Almanya'da binlerce gösterici, muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birlik ve Hıristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partilerini protesto etmek için bütün büyük kentlerde perşembe günü CDU/CSU binaları önünde gösterideydi.
Gösteriler, başbakan adayı CDU lideri Friedrich Merz'in protofaşist Almanya İçin Alternatif (AfD) desteğiyle göç karşıtı karar tasarısını çarşamba günü Almanya parlamentosunun alt meclisi Bundestag'dan geçirmesinin ardından gerçekleşti. "Sağa Karşı Birlikte" ittifakı, perşembe günü "AfD ile İşbirliği Yok" sloganıyla sokaklara çıktı.
Berlin polisi, CDU genel merkezi önündeki kalabalığının beklediklerinden de büyük olduğunu söyledi.
Göç tartışmasından siyasette depreme
Çarşamba günü, muhafazakâr partilerin aşırı sağcı AfD ile ilk iş birliğini gerçekleştirmeleriyle ülkedeki hararetli göç tartışması bir siyasal depreme dönüştü.
Muhalefetteki Hristiyan Demokratlar (CDU) ve Bavyera'daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), göçmenlere yönelik, Avrupa Birliği yönergelerini çiğneyen tartışmalı bir tasarıyı parlamentodan geçirmek için sırtını göçmen karşıtı, protofaşist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisine dayadı.
Angela Merkel’in şansölyeliği döneminden bu yana Almanya'daki ana akım partiler aşırı sağın meşrulaşmasını önlemek, gücünü sınırlamak üzere "yangın duvarı" (Brandmauer) olarak adlandırdıkları hiçbir koşul altında ırkçı AfD ile siyasi işbirliği yapmama stratejisi izliyorlardı.
Mainz Üniversitesi'nden siyaset bilimci Kai Arzheimer, The Local gazetesine, yaşananların AfD'ye karşı yıllardır korunan “yangın duvarı”nda açılan büyük bir "çatlak" olduğunu söyledi.
Arzheimer, "CDU/CSU'nun yaptığı ve yapmayı planladığı şey kesinlikle Alman siyasetini değiştiriyor" dedi. "Bu, onlarca yıldır var olan sözüm ona ‘yangın duvarı’nda ciddi bir çatlak."
Yasada neler var?
CDU/CSU çarşamba günü parlamentoya göç ve güvenlik politikasıyla ilgili iki karar tasarısı sundu. Tasarılar, geçtiğimiz hafta Bavyera'da biri iki yaşında bir çocuk olan iki kişinin bıçaklı bir saldırıda öldürülmesinin ardından Meclise taşındı. Polis, asli şüpheli olarak 28 yaşında bir Afgan erkeği tutukladı.
Muhafazakarların daha sıkı bir göç politikası çağrısına odaklanan beş maddelik planı AfD, Hür Demokratlar (FDP) ve bazı bağımsızların desteğiyle, yasama meclisi Bundestag’dan az farkla geçti. İktidar partileri Sosyal Demokratlar ve Yeşiller ile Die Linke (Sol Parti) grubu karara karşı çıktı, Sol Parti’den ayrılarak popülist politikaya kayan Sahra Wagenknecht İttifakı’ysa (BSW) karara çekimser kaldı.
Hukuksal açıdan bağlayıcı olmamakla birlikte karar hükümete tüm sınırları kalıcı olarak denetlemesi ve iltica talebinde bulunup bulunmamalarından bağımsız olarak hiçbir düzensiz göçmene ülkeye giriş izni vermemesi çağrısında bulunuyor. "Zaten zulme karşı güvencede oldukları” komşu AB ülkelerinden gelenlerin de buna dahil edilmeleri gerektiğini ekliyor.
Kararda ayrıca, Almanya'yı terk etmesi gereken bu kişilerin "derhal gözaltına alınması", bunların tutulması için boş duran askeri kışlaların yanı sıra daha fazla gözaltı merkezi inşa edilmesi gerektiği savunuluyor.
Karar, göçmenler ve iltica talebinde bulunanlara dair mevcut Avrupa düzenlemelerini de "açıkça işlevsiz" olarak niteliyor.
CDU/CSU’nun sunduğu ve Almanya'da güvenliği artırmayı amaçlayan geniş kapsamlı önlemler kapsamında ciddi suçlar işleyen çifte vatandaşların Almanya vatandaşlıklarının iptaline imkan veren ikinci önergeyse Çarşamba günü Bundestag'da yeterli destek bulamadı.
Sırada ne var?
Bu tür karar tasarıları başarılı olmaları halinde Almanya'da hükümetinin izleyeceği yolun niteliğini belirlemeyi amaçlıyor. Yasalar bu tür kararların ardından oluşturuluyor.
Cuma günü, hafta başındaki önergelerden ayrı olarak, muhafazakarların göç politikasıyla ilgili olarak daha önce getirdikleri bir yasa tasarısı Bundestag'da oylamaya sunulacak. Bu yasa tasarısının da AfD tarafından da desteklenmesi bekleniyor.
Bundestag ve eyaletleri temsil eden Bundesrat'tan geçerse, uygulanmaya girecek olan yasa tasarısı, kısıtlı koruma statüsüne sahip mülteciler için aile birleşiminin kaldırılmasını talep ediyor ve polisin ülkeyi terk etmeleri emredilen kişilerle karşılaşması halinde derhal ikametlerini sonlandırma önlemleri alabileceğini söylüyor.
Yasa tasarısının çarşamba günü AfD'nin desteğiyle alınan kararın ardından geçmesi olasılığı, şubattaki seçimleri kazanacakları öngörülen muhafazakarların gelecekte aşırı sağla işbirliğinde ne kadar ileri gideceklerine dair önemli soruları gündeme getiriyor.
Şansölye Olaf Scholz’un da aralarında olduğu birçok kişi, muhafazakarların bu kararlarla şubat seçimlerini kazanmaları halinde aşırı sağla koalisyona girme yolunu açtıkları kanısında.
Tepkiler?
Oylamanın ardından AfD şansölye adayı Alice Weidel bunu "Almanya için tarihi bir gün" ve "demokrasi için bir zafer" olarak niteledi.
Ancak CDU'nun AfD ile giriştiği işbirliği genel olarak kınandı ve Almanya siyasetinde bir dönüm noktası olarak görüldü.
Etkili haftalık Der Spiegel dergisi CDU/CSU şansölye adayı Merz’in planının arkasına bir çoğunluk toplamayı başarmış olsa da "kazanan olamadığını" yazdı. Der Spiegel bu gelişmeyi bir "dönüm noktası" olarak niteledi.
Siyaset bilimci Kai Arzheimer de, "Birçok seçmenin gözünde, merkez sağ partilerin AfD ile çalışması partiyi daha da normalleştirecek ve onlara ve politikalarına meşruiyet kazandıracak" dedi.
"Bu, merkez sağın aşınmasına ve sıklıkla demokratik normların zayıflamasına yol açan, diğer Avrupa ülkelerinde de yaşanan bir süreçtir. Kısa vadede, soldaki seçmenleri de harekete geçirebilir.
Arzheimer "Bu arka plan ortadayken Merz'in bu manevralarla ne kazanmayı umduğunu anlayamıyorum," dedi.
Angela Merkel partisine karşı çıktı
CDU'lu eski şansölye Angela Merkel de, beklenmedik bir şekilde partisinin yaklaşımını eleştirdi.
Merkel, CDU lideri Merz'in kasımda, protofaşist AfD ile ittifaka girerek çoğunluk elde etmekten kaçınmak konusunda SPD ve Yeşillerle daha önce alınmış kararlara bağlı kalacağına yemin ettiği önceki açıklamalarını hatırlattı.
Merkel, aşırı sağdan destek almanın "yanlış" olduğunu tekrarladı. Gelecekte Aschaffenburg'daki bıçaklama gibi saldırıları önlemek için mümkün olan her şeyi yapmak üzere "tüm demokratik partileri parti siyasi sınırlarının ötesinde birlikte çalışmaya" çağırdı.
Olaf Scholz: "Artık Merz'e güvenmiyorum"
Almanya'daki Maischberger adlı söyleşi programında yayınlanan alışılmadık derecede duygusal bir röportajda, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, CDU/CSU'nun seçimden sonra AfD ile bir koalisyona girebileceğine inandığını söyledi.
"'Önerilerimi kimin kabul ettiğini umursamıyorum' diyen herkes, nihayetinde 'Oylarımı kimden aldığımı umursamıyorum' da demiş oluyor," dedi Scholz. "Artık ona güvenemiyorum."
Merz ise, SPD ve Yeşiller'in önerisine oy vermemesinden üzüntü duyduğunu söyledi ve onları göç politikasıyla ilgili gelecekteki görüşmelere katılmaya çağırdı.
Ancak Arzheimer, Merz'in artık ana akım partilerden destek almakta zorlanacağını belirtti.
"Merz hala AfD ile bir koalisyon kurmayı reddediyor. Onların örtük desteğine güvenmiyorsa, şansölye olmak için SPD'nin ve muhtemelen Yeşiller'in desteğine ihtiyacı olacak," dedi.
"AfD ile flörtü, her iki partiyi ve destekçilerini büyük ölçüde yabancılaştırıyor, çünkü bu sadece güvenlik kordonunun ihlali değil, aynı zamanda azınlık hükümetiyle yaptığı açık anlaşmanın da ihlali."
(AEK)