Ekonomist Mustafa Sönmez, "Uluslararası Para Fonu (IMF) programından sapılmasını istemeyen iş dünyası ile iş ve aş bekleyen seçmenlerinin arasında denge tutturmak zorunda olmasının, AKP'yi hayli zorlayacağını" düşünüyor.
Bahçeşehir Üniversitesi'nden Yrd. Doçent. Dr Ahmet Sözen ise, "AKP'nin, bir Müslüman partinin de Hıristiyan Demokratlar gibi demokrat olabileceğini gösterdiği takdirde iktidarını uzun ömürlü kılabileceğini" belirtiyor.
Devletin borcu borçla öder durumda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Doğan Kargül, "Kişi başına düşen milli gelirin 2 bin doların altına düştüğü bir dönemde, kamu harcamalarının dikkatle yapılması gerekir" dedi. Kargül, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
Aş mı IMF'ye verilen söz mü?
* Lüks tüketim kalıplarını daraltmak lazım.
* İş dünyası, IMF programının devamını istiyor. Bir kere, AKP iktidarının IMF programını uygulamamak gibi bir niyeti de yok. Sorun, IMF programının nasıl uygulanacağı ve bunun, seçim öncesi topluma vaat edilen "iş ve aş" sözlerinin yerine getirilmesiyle nasıl bağdaşlaştırılacağı ile ilgilidir.
* Kamu maliyesi dengesi iyi gitmiyor. AKP'nin yatırımlar ve sosyal politika konularında, borç takvimi ve yükünden dolayı manevra alanı yok.
* IMF programı ve ondan sapılmasını istemeyen sermaye örgütleri ile iş ve aş bekleyen seçmenlerinin arasında bir denge tutturmak zorunda olan AKP, bu konuda çok çabuk yıpranabilir
* AKP Hükümeti 1980'lerde ABD'de ortaya çıkan "Rasyonel Beklentiler Akımı" doğrultusunda ekonomik politikalar uygulaması gerekir.
* Bu teoride, ekonominin tüm unsurları kendi yatağında akmalı ve piyasalara güven verilmeli. Milli gelir, vergiler, dış ve iç borçlar, birbirlerini olumsuz etkilemeyecek şekilde kendi mecralarında akmalı.
* Türkiye'nin bugün başta gelen ihtiyacı; 1. ve 2. sanayi planlarının hazırlandığı 1920'li yılların ruhu ile günümüz teknolojilerinin kullanılması sonucunda, tarımın derhal ayağa kaldırılmasıdır.
"Enflasyon üretimle düşer"
* Gelir dağılımı bozukluğunun düzeltilebilmesi, bölgesel eşitsizliğin giderilmesi için tarım ve hayvancılıkta finansal destek gereklidir, bu yolla Türkiye zenginleşir ve göç sorunu ortadan kalkar.
* Basit bütçe hesapları ile devlet yönetilmez. Multi regresyon hesapları yapılmasından yanayım. Yani çokluk bağlantıları gösterilmeli. Tarımla sanayiinin, sanayi ile ticaretin, hizmetlerin, devlet ile özel kesimin bağlantılandırılması gerekiyor.
* Sermaye, nerede verimlilik görürse oraya gider. Malezya ve Endonezya'da da İslami yönetim vardı, ama yoğun bir yabancı sermaye akışı yaşadılar. Türkiye'de sadece 15 milyar dolarlık yabancı sermaye var iken, Çin'de bu rakam 100 milyar dolar civarında. Önemli olan doğru politikaların hayata geçirilebilmesi. Yoksa, yabancı yatırımcılar, İslamcı Parti'den çekinmezler.
* Enflasyonun düşürülmesinin tek dermanı, üretimdir. Üretim, kademe kademe artırılmalı, devletin üretim alanında etkin yol gösterici olması sağlanmalı.
Piyasaya yön verecek unsurlar
Önümüzdeki dönemde piyasaya yön verecek unsurları "Avrupa Birliği'nin (AB) tutumu - yani müzakereler için tarih verip vermemesi; kamu maliyesi ve harcama dengesi; büyümede çok önemli bir yere sahip olan 'ihracat artışının' sürdürülebilir olup olmaması" olarak sıralayan Sönmez ise, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
" Kamu maliyesi önem kazanacak "
* 2001 ve 2002'de devlet, hem vergide denizi tüketti hem de harcamada pilini bitirdi. 2003'te de, eskisi kadar vergi toplanamaması ve harcamalarda (faiz ve SSK yükü nedeniyle) çaresiz kalınmasından korkuluyor.
* Eğer kamu maliyesinde işler istendiği gibi gitmezse, beklenen reel faiz düşüşü yaşanmaz, ekonomide iç canlanma da, yatırıma dönüş de başka bahara kalır.
* Belki borçlarda bir "takas" formülü deneyebilirler. Bazı iç borçlanma kağıtlarının alacaklısı bankalara ve piyasalara, bu vadesi gelen borçları uzun vadeye öteleyelim, karşılığında da size biraz yüksek faiz verelim önerisinde bulunabilirler.
* Bu formülü IMF'ye izah etmeleri, alacaklıları da bu formüle ikna etmeleri gerekir. IMF'nin bu tür formüller yerine, maliyetini önemsemeden programın Ortodoks savunucusu olduğunu herkes biliyor. Bankalar, ise bu tür operasyonlara kırılganlıkları nedeniyle sıcak bakmayabilirler.
* Enflasyonda, 2002 yılında yüzde 35-40'lık hedef tutturulacak, 2003'te de yüzde 20'ye doğru bir gidiş olacak.
* Fakat bu bir başarı olarak görülemez çünkü, iç talep baskılanması ile birlikte yaşanan enflasyon düşüşünün, üretim düşmesi, yatırım azalması, işsizliğin artması gibi sonuçları olacaktır. Büyüme ise, ihracat ile sınırlı kalacaktır.
" Türkiye savaştan uzak tutulmalı "
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Sözen, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın "bakan sayısını 25'e indirecekleri" yönündeki açıklamasını olumlu bulduğunu söyledi. Sözen, şu noktalara dikkat çekti:
* Bakanlık dağıtım yapılırken, bakan olacak kişilerin ilgili alanlardaki yetkinliklerine dikkat edilmesi ve çok mantıklı davranılması gerekiyor.
* Erken seçim olup olmaması, tamamen AKP'nin icraatlarına bağlı. Ekonomiyi yeniden yapılandırması, dünya pazarları ile birleştirmesi için siyasette ve ekonomide şeffaflık sağlamalı.
* AB ile daha sıkı entegre olunması gerekiyor.
* Türkiye'yi savaştan uzak tutacak bir politika izlenilmeli.(NK/BB)