1 Kasım genel seçimleri sonrası ekonomide ilk etapta yaşanan olumlu hareketliliği, bu olumlu gidişin orta vadede nasıl bir seyir izleyebileceğini, Bahçeşehir Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Seyfettin Gürsel ile konuştuk.
Gürsel’e ayrıca AKP’nin tek başına iktidar olması halinde seçim öncesi sıraladığı ekonomik vaatleri ve başta “1300 lira asgari ücret” olmak üzere bu vaatlerin uygulanabilirliğini de sorduk.
Prof. Dr. Gürsel, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bizzat asgari ücretin 1300 lira olacağını söylediğini hatırlatarak, Ali Babacan’ın “Biz 1300 lira asgari ücret getireceğiz demedik, buna komisyon karar verecek” sözlerinin çok önemi olmadığını, AKP’nin bu öneriyi komisyona getirmesi halinde kimsenin karşı çıkmaya cesaret edemeyeceğini ifade etti.
Gürsel, ekonomideki gidişatın da ekonominin Ali Babacan ve ekibinin kontrolünde mi olacağı yoksa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kontrolünde mi olacağına bağlı olduğunu belirtti.
Seyfettin Gürsel’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Babacan mı saray mı?
“Ekonomide seçim sonrası kısa vadede olumlu gelişmeler var. Ama orta vadede olumlu etki olması, nasıl bir ekonomi yönetimi kurulacağı ve bu ekonomi yönetiminin nasıl bir strateji izleyeceğine bağlı.
“AKP burada bir ikilemle karşı karşıya. Babacan ve ekibini, yani bu ekibin temsil ettiği anlayışı mı tercih edecek yoksa saraya yakın ekibi mi ekonominin başına getirecekler? Onu gördükten sonra orta vade için bir şey söylenebilir.
TIKLAYIN - SEÇİM SONRASI PİYASADAN İLK TEPKİLER
Küresel konjonktürün ekonomiye etkisi
“Küresel konjonktürün Türkiye ekonomisi üzerinde etkisi çok açık. Çünkü ABD Merkez Bankası FED'in faiz artışı kararını erteleyeceğinin işaretini vermesi, piyasaların faiz artışının 2016'ya kaldığı yönünde yorumlaması bile hemen döviz ve piyasa faizi üzerinde etki yaptı.
“FED'den net açıklama gelmemesine rağmen, böyle bir tahmin bile sermaye girişinin olmasına neden oldu. Ama tabii bu sıcak para; aynı şekilde bir saat içinde bu para dışarı da çıkabilir. FED'in Demokles kılıcı hala tepemizde sallanıyor.
“Başçı’nın görev süresi doluyor”
“Son tahlilde faiz artışı üç dört ay ertelendi ama faiz artışı yeniden gündeme geldiğinde Merkez Bankası faiz artırabilir. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da FED faiz artırdığında kendilerinin de faiz artırabileceklerini söylemişti.
“Ama bunu yapabilecek güçte olacaklar mı, hatta Erdem Başçı Merkez Bankası'nın başında olacak mı belli değil. Çünkü Başçı'nın da görev süresi mayısta dolacak.
“Dolayısıyla burada bir etki olacağı kesin de bu etkinin ne kadar sert ya da yumuşak olacağı belirsiz. Bunlar ekonominin başında kimin olacağına ve buna bağlı olarak da Merkez Bankası'nda nasıl bir yönetim olacağına bağlı.
TIKLAYIN - "ERDOĞAN FAİZ DÜŞERSE EKONOMİ BÜYÜR SANIYOR"
“Erdoğan faiz tartışması başlatmıştı”
“7 Haziran seçim arifesinde Erdoğan faiz kavgası başlattı. Çünkü inandığı bir ekonomi anlayışı, stratejisi vardı ve bunu uygulatmak istedi.
“Merkez Bankası faizleri radikal şekilde düşürürse piyasa faizleri de düşer, yatırımlar canlanır, büyüme olur, seçimlere daha uygun bir ortamda gideriz minvalinde bir yaklaşımı vardı.
TIKLAYIN - ALİ BİLGE: FAİZ ARTIŞI İLE ‘SITMAYA’ RAZI OLDUK!
“Erdoğan'ın görüşlerini değiştirdiğini zannetmiyorum”
“Enflasyon ne olacak diye sorulduğunda da enflasyonun düşen faizleri izleyeceğini söylüyordu.
“Bunu hiçbir iktisatçının kabul etmesi mümkün değil. Merkez Bankası reel faizleri negatif yapacak, enflasyon da faizler düşüyor deyip onun peşine takılacak... Bu kabul edilebilir bir şey değil.
“Erdoğan'ın görüşlerini değiştirdiğini zannetmiyorum ama o dönemde piyasalar olumsuz etkilenmeye başladığı, beklentiler bozulmaya başladığı için bu ısrar rafa kalktı.
“Ama şimdi tekrar gündeme gelmemesi için bir neden yok. Çünkü hala eminim Erdoğan büyüme artırılmalı diye bastıracak; büyümenin artışını da bu yoldan görmeye herhalde devam ediyordur. Bu AKP içinde büyük bir tartışma konusu.
“Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısını gördüğümüz zaman AKP'nin ne karar aldığını da anlamış olacağız.
TIKLAYIN - ALİ BABACAN: ASGARİ ÜCRET 1300 TL OLACAK DEMEDİK
“1300 lira asgari ücreti vermek zorundalar”
“Asgari ücretin 1300 lira yapılacağı sözü verildi. Babacan seçim kampanyası sırasında komisyona götüreceğiz falan demişti ama o dönemde bu çok fazla duyulmadı. Kamuoyunun esas algısı, AKP söz verdi, 1300 lira olacak oldu.
“AKP bunu komisyona götürdüğünde komisyon itiraz mı edecek? Zaten komisyonda kim itiraz eder? Herhalde sendikalar değil, işverenler itiraz eder. Onların da kolay kolay buna cesaret edebileceklerini zannetmiyorum.
“Sadece Babacan'ın son demeçlerinden şu anlaşılıyor: ‘Biz firmalara yük getirmek istemeyiz’ diyor. O zaman bu bir bölümünü devlet ödeyecek demektir. Ne yapacaklar bilmiyorum ama bu söz verildi ve bunu tutmak zorundalar.
“Eğer maliyetin bir kısmını devlete yıkarlarsa, o zaman da zaten başka vaatler de var, bu ilan edilen bütçede bu vaatlerin hiçbiri yok. O zaman yeni bütçe mi yapacaklar, mali disiplin mi olacak, burada da büyük soru işaretleri var.
“Ücret şoku kayıtdışılığı teşvik eder”
“Ancak mesele sadece 1300 lira asgari ücretle bitmeyecek, buna bağlı olarak 1300 liranın biraz üzerinde ücret alan insanlar da tabii ki daha fazla ücret isteyecekler. Dolayısıyla büyük ya da küçük çapta ücret şoku yaşanacak.
“Bu da kayıtdışılığı teşvik eder. Çünkü ancak suyun üzerinde duran firmalar batmamak için kayıtdışılığı göze alacaklardır.
“Kayıtdışılık sadece SGK'ya bildirimden ibaret değil. Aynı zamanda eksik ücret bildirimi var ve bu durum daha da genişleyebilir.
“Bütçe açığı yüzde 3’ü geçer”
“AKP’nin ekonomik vaatleri isteyerek vermediği açık. CHP'nin 7 Haziran öncesi vaatleri AKP'yi hazırlıksız yakalamıştı. Şimdi ne olur olmaz diye çeşitli vaatlerde bulundular.
“Ama yüzde 49 oy alacaklarını kendileri de tahmin etmiyordu. Yüzde 44 alıp ucundan tek başına iktidar olmayı hesaplıyorlardı ve her oyun önemi vardı. Bunun için geniş vaatlerde bulunmak zorunda kaldılar.
“Bu vaatlerin bir kısmının da faturasının ne olacağını açıklamadılar. Ya vaatleri zamana yayacaklar, bir kısmını 2016'ya bir kısmını 2017 ve sonrasına bırakacaklar. Bu bir düşkırıklığı yaratır ama önlerinde dört yıl var.
“2016 bütçesinde yüzde 1,5 gibi düşük bir bütçe açığı ön görüyorlar. Ama bu vaatlerin yerine getirilmesi durumunda tutması mümkün değil; açık yüzde 3'ü geçer. Bu ciddi bir sorun.” (EKN)