"Bakan Atalay, beş saat süren toplantıda herkese söz verip dikkatle dinledi, hususi notlar tuttu. Siyasi iradenin Kürt açılımı konusunda son derece kararlı ve samimi olduğunun altını tekrar tekrar çizdi. Bu sürecin sadece AKP'nin projesi olmaması gerektiğini, tüm siyasal ve toplumsal kesimlerin ortak bir Türkiye projesi olması gerektiğini vurguladı. Özellikle TBMM'de siyasal mutabakatın sağlanması için şuandaki durum nasıl olursa olsun kendilerinin bu konuda mutabakat arayışlarını ısrarla sürdüreceklerini söyledi."
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın hükümetin "Kürt açılımı" kapsamında gerçekleştirdiği toplantılardan sivil toplum kuruluşlarını kapsayan görüşmeye katılanlardan biri de Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı Hülya Gülbahar'dı.
bianet'e toplantı izlenimlerini aktaran Gülbahar, Kürt açılımı ve kadınlar konusunda Bakan Atalay'a ilettikleri taleplerini sıraladı:
Şiddet: Kadınlar açısından barış söz konusu olduğunda her türlü imkan ve ihtimalin sonuna kadar değerlendirilmesi gerekir. Bakana ülkedeki çatışma ve şiddet ortamının dalga dalga tüm topluma yayılıp kadın ve çocuğa katlanarak döndüğünü aktardık. İçişleri Bakanıyla görüşmede KA-DER olarak çok önemli bir sürecin başlatıldığını bu sürecin sağ duyulu ve somut adımlar atılarak, derinleştirerek ilerletilmesi gerektiğini, ortada çeyrek asırlık bir kaygı olduğunu, 25 yıldır süren çatışma ve şiddet ortamının kadınlara fiziksel ve cinsel şiddet olarak -katlanarak- yansıdığını, yoksulluk, göç gibi olguların kadınların yaşam koşullarını son derece olumsuz etkilediğini dolayısıyla kadınların bu barış sürecine yakıcı ve acil bir ihtiyaç duyduğunu dile getirdik. Bunun için öncelikle silahların susması, bireysel silahlanmaya da son verilmesini talep ettik. Son dönemde kadına karşı şiddet konusunda İçişleri Bakanlığının uygulamaya çalıştığı yeni politikaları olumlu bulduğumuzu ancak şiddete karşı kadın sığınaklarına "barınak" denmemesi gerektiğini hatırlattık.
Bölgesel kalkınma: Bölgesel geniş kalkınma programı oluşturulmasını, bu program içinde eğitim ve istihdam başta olmak üzere kadınlar için pozitif ayrımcılık uygulanarak kadınların aileye, aile içindeki baba ya da kocaya ekonomik bağımlılığının kaldırılması gerektiğini ifade ettik. Yardım ve sadaka olarak nitelenen uygulamaların insan onurunu zedeleyici uygulamalar olduğunu, seçim sonuçlarının halkın bu algısını ortaya koyduğunu bu nedenle yardım değil hak temelli politikalar uygulanmasını ve sosyal devlet ilkesine önem verilmesini istedik.
Anadil: Kadınların anadil sorunu nedeniyle kamu ve belediye hizmetlerine erişmelerinin hiçbir biçimde mümkün olamadığını, o nedenle bu açılımın içinde kadınların bu hizmetlerden kendi anadillerinde yararlanmalarının sağlanmasının yakıcı bir önem taşıdığını söyledik.
Örgütlenme özgürlüğü: Türkiye için şuanda en önemli konulardan birinin özgür bir tartışma ortamının yaratılması olduğunun altını çizdik. Bunun aynı zamanda örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasıyla mümkün olabileceğini vurguladık. Bu bağlamda seçim barajlarını indirmek de içinde olmak üzere seçim ve siyasi partiler yasalarının değiştirilmesi gerektiğini söyledik. Parti genel başkanlarının kendi milletvekilleri ve hatta eş başkanlarının konuşma özgürlüklerine müdahale etmemelerinin, herkesin aklındaki en uç fikirleri bile özgürce dile getirmesinin kritik önemine değindik.
Ayrımcılık: Ayrıca Türkiye'deki cins, din, dil vs. farklılıkları olan tüm kesimler için ayrımcı olmayan, şiddet içermeyen bir barış dilinin kurulması gerektiğine işaret ettik. Nefret suçları için özel düzenlemeler yapılmasını istedik.
Anayasa: Geçen yıl başlatılan ancak yarım bırakılan sivil anayasa tartışmasının Türkiye için büyük bir zaman ve enerji kaybına yol açtığını ve "yine bir şey olmadı" umutsuzluğuna yol açtığını hatırlatıp sivil, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve sosyal devlet ilkesine dayalı yeni bir anayasa sürecinin başlatılması gerektiğini söyledik.
Hukuk: Ayrıca hukuk devleti ilkesinin ve Türkiye'nin hukuk ve adalet sisteminin acilen güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdik. Hukuk içinde adaletin sağlanmayacağına dair yerleşik hale gelmiş güvensizliğin toplumun her kesimini hukuk dışı arayışlara yönelttiğini söyledik. Yasal düzenlemelerin muhataplarıyla birlikte yapılmasını savunduk. Adalet teşkilatını güçlendirecek bütçe ayrılması gerektiğini, Başbakanlık'ın AİHM'nin Nahide Opuz kararında yaptığı gibi mahkeme kararlarını haksız yere tartışmaya açmasının yanlış olduğunu da aktardık.
"STK'lerle düzenli görüşülmeli"
Toplantıya yaklaşık 20 stk adına 41 kişi katıldı. Gülbahar Bakana toplantıda varolan stk'lerin Türkiye'de sivil toplum örgütlenmesi konusundaki birikimin bir bölümünü yansıttığını, bu görüşmelerin diğer stk'lerle de yapılması gerektiğini ilettiklerini söyledi.
"Açılım sürecinin bir toplantıyla bırakılamayacağını, stk'lerle düzenli bir mekanizma içinde birlikte yürütülmesini de istedik. Bakan diğer stk'lerle de görüşeceğini ancak aynı aynı stk'lerle tekrar görüşme konusunda şimdilik bir şey söyleyemeyeceğini açıkladı."
Yaklaşık beş saat süren toplantı için Gülbahar "Tüm stk'ler bu süreci destekleyen somut öneriler getiren, yapıcı görüşler getirdiler. Toplantıya katılan pek çok stk açılım sürecinin taraflara güven verebilmesi için işe küçük ama somut adımlarla başlanmasını önerdiler. Bu konuda verilen örneklerden birisi de çocukların terörle mücadele yasası kapsamında yargılanmalarını ve mahkum edilmelerine son verilmesiydi. Bu tür somut bir adımın hem toplumsal kesimlerde, kamuoyu vicdanında olumlu yankı uyandıracağı hem de süreci somut adımlarla ilerletmek için önemli bir başlangıç olacağı dile getirildi" dedi.
Toplantının katılımcıları şöyleydi:
SETA Vakfı'ndan Taha Özhan, Yılmaz Ensaroğlu, Hatem Ete. USAK'tan Doç. Sedat Laçiner, Doç. Kamer Kasım, Dr. Turgut Demirtepe, Dr. Havva Kök. TEPAV'dan Prof. Güven Sak ve Ömer Fazloğlu. Liberal Düşünce Topluluğundan Bican Şahin ve Dr. Vahap Coşkun. Türkiye Yazarlar Birliği 'nden Celil Güngör, Genel Sekreter Osman Özbahçe, Doç. Mustafa Acar, Memiş Okuyucu. Yazarlar Birliği'nden Muhsin Mete, Ahmet Fidan. Birlik Vakfı'ndan Mehmet Alacacı ve Hüseyin Coşkun. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'ndan Necati Ceylan, Bayram Babacan, Ayhan Ogan. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği'nden Murat Sofuoğlu ve Yusuf Ergen. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Başkan Atilla Sandıklı ve Mehmet Sadi Bilgiç. Mülkiyeliler Birliği Derneği Vakıf Başkanı Ali Çolak. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil. Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Belge. İnsan Hakları Derneğinden Genel Başkan Öztürk Türkdoğan ve Genel Sekreter Sevim Salihoğlu. MAZLUM-DER'den Başkan Ahmet Faruk Ünsal ve Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez. İnsan Hakları Ortak Platformundan Feray Salman ve Ezgi Koman. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan Prof. Şebnem Fincancı ve Genel Sekreter Dr. Metin Bakkalcı. KADER Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gülbahar. Diyarbakır Demokrasi Platformundan Ali Öncü. KA-MER Vakıf Başkanı Nebahat Akkoç. Uluslararası Af Örgütü'nden Sema Alpan. (EZÖ)