Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 2007 yılında morgage krizi olarak başlayan ve Eylül 2008'de tüm dünyaya yayılarak birçok ülkeyi olumsuz etkileyen ekonomik krizde ABD Merkez Bankası (FED) piyasayı canlandırmak, bankacılık sektörünü kurtarabilmek ve krizden çıkabilmek için 3 trilyonun üzerinde dolar bastı.
2008 sonrası basılan dolar miktarı, 1776'da kurulan ABD tarihinde basılan 870 milyar doların üç katından daha fazla.
ABD'nin fazlaran para basma hamlesine krizdeki diğer ülkelerin merkez bankaları da karşılık vererek kendi birimlerinde para basmış ve para faizlerinde indirime gitmişti.
Faizleri artırdı, piyasadan para çekiyor
2012'de krizden çıkılmasıyla birlikte ABD ve dünya piyasaları toplanmaya başladı. 2016 yılıyla beraber ABD önce faizleri artırdı, ardından da piyasadan para çekmeye başladı.
FED, Ekim, Kasım ve Aralık 2017 tarihlerinde piyasadan her ay 10 milyar dolar geri çekti. 2018 ilk çeyreğinde, bu miktar aylık 20 milyar dolara, ikinci çeyrekte aylık 30 milyar dolara, üçüncü çeyrekte ise aylık 40 milyar dolara yükseltildi.
Ekim ayında ise piyasadan çekilecek dolar miktarı aylık 50 milyar dolara çıkarıldı. FED, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ABD Borsası çökmediği sürece piyasadan her ay 50 milyar dolar çekip yok etmeye devam edeceğini belirten bir açıklama yayınladı.
FED'in uyguladığı plana göre Ekim 2018'e kadar piyasadan 300 milyar dolar para çekildi ve bu paralar yakılarak imha edildi. Planda bir değişiklik olmaması durumunda FED'in 2019 yılı sonuna kadar 1 trilyon dolar parayı piyasadan çekip imha etmesi bekleniyor.
Gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini zayıflatıyor
Amerika Merkez Bankası'nın bu hamlesi zerohedge.com sitesinin hesaplamalarına göre 2018'in ilk altı ayında dünya borsalarında 10 trilyon dolarlık kayıp yaşadı. FED'in faiz artış kararı ve piyasadan para çekmesi kırılgan beşli olarak adlandırılan Arjantin, Türkiye, Güney Afrika ve Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini ve para birimlerini dolar karşısında zayıflattı.
FED'in kriz boyunca yüksek seviyelerde para basması ve faizlerde indirime gitmesi bu ülkedeki yatırımcının genellikle gelişmekte olan ve daha yüksek faiz veren ülkelere kaçmasına neden oldu. Bu da kriz döneminde gelişmekte olan ülkelerin paralarının değerlenmesine yol açtı.
Diğer ülke merkez bankaları henüz piyasadan para çekme işlemlerine başlamadı fakat başta Avrupa Merkez Bankası'nın ve Japonya Merkez Bankası'nın piyasaya sürdükleri para miktarının azaltıldığı belirtiliyor.
2019 yılıyla birlikte ise bu bankaların piyasaya verdikleri para miktarı negatife dönecek ve küresel piyasalardan para çekilmeye başlanmış olacak. Bu durum da özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin daha fazla değer kaybetmesi anlamına geliyor. (HA/HK)