdullah Öcalan yargılamasında Anayasa değişikliği yaptı, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden askeri yargıçları çıkardı.
Peki Kıbrıs'la ilgili olarak AİHM'nin Türkiye'yi mahkum eden kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben o kararı okumadım. Okumadığım bir karar hakkında görüş bildirmem uygun olmaz.
Türkiye'nin bu kararı uygulamaması söz konusu olabilir mi?
Tabii ki olmaz. Diğer kararlar gibi bir karar bu da...
Siz sürekli Türkiye aleyhinde kararlar alan bir organın içinde bulunuyorsunuz. Mahkumiyet kararlarından sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Bağımsız, tarafsız bir hakimim. Tabii ki, oyumu kullanırken kendi vicdanıma göre davranıyorum. Onlar bitiyor. Türkiye aleyhinde bir karar çıkınca, doğal olarak üzülüyorsunuz. Ama yapacak bir şey yok.
Bu bir doktorun hastayı ameliyat etmesine benzer. O sırada kimliğine, ulusuna, cinsiyetine, dinine dikkat etmezsiniz. Hasta olarak görürsünüz. Ona benziyor bu durum. Ameliyatlardaki neşter, bedeni kesen bir bıçak değil, sağlığa uzanan bir hamledir.
Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. (NA)