Bildirgede, Avrupa Birliği (AB) Uyum Yasaları'nın Türkiye'deki etnik/ulusal toplulukların ana dilde eğitim sorunlarıyla ilgili yönleri ve cemaat vakıflarının mal edinme konusunda AB Uyum Yasaları'ndaki ilgili değişiklik maddesi ele alındı.
Kürtçe ve anadilin kamusal alanda ve özel alanda geçerli dil olarak kabul edilmesiyle ilgili tartışmaların sonucunda, "anadilde eğitim ve yayın hakkı" ile ilgili düzenlemelerin yetersizliği vurgulandı.
Çok dilli, çok kültürlü, çok dinli Türkiye
Sempozyumun sonuç bildirgesinde şu görüşler yer aldı:
* Türkiye çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir toplumdur. AB'ye üyelik sürecinde bu gerçeğin göz önüne alınarak başta Anayasa olmak üzere tüm hukuk mevzuatının AB müktesebatına uygun bir hale getirilmesi; değişimlerin Anayasa güvencesi altına alınması, çoğulcu toplum yapısına uygun çözümlerin uygulanması, evrensel normlara uygun, AB standartlarında bir demokrasiyi projelendirmesi gerekir.
* Bu bağlamda, 26 Mart 2002 tarihli 4748 sayılı ve yine 3 Ağustos 2002 tarihinde TBMM'de kabul edilen 4711 sayılı "AB Uyum Yasalarının" ve sonrasında düzenlenen yönetmeliklerin, her ne kadar devletin geleneksel etnik grup politikalarının yanlışlığıyla ilgili dolaylı veriler sunmaktaysa da, üst paragrafta belirtilen temel ihtiyaçlara cevap vermediği; bu düzenlemelerin aynı zamanda 8 Kasım 2000 tarihli Katılım Ortaklığı belgesinde belirtilen kısa vadeli önceliklerden de uzak olduğu saptandı.
"AB Uyum Yasaları" yetersiz
* AB uyum yasalarında ana dil saptaması yapılmadan gündeme getirilen çözümlemeler, Kürtlerin ve diğer etnik grupların kendi ana dilleriyle eğitim ve öğretim yapma ihtiyacına cevap vermiyor.
* Farklı dillerin varlığı kabul edilerek bir ölçüde olumlu bir adım atıldı, ancak AB Uyum Yasaları kabul edilirken Kürtler ve diğer etnik ve dinsel grupların aydınlarına, akademisyenlerine, ilgili şahsiyet, siyasi çevre ve kuruluşlarına, enstitü ve vakıflara görüş sorulmadı. Bu, çoğulcu demokrasinin katılımcı ve uzlaşmacı ilkesine aykırı bir tutum. Bu davranış tarzı, sorunu çözmekten ziyade çözümsüzlüğe itiyor.
* Bu durumu göz önüne alan sempozyum katılımcıları, çoğulcu, katılımcı bir demokrasinin inşası ve Kürt sorununun da çözümü için ana dilde eğitim ve öğretimin, radyo ve televizyon yayınlarının, uluslar arası sözleşmeler ile Türkiye'nin taraf olduğu diğer sözleşme ve belgeler çerçevesinde, hak eşitliği temelinde gerçekleşmesinin gerekliliğine işaret etti.
Kamusal ve özel alanda Kürtçe
* Kamusal alanda Kürtçe'nin geçerli dil olması ve geliştirilmesi, Türkçe'yle ilgili olduğu gibi Kürtçe ve Türkiye'de konuşulan diğer dillerle ilgili olarak da devletin sorumluluk alması, uygulama alanı yaratması gerekir.
* Özel alanda ise tüm dillerde eğitim ve öğretim, radyo ve televizyon hakkının tanınması; kurs statüsünün ana dilde eğitimle ilgili olamayacağı, başka bir dili öğrenmek isteyen üçüncü kişilerle ilgili olabileceği; örgütlenme, ifade ve düşünce özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılarak evrensel hukuk ilkeleri ve AB ölçülerinde güvenceye bağlanması gerektiği; ortak görüş olarak benimsedi.
* Sempozyum, AB Uyum Yasaları ve diğer ilgili yasa ve düzenlemelerde kendimize düşenleri yapmadığımızı da saptadı: Bu konudaki en büyük eksiklerden bir tanesinin de, demokrasi güçlerinin ve özellikle de Kürt kurumlarının ortak görüş ve projeleri geliştirememeleri; bu görüş ve projeleri kamuoyu ile paylaşamamaları; devletin ve AB'nin ilgili kurumlarına sunamamaları olduğunu tespit etmiştir.
* Bu bağlamda, sempozyumu düzenleyen KÜRT-KAV yönetiminin yapmayı açıkladığı Kürt kurumlarıyla ortak görüş ve proje oluşturma çalışmalarına katkı sağlamanın yerinde olacağı ortak iradesi de ağırlıklı görüş olarak benimsenmiştir.
Etnik/ulusal toplulukların anadilde eğitim sorunları
Taxim Hill Hotel salonunda 23-24 Kasım tarihlerinde düzenlediği sempozyumun birinci oturumunda, "Türkiye'de Kültürel Haklar Sorunu ve AB Uyum Yasalarının Bu Hakları Karşılama Boyutu (Hukuksal ve Sosyal Bakış)" tartışıldı. Ümit Fırat'ın yönettiği, Prof.Dr. Günay Göksu Özdoğan, Dr. Şahin Alpay, Av. İbrahim Güçlü, Av. Fethiye Çetin, Av. Fahri Karakoyunlu ve Osman Özçelik konuşmacı olarak katıldı.
"AB Uyum Yasaları Bağlamında Dil Eğitimi ve Öğretimi Sorunu (İlgili Kanunların Hazırlıkları / Perspektifler)" başlıklı ikinci oturumu ise, Av. Kamber Soypak yönetti. Sempozyumun konuşmacıları, Faik Bulut, Dr. Abdullah Kıran, Av. Ercan Kanar, Hrant Dink ve Av. Mehmet Celal Baykara idi.
Her iki oturumda da, AB Uyum Yasalarının Türkiye'deki etnik/ulusal toplulukların ana dilde eğitim sorunlarıyla ilgili yönleri üzerinde ağırlıkla duruldu. Bunun yanı sıra, cemaat vakıflarının mal edinme konusunda AB Uyum Yasaları'ndaki ilgili değişiklik maddesi de ele alındı. (BB/NK)