Kitap deyince şu aralar keyfim daha bir yerinde, bir o kadar da mahcup aslında. Keyifliyim, çünkü arkadaşlarım birbiri ardına kitaplar çıkarıyor, mahcubum çünkü bir türlü onları duyuramadık bianet'te.
Aslında, bianet'te kitap tanıtımlarına pek yer veremiyoruz, yer verdiklerimiz de biraz tesadüflere kalıyor. O nedenle, bu kez arkadaşlarımın kitaplarını topluca vererek hem bianet okurlarını haberdar etmek hem de arkadaşlarımın başarılarının sevincini paylaşmak istiyorum.
Bu kitapları tek tek ayrıntılarıyla tanıtmak, tartışmak ve de değerlendirmek elbette ki çok daha hoş olabilirdi ama bu benim mahcubiyetimi daha da artıracak, kitaplara ne hoş ki yenileri eklenecekti... Özetle, kısa kısa değineceğim arkadaşlarımın kitaplarına...
Nilgün Uysal'dan "Zaman Kaybolmaz"
Önce Nilgün'den başlamak istiyorum; bianet'in ilk editörü arkadaşımız Nilgün Uysal son üç yılını Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'yla yaptığı bir nehir söyleşiye verdi.
Bu üç yılın Nilgün için zorluklarıyla, keyifleriyle nasıl geçtiğini az çok biliyorum. Bu az çok bilmek nasıl bir titiz ürünü elimize alacağımızın da göstergesiydi aslında, öyle de oldu.
Kırım, İkinci Dünya Savaşı yılları, Avusturya, Türkiye... Hayat hikayesi tabii ki tarihle içiçe olunca anlam kazanıyor ama hayat bir tarihçinin, konuşturan da Nilgün'se işte ortaya "Zaman Kaybolmaz. İlber Ortaylı Kitabı" çıkar. (Söyleşi: Nilgün Uysal, İş Bankası Kültür Yayınları, 626 sf., Dizi: Nehir Söyleşileri -19)
Berat Günçıkan'dan "Milliyetçilik"
Berat Cumhuriyet Dergi'nin editörü. Hangi ara Murat Belge'yle "Linç Kültürü'nün Tarihsel Kökeni / Milliyetçilik" söyleşisini yaptı inanmak mümkün değil demeye hazırlanıyorum ki, vazgeçiyorum. Berat bu, gecesi gündüzü, yazmak ve de okumak... Haroşa'dan Nataşa'ya/ Beyaz Ruslar-Kızıl Ruslar, Gölgenin kadınlar ve Cumartesi Anneleri'ni de daha önce böyle sürpriz bir şekilde elimize verivermişti.
Tarihle yüzleşme/ Milliyetçilik ikilemi, Ulus-devlerin kuruluşu ve Kıstırılmış Osmanlı, İttihat-Terakki ve Ermeni Kıyımı, Cumhuriyeti yerleşmesi ve unutulan ilk Meclis, Ulusal kimliğin ve kültürün inşası, Devletin kanatları altındaki "Sağ", devletle göbek bağını kesememiş "Sol", 12 Eylül Faşizmi ve Kürt hareketinin güçlenişi, Dünya değişiyor, ya Türkiye başlıkları altında kitapta Berat soruyor, Belge yanıtlıyor; milliyetçilik bütün boyutlarıyla tartışılıyor, bu kadarla da kalmıyor, çok da bilgi yüklü bir tartışma bu. (Berat Günçıkan, Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik, Agora Kitaplığı Güncel Siyasi Meseleler, 256 sayfa, Mart 2006)
Yaprak Zihnioğlu: Feminist Bellek Girişimi
Nezihe Muhiddin adını kaçımız biliyorduk? Yaprak, Bize Muhiddin'i tanıtmakla kalmadı (Kadınsız İnkılap- Metis Yayınları, 2003), şimdi de bu öncü kadının romanlarını, hikayelerini, makalelerini Kitap Yayınevi'nin "Mor Kitaplık- Kadın tarihi ve eserleri dizisi"nde gün ışığına çıkarıyor. Tabii ki yalnız değil, bu feminist belek girişimi çalışmasını bir grup arkadaşıyla birlikte yapıyor.
Bu çalışmanın her biri 400 sayfayı geçen üç cildi yayımlanmış durumda, son cilt Muhiddin'in makalelerinden oluşacak. İlk ciltte Prof. Dr. Nükhet Sirman sunuş yazısında Muhiddin'i değerlendiriyor.
Muhiddin'in 16 romanının yanı sıra hikayeleri, inceleme-tarih yazıları, makaleleri, hitabeleri, yarım kalmış yapıtları, çeviriler bu külliyatta dördüncü cildin çıkmasıyla birlikte tamamlanacak.
İlk ciltteki açıklamalardan halen ulaşılamayan eserlerin de olduğunu öğreniyoruz. Dahası Muhiddin, Taha Toros'a göre, sahnelenen bir operet ve bir oyun da yazmış.
Mor Kitaplık için çalışan başta Yaprak olmak üzere tüm ekibe biz kadınlar kocaman bir teşekkür borçluyuz. (Nezihe Muhiddin- Bütün eserleri, Kitap Yayınevi, Mayıs 2006, Cilt 1: Şebab-ı Tebah, Benliğim benimdir, Güzellik kraliçesi, Boz Kurt, İstanbul'da bir Landru, Ateş böcekleri- 419 sayfa, Cilt 2: Bir aşk böyle bitti, Çıplak model, İzmir çocuğu, Avare kadın, Bir yaz gecesiydi- 469, Cilt 3 Çıngıraklı yılan, Kalbim senindir, Sabah oluyor, Gebe geleceksin, Sus kalbim sus - 485)
Zeynep Oral: Meslek Yarası
Bu 28 Şubat başka; Zeynep'in 28 Şubat'ı, 1997 değil, 2001. O günü hatırlıyorum; Duygu Asena, Nilgün Cerrahoğlu ile birlikte Milliyet'ten 5 köşe yazarı işten çıkarılıvermişlerdi. 5 bini aşkın medya çalışanı tensikata uğramıştı o aylarda, Gazeteciler 100, 200, 300 kişilik gruplar halinde işsiz kalıyorlardı. Ama, bu "tensikat" biraz daha farklıydı. Hani onlar da "kovulurlarsa" dedirten cinsten...
Meslek Yarası sadece bu tensikatın öyküsü değil; bir kadın gazetecinin serüveni olmakla da kalmıyor, Babıali-İkitelli'nn de 40 yıllık öyküsü. Zeynep de, "Ben de Milliyet'i çok sevmiştim" diye başlıyor, Benim Milliyet'im", "Milliyet Sanat Dergisi", "Nunta Kinte", "Kadın olmak"," Elveda Cağaloğlu" diye devam edip , "O gün"le bitiriyor 175 sayfaya sığdırdığı Meslek Yarasını.
Tam da dediği gibi "nefretten, kinden, öfkeden arınarak özgürleşen" bir ruhla yazılmış Meslek Yarası. Yine de bir yara elbette. (Zeynep Oral, Meslek Yarası, Doğan Kitap, Mayıs 2006, 175 sayfa)
Belma Akçura: Derin Devlet, oldu devlet
Belma Milliyet'te muhabir; onu daha gazeteci olmadığı günlerden tanıyorum ve muhabirliği beni heyecanlandırıyor, sayıları o kadar az kaldı ki...
Belma "Derin Devlet oldu devlet"te bir dolu soruya yanıt arıyor, tartışıyor, insanı bilgilendiriyor, çoktan unuttuklarımızı yeniden hatırlatıyor...
İşte sorulardan bazıları: Susurluk Kazası aktörlerinin karanlık ilişkiler üzerindeki sır perdesi neden aralanamadı? Neden adalet yerini bulmadı? Uğur Mumcu ve diğer aydın cinayetleri neden aydınlatılamıyor? Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis neden ve kim tarafından öldürüldü? Güneydoğu'nun Cem Ersever'i niçin ve hangi güçlerce yok edildi? Tarık Ümit'in ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın ölüsüne de dirisine de neden ulaşılamıyor? Yapılan onlarca '... operasyonunun neden sonu gelmiyor? Devlet mafya hesaplaşmalarının neresinde? Bugüne kadar mafya kimleri affetmedi? (Belma Akçura, Derin Devlet oldu Devlet, Güncel, Nisan 2006, 336 sayfa)
Gülgün Erdoğan Tosun: İzmir'de Sivil Toplum
Gülgün'le son üç yıldır Türkiye'yi dolaşıyoruz. BİA'nın hak haberciliği, çocuk odaklı habercilik ve STK-Medya ilişkileri seminerlerinin eğiticileri arasında yer aldı, Birlikte halen bir şeyler üretmeye, yaratmaya devam ediyoruz. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndeki dersleri, kongreler, sunumlar, toplantılar, yazılar... Zaman sanki onun için hiç bitmiyor.
"İzmir'de sivil toplum" kitabı da bu koşuşturmaların arasında çıkıverdi. 285 sayfalık çalışmada yok yok; Sivil toplum düşüncesinin evrimine bakışla başlıyor, düşünsel temelde gündelik pratiğe sivil toplumun dönüşümünü tartışıyor, sonra da sıra Osmanlıdan bu yana İzmir'deki sivil toplum kuruluşlarına geliyor... Açılışları, kapanışları , azalmaları çoğalmaları İzmir özelinde siyasal, ekonomik ve toplumsal anlamda insanı donatıyor. (Gülgün Erdoğan Tosun, İzmir'de Sivil Toplum, Alfa Aktüel, Nisan 2006, 285 sayfa)
Ve Cynthia'dan Manevralar
Cynthia Enloe son yıllarda tanışmaktan sevinç duyduğum isimlerin başında geliyor. İstanbul'a geldiğinde onunla tanışmak, onu dinlemek, onunla söyleşi yapmak ve nihayetinde Mehmedin Kitabı'nın İngilizce baskısı Voices From the Front'un (Cepheden Sesler) onun yazdığı önsözle çıkması...
Onunla tanışmam, arkadaşım Ayşe Gül'ün hediyesi "Maneuvers" ile başlamıştı. Kitabı okurken, onunla arkadaş olacağımı tabii ki düşünmemiştim.
Cynthia Berkeley'de öğretim üyesi, uluslar arası ilişkiler, karşılaştıralı politika, toplumsal cinsiyet, militarizm ve milliyetçilik üzerine çalışıyor. İşte bu kitap şimdi "Manevralar - Kadın yaşamının militarize edilmesine yönelik uluslar arası politikalar" adıyla Serpil Çağlayan'ın çevirisiyle İletişim'den çıktı, Türkçe basıma "Meraklı feminist Cynthia Enloe" başlığıyla önsözü de Ayşe Gül (Altınay) yazdı.
Manevralar, çorbayla başlıyor; çorba ve yıldız savaşları.. Ve," -Devletler arasında ve devletlerin kendi içlerinde- süregelen militarizasyonun yolunu tıkayan esaslı bir engelin, feminist merakın konusu olması olağandır" diye bitiyor.. (Cynthia Enloe, Manevralar, çev. Serpil Çağlayan, İletişim Yayınları, Temmuz 2006, 528 sayfa)
Özetle
Aslında hiç de kast etmemiştim ama hepsi de kadınların yazdığı kitaplar oldu; demek önemli kitapları kadınlar yazıyor diyeceğim ki aklıma geçen yıl birilerinin kadınların pek de inceleme araştırma kitapları yazmadıkları üzerine yaptığı bir değerlendirme geldi. Ne tuhaf, cam tavan meselesi böyle bir şey olsa gerek...
Bu dökümde bir kitap eksik: Latife Hanım. Arkadaşım İpek Çalışlar'ın bu çok önemli kitabını yakından tanığı olduğum iki buçuk yıllık macerası özelinde önümüzdeki günlerde ayrıca yazmak istiyorum.
Arkadaşlarım yazdılar, iyi ki de yazdılar, hepsine yürekten teşekkürler. Yazının sonunda, arkadaşlarına torpil geçmiş diye düşünmeyeceğinize göre, doğru kitapçıya. Keyifli okumalar.(NM/EÖ)