* Fotoğraf: Gökhan Balcı / AA
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen AKP Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’nda partisinin seçim beyannamesini tanıttı.
Davutoğlu salona “Yeni Türkiye, bize her yer Türkiye” adlı seçim şarkısı eşliğinde salona girdi, konuşması sırasında da dev ekrana “Yeni Türkiye yolunca ikinci yarı başlıyor” yazısı yansıtıldı. AKP'nin 7 Haziran seçimleri için sloganı "Daima Adalet, Daima Kalkınma" olarak belirlendi.
Davutoğlu “Başkanlık sistemini, anayasal çerçevede yasama ve yürütmenin etkin olduğu, demokratik kontrol mekanizmalarının ön görüldüğü bir yönetim modeli olarak tasavvur ediyoruz. Bütün partileri, STK’ları, bu yeniden yapılandırma sürecine katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Yürütme erki de yasama ve yargı erki gibi anayasal denetime açık olacaktır” dedi. Açıklamasından satırbaşları şöyle:
Kalkınma
Davutoğlu, AKP'nin seçim sloganının ikinci bölümünü oluşturan "daima kalkınma" konusunda, yapılacak yeni hamleyi, “geleceğe yürüyen küresel ikinci atılım hamlesi” olarak nitelendirdi.
Davutoğlu, Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı dönemindeki kalkınma hamlesinden “niceliksel büyüme dönemi” olarak bahsetti.
“Sayın Cumhurbaşkanımızdan aldığımız bu kalkınmayı, gerçek, derinlikli ve nitelikli bir büyüme haline getireceğiz.”
Davutoğlu, 352 sayfalık seçim beyannamesinin önemli kısmının kalkınmaya ayrıldığını söyledi ve “Bu bir inşa beyannamesidir” dedi.
Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi
Başbakan Davutoğlu konuşmasında, 100 maddelik “Yeni Türkiye Sözleşmesini” de açıkladı.
Yeni Anayasa'nın, AKP tarafından hazırlanmış taslağı niteliğinde olan sözleşmede başkanlık sistemi de yer alıyor.
Davutoğlu tarafından okunan sözleşmede, “İdari sistemin Başkanlık sistemi yönünde yeniden yapılandırılmasını gerekli görmekteyiz” yazıyor.
Buna gerekçe olarak “devletin yönetimindeki yetki ve sorumluluk dengesizliğini” gösterdi.
Mevcut sistemdeki “yetkisi çok, ancak sorumluluğu olmayan” Cumhurbaşkanı ile “yetkisi kısıtlı ancak sorumluluğu olan” Başbakanlık makamları arasında yetki sorunu yaşanabileceğinin ifade edildiği sözleşmede, buna örnek olarak “2001 yılındaki yetki krizi” gösteriliyor.
“Parlamenter sistemin özünden uzaklaştırıldığının” belirtildiği sözleşmede, “devlet erkinin, etkinlik ve hesap verilebilirlik açısından yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyulduğu” ifade ediliyor.
Eşit vatandaşlık
Davutoğlu'nun okuduğu sözleşmede "ortak ve eşit vatandaşlık" kavramı da büyük yer tuttu.
Sözleşmede, devlet mekanizmalarının toplum üzerinde baskı kurmasına izin verilmeyeceği belirtilerek, “Amir olan millettir, memur olan devlettir” ifadesi yer alıyor.
Davutoğlu, meşruiyetini milletten almayan ve milletin denetimine açık olmayan hiçbir gücün, cuntanın, vesayet odağının, paralel yapının veya bürokratik seçkinciliğin, külli ya da kısmi egemenliğinin de kabul edilemez olduğunu belirtti.
“Meşruiyetini milletten almış̧ yönetimlere karşı gerçekleştirilen 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül gibi doğrudan, 28 Şubat, 27 Nisan ve paralel yapı oluşumları gibi dolaylı darbe ve müdahale girişimlerini kınıyor, meşruiyetini milletten alan demokratik güçler olarak, ileride olabilecek benzer girişimlere karşı ortak tavır alacağımızı ilan ediyoruz.”
Yargı ve denetim
Sözleşmede devletteki güçler ayrılığına da vurgu var. “Denetlenmeyen hiçbir güç kalmayacak” maddesinin yer aldığı sözleşmede yargı bağımsızlığına da atıf yapıldı:
“Yargı bağımsızlığı, kendi içinde oluşabilecek örgütlenmelere karşı korunacak, jüristokrasi önüne geçilecek. Yargı kararları demokratik denetime açık olacaktır.” (AS)