Bölgede artan askeri hareketliliği ve operasyonları değerlendiren Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, "Toplumun Kürt açılımından beklentisi boşa çıktı. İnsanlar umutsuz, kaygılı. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocukların durumu ve Kürt siyasetçilere yönelik operasyonlar, legal ve demokratik alanda siyasete yönelik inancı azaltıyor" diyor.
Aktar, "Bölgede yoğunlaşan çatışma ve operasyonlar sona ermeden, müzakere ve diyalogla sorun çözemeyiz. Çatışmalar, iki taraf açısından da çözüme yönelik adımları zorlaştıracağı gibi toplumda bu adımların atılmasına karşı direnç yaratır" diye de ekliyor.
Tabandan örgüte yönelik baskı oluşmuş olabilir
PKK'nin tek taraflı eylemsizlik kararına bağlı olarak çatışma yaşanmadığı halde hükümetin barış yönünde somut adımlar atmadığını belirten Aktar'a göre, bu durum tabandan örgüte yönelik bir baskı yaratmış olabilir.
"Son bir yıldır yaşananlar bahar aylarıyla birlikte bölgede yoğun bir askeri sevkiyatla birleşti; çatışmaların yeniden başlayacağına ilişkin bir psikolojik beklenti - gerilim oluşturuldu" diyen Aktar, bu psikolojik koşullanmadan bir an önce kurtulmak gerektiğini söylüyor.
Aktar'a göre, bunun için öncelikli görev, hükümetin. Hükümetin hızla parlamento gündemine demokratikleşme konusunda bir reform paketi getirmesi gerekiyor:
"Reform paketiyle birlikte toplumda iyimser bir hava doğabilir. Çatışmaların bir an önce durmasını isteyen sivil toplum örgütleri ve kamuoyu ancak o zaman ciddi bir talepte bulunabilir. Çatışmaların sürdüğü koşullarda ise sivillerin söz söyleme hakları kısıtlanmış olur."
Legal ve sivil alanda siyasete inanç tazelemek için
Aktar, hükümetin öncelikle atması gereken iki adımı, TMK mağduru çocuklarla ilgili düzenlemenin Meclis gündemine alınarak yasalaşması ve Kürt siyasetçilere yönelik operasyonların durdurulması olarak sıralıyor:
- Operasyonlar sürdükçe reel, demokratik alanda siyaset yapan insanlar tutuklu bulunduğu sürece demokratik siyaset yapma kanallarını kullanmaya ilişkin inanç oluşmayacaktır.
- Bu nedenle Terörle Mücadele ve Ceza yasalarında düzenlemeler yapılarak demokratik siyasal alanı daraltan ve demokratik mücadele şansının olmadığına ilişkin bir inanç yerleştiren, siyasetçilere yönelik operasyonların durması gerekiyor.
Aktar ayrıca Seçim Yasasında, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasında, dile ilişkin kısıtlamalar getiren düzenlemelerin yanı sıra yerleşim yerlerinin isimlerinin iadesine ilişkin düzenlemelerin de bir an önce yapılması gerektiğini söylüyor:
"Ancak bundan sonra legal ve sivil alanda mücadele eden insanların söz hakları doğar ve sözlerinin saygınlığı artar. Kamuoyu baskısı oluşturma şansları doğar. Aksi halde çatışmaları durdurma şansımız yok." (BB)