Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Nisan'da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Gençlik Kolları toplantısında tiyatroları özelleştireceğini açıklamasının ardından, konu Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü.
ntvmsnbc'nin haberine göre, yaklaşık altı saat süren toplantıda konuyu Başbakan Erdoğan gündeme getirdi.
Toplantı sonrası açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basındaki eleştirileri doğal karşıladıklarını ancak Şehir Tiyatroları'na verilen desteğe rağmen gerekli kalite ve seyirci sayısının artmadığını, özgürlük kavramının da yeteri kadar yer bulmadığını söyledi.
Belediyenin işveren olarak maaşlarını ödediği sanatçıların işlerine karışmak istemesini anlayışla karşıladığını dile getiren Arınç, "Bu tüm dünyada olduğu gibi normaldir. Bu yüzden özerklik yerine özelleştirme konusu gündeme geldi" dedi.
Toplantıda sanatın ne kadar güçlenebileceği ve ne kadar özgür olacağının masaya yatırıldığını belirten Arınç, özelleştirme konusunda "Kararımız kesindir" dedi.
Arınç, Avrupa'daki pek çok ülkede de devlet eliyle tiyatro olmadığını dile getirdi.
Ülkeler sevsin-sevmesin tiyatroları destekliyor
Radikal gazetesinin dünkü sayısında Elif Ekinci'nin "Tiyatrolar dünyada nasıl destekleniyor?" başlıklı haberinde İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Rusya, Avusturya ve İsveç örneklerinden yola çıkarak pek çok ülkede tiyatro için nasıl destek sağlandığı aktarılmıştı.
İngiltere: İngiltere'de 'Art Council' adı verilen bir "sanat konseyi" var. Bu konseyin başkanı Kraliçe tarafından, yöneticileri bakanlar kurulunun önerisiyle, konsey başkanı tarafından atanıyor. Art Council, özerk bir yapı. Tüm sanat alanları için bütçe düzenliyor. İngiltere'deki iki büyük tiyatro olan National Theatre ve Royal Shakespeare Company'den en küçük kasabalardaki tiyatro topluluklarına kadar herkes bu bütçeden pay alıyor. 2006-2007 dönemi rakamlarına göre İngiltere'de sanat konseyi tiyatroya 120 milyon sterlin destek vermiş. Bu rakam, toplam hükümet harcamalarının yüzde 0.02'sine denk geliyor. Hükümet bu desteği verirken tiyatroların sahneleyeceği oyunların içeriğine karışmıyor. Yeni eser yazımı, prodüksiyon, yeni izleyici programlarının hazırlanması gibi masraflar için de destek veriliyor. Her tiyatro bütçe için sanat konseyine başvuruyor. Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Asu Aksoy'dan edindiğimiz bilgilere göre 2006-2007 yılında özel sektör de tiyatroya 28 milyon sterlin yatırım yapmış. Buna karşılık İngiltere'de tiyatroların ekonomiye yıllık katkısı 2.6 milyar sterlin.
Fransa: Fransa'da Kültür Bakanlığı'nın en küçük köylere kadar inebilen bir kültür politikası var ve kültür alanında destek verilmeyen hiçbir şey yok. Fransa'nın 22 bölgesinde de Kültür Bakanlığı'na bağlı DRAC'lar (Direction Régionale des Affaires Culturelles) yani Kültürel İşler Bölgesel Müdürlükleri var. onların belirlediği bütçe tarihi tiyatro kurumu Comedie Française'den en küçük kasabalara kadar her kademeye dağıtılıyor. Bu kamusal tiyatrolar, yani kâr etmeyen tiyatrolar için geçerli. Fransa'da aslında tiyatroları bina/salon olarak ele almak gerekiyor. Fransa'da tiyatro salonları ya belediyenin ya da devletin. Devletin tiyatro salonlarında oynamak için, tiyatro grupları devlete müraacat ederek ödenek ister. Ya da salonlar herhangi bir topluluğu seyredip prodüksiyonunu satın alabilir. Comedie Française ise özel bir yapıdır; bir ortaklık tiyatrosudur. Devletten de ödenek alır ancak kendi parasını da kazanır. Klasik dünya edebiyatının klasik oyunlarını seyirciyle buluşturmayı amaçlar. Comedie Française dışında gerçekten devlet tiyatrosu denebilecek bir tiyatro yok ama bütün tiyatrolara devlet yardım ediyor. Fransa'da bunun yanı sıra, bulvar tiyatroları denen ticari tiyatrolar da var ve devlet onlara ödenek vermez.
Almanya: Almanya'da her eyalet kültürel desteğini kendi içinde düzenliyor. Tiyatronun özerk, bağımsız bir işleyişi var. Devletin ve yerel yönetimlerin tiyatrolara desteği büyük ancak hem yönetim hem de mali olarak aradaki bağ Türkiye'dekinden farklı. Her eyaletin ayrı bütçesi var ve eyalet senatosuna sunulan projeler önceden belirlenip bütçelendiriliyor. Eyalet yönetiminden belirli sürelerle ödenen bütçeler sunulan proje giderlerinin belirli bir yüzdesini karşılar. Devletin tiyatro için yıllık ayırdığı bütçe ise 500 milyon Euro. İçerik konusunda ise hiçbir kısıtlama olmaz, tiyatrolar kendi programlarını kendileri belirler.
Avusturya: Avusturya'da tiyatroya ayrılan bütçe, hem merkezi hem de yerel yönetimler tarafından karşılanır. Kültürel desteğin oranını sanat senatosu belirler. Avusturya Devlet Tiyatroları'nın bir limited şirketi var ve bu şirketin sahibi devlet. Bütün devlet tiyatroları bu şirket tarafından finanse ediliyor. Yıllık bütçesi 144 milyon Euro. Kurum tamamen Devlet Tiyatrosu Organizasyon Kanunu altında işliyor ve bu kanuna göre tüm sanatçılar ve tiyatro yöneticileri oyun seçimi vb. gibi konularda tamamen özgür. Bir diğer kurum olan Birleşik Viyana Şehir Tiyatroları da aynı sistemle işliyor. Wien Limited Şirketi'ne ve yine tamamen Viyana Büyükşehir Belediyesi'ne ait. Kurum Viyana Etkinlik Kanunu'na tabi. Özel tiyatroların ise kurulurken bölgesel düzeyde resmi izin almaları gerek. Devlet özel tiyatrolara maddi destek veriyor ancak tüm bütçelerini karşılamıyor. Sanatçılar bu tiyatrolarda sezonluk sözleşmeyle çalışıyor.
İsveç: İsveç'te Kraliyet Tiyatroları mevcut. Her yerel yönetimin kendi tiyatrosu var. Hemen hepsi aynı formatta bir sahneye sahip ve bu da kolay turne yapılmasını, tüm oyunların tüm halka ulaşmasını sağlıyor.
Rusya: Rusya'da tiyatrolar tamamen devlete bağlı değil ama devlet tiyatroya oldukça büyük pay ayırıyor. Oyuncular da tiyatrolardan düzenli maaş alır.
Hollanda: Devlet tiyatroları da özel tiyatrolar da her dört yılda bir programlarını güncelleyip Kültür Bakanlığı'na fon için başvuruyor. Uzmanların hazırladığı raporlar sonucu uygun görülen projelere destek veriliyor. Başvurusu kabul edilen projenin bütçesinin yüzde 80'i karşılanıyor. Hollanda'da sanata devlet bütçesinin yüzde 2'si ayrılıyor. Tiyatrolara aktarılan rakam, ortalama 40 milyon euro.
İtalya: İtalya'daki bütün sanat etkinlikleri kamu desteğiyle yapılıyor. Teatro Stabile denen tiyatro kurumları birer kamu hizmeti. Sübvansiyonları Kültür Bakanlığının Fus-Fondo'sundan sağlanıyor. Giorgio Strehler'in Milano'daki ünlü Piccolo Teatro'su da bir 'teatro stabile', örneğin. Yönetimlerine devlet herhangi bir şekilde karışmıyor. La Scala gibi ünlü operalar da hem devlet destekli hem de kendi vakıfları var. (EKN)