Ankara Barosu’nun iptali için dava açtığı ilköğretim öğrencilerine “değerler eğitimi” seminerlerini eleştiren psikolog Can Gezgör şeytan, ölüm, ahret gibi kavramları çocukların anlamlandıramayacağını, çocuğun korkmasına yol açabileceğini anlattı.
“Soyut kavramların somutlaştırılması okul öncesi ve ilkokul öğrencileri için çok önemli bir konu. Soyut kavramları anlamlandırabilmek 11 yaşından itibaren tam olarak başlar. O zamana kadar soyut kavramları kafasında tam olarak oturtamaz, sorularıyla anlamlandırmaya çalışır ya da bir şeye benzeterek anlamaya çalışır.
“Ölüm, ‘kefen giyip cennete gitmek’ gibi kavramları anlatırken çok dikkatli olmak ve kelimeleri doğru seçmek lazım.
“Bu anlamda değerler eğitimi envanterlerini değerlendirince psikologların ve okul öncesi öğretmenlerin müdahale etmesi gereken yerler olduğu ortaya çıkıyor.”
Çocuk nasıl algılar?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuklardan şeytan, ahiret, günah gibi kavramları somutlaştırmasını, tam olarak algılamasını ve hayatlarına sokmasını beklediğini söyleyen Gezgör, bunun beklenemeyeceğini ifade etti.
“Mesela ölüm kavramı en zor açıklanabilecek kavramlardan biri. ‘Allah sevdiği kulları yanına alır’, ‘iyi insanlar erken ölür’ gibi ifadeler 6-7 yaş çocuğu için “iyilik yaparsam erken ölürüm, benim annem babam iyi insan, demek ki erken ölecekler, ben de yalnız kalacağım demek.
“Bu kavramları çocuğa hazır olmadan, dayatmacı bir dille anlatmak çocuğun çok korkmasına yol açabilir.”
Teslimiyetçi nesil
Psikolog Gezgör’ün dikkat çektiği noktalardan biri de bu kavramların dikte edilmesinin neden sonuç ilişkisini araştırmadan kabulü öğrenen bir neslin oluşmasına yol açacağıydı.
“Teslimiyetçi bir nesil oluşacak: Neden oldu, çünkü Allah böyle istedi; neden yapamayacaksın, çünkü günah...
Kim anlatacak?
“Ayrıca bu değerler eğitiminin kimler tarafından verildiği de önemli.
“Çocuklar yeni öğrendikleri kavramlarla ilgili çok soru sorar, bu nedenle ‘minik bilim insanları’ deriz biz onlara. Ölüm, ahiret gibi kavramlar üzerine bin tane soru soracaklar, çok kısa ve net cevaplarla anlamlandırmak lazım.
“Bu kavramların kendine nasıl yansıyacağını merak edecektir çocuk. Eğer cevapları ehil olmayan biri anlatırsa çocukta yine korku ve karmaşa başlar. MEB personeli bu iş için eğitildi mi, belli değil.”
Müslüman olmayan çocuklar
Gezgör bu sistemin başka iki probleminin daha olduğunu da ekledi.
“Annesi, babası ya da kardeşi ölmüş bir çocuğa bunlar anlatılacak mı; cennet, cehennem gibi kavramlar konuşulurken o çocuğa bir daha mı bahsedilecek?
“Ayrıca farklı din ve mezheplerdeki çocuklar için bu eğitim nasıl verilecek? Hıristiyan bir çocuğun cennet cehennem kavramları Müslüman olandan farklı olabilir. Buna da dikkat etmek gerekir.”
Ne olmuştu?
Ankara Barosu Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Hizmet Vakfı arasında imzalanan protokole göre ilköğretim öğrencilerine verilecek “değerler eğitimi”ni yargıya taşıdı.
Baro açtığı davada değerler eğitimi adı altında verilen eğitimin sadece bir din, mezhep ve ideolojiye dayandırıldığı ve çocuk haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle uygulamanın iptali ve yürütmenin durdurulmasını talep etti.
Baronun dilekçesinde çocuklara verilecek seminerlerin içeriğinde “tövbe etmek, iman etmek, teenni, şeytan, ahiret, ebediyet, günah, nefs, tevekkül gibi soyut ve dini kavramların aktarıldığı; “küçük yaştaki çocukların bilinçaltı uhrevi bilgilerle donatıldığı”; “yoğun bir şekilde ölüm olgusu işlenerek ahirete yönelik mesajlar verildiği”; kış mevsiminin “kefen, ölüm” gibi bir çocuk için” son derece soğuk ve anlaşılmaz olan sözcüklerle” anlatıldığı vurgulandı.
Okul önceki eğitim verenler de dahil olmak üzere tüm okullarda değerler eğitimi adı altında seminerler düzenlenmesi amacıyla protokol imzalanmıştı.
MEB bu seminerlerde işlenecek içeriği de resmi bir yazıyla tüm valiliklere duyurdu. (YY)
Değerler eğitimi seminerleri için hazırlanan kitapçıktan... |
Ölüm nimettir"Ölüm hayat kadar somut, gerçek ve inkar edilemez bir hakikattir. Her canlı ölümü tadacaktır. Gelen gider giden gelmez, ölüm de bir nimettir."Çoğu zaman ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır. Nasıl ki uyku günün sıkıntılarını unutmak için güzel bir fırsattır. Uykunun büyük kardeşi ölüm de dünyanın ezici, boğucu ve sıkıntılı hallerinden bir kurtulma vesilesidir." Hastalık ölüme hazırlık"Hastalık ve musibetlerin hayatımıza kazandırdıklarını şu şekilde sıralayabiliriz;* Bize acizliğimizi ve fakirliğimizi gösterir. Rahmetli yaratıcımıza daha samimi bir şekilde sığınmamızı sağlar * İnsanın bu dünyaya keyif sürmek lezzet almak için gelmediğini ona verilen sermaye ile büyük bir ticaret yapması gerektiğini düşündürür. Ölümü, kabri ve ahreti bilip ona göre hazırlanması gerektiğini hatırlatır. * Her şeyin ve vücudumuzun sahibi olan Allah'ın üzerimizde görünen güzel isimlerinin nakışlarını, cilvelerini görüp O'nu daha iyi tanımamıza yardımcı olur. * Dünyanın fani ve geçici olduğunu hatırlatıp, bu hastalık ve musibetlerin de bir gün geçeceğini bildirip; insanın gururu bırakmasını, sahibini tanımasını, görevini bilmesini ve dünyaya ne için geldiğini aklından hiç çıkarmaması gerektiğini düşündürür. * Sabun gibi günah kirlerinin yıkar ve temizler. Olgunlaşmış bir ağacı silkelemekle nasıl meyveleri düşerse insanın da hastalık, musibet ve sıkıntılarla günahları dökülür." |
Dava dilekçesine buradan ulaşabilirsiniz.