Önen ve Öndül denetim sürecinden çıkan ülkelerin izleme süreci içine girdiğini ve denetimin kalkması kararını hak edip etmediğinin izlendiğini vurguluyor.
TİHV Başkanı Yavuz Önen "Asıl önemli olan Avrupa Konseyi kararı değil, Türkiye kamuoyunun insan hakları konusundaki duyarlılığıdır; toplumun insan hakları alanında çok talebi var" diyor.
1996'dan bu yana izlemeye tabi tutulan Türkiye'nin, 153 üyeden oluşan Avrupa Parlamenterler Meclisi'nin 141'inin oylarıyla denetim sürecinden çıkarılmasını değerlendiren İHD İstanbul Şubesi Başkanı Şener ise, "Aslında Türkiye'yi nasıl denetimden çıkarttılar, anlamak güç" diyor.
İnsan hakları sorunları bitmedi
"Tarihi karar", "Türkiye'ye Kopenhag kriterlerini yerine getirdiği mesajı verildi" şeklinde basına yansıyan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararını bianet'e değerlendiren TİHV Başkanı Önen, "aslında tabii karar bazı gazetelerde yorumladığı gibi Türkiye'nin artık AB'ye kabulüne vize verildi anlamına gelmiyor" diyor ve ekliyor:
"Bu Avrupa Konseyi'nin rutin bir uygulaması. Türkiye'nin denetim sürecinin kaldırılmasına karşın bu kararın ardından da bir izleme süreci var. 'Hak etti mi, etmedi mi?' diye bir izleme süreci söz konusu."
"AB ve Avrupa Konseyi kararlarını hükümet ve basın son derece abartıyor" diyen Önen, sözlerini "Önemli olan insan hakları durumunun Türkiye halkı ve sosyal gruplar tarafından değerlendirilmesidir, nasıl değerlendirildiğidir" diye sürdürüyor.
Önem taşıyan noktanın Türkiye insan hakları konusunda nerededir, nereye gelmiştir diye Türkiye kamuoyunun duyarlılığı ve değerlendirmeleri olduğuna dikkati çeken Önen "Bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin pek çok kaybı var. Toplumun insan hakları konusunda pek çok talebi var. Avrupa Konseyi karar aldı diye Türkiye'de insan hakları sorunları bitmedi" diyor.
Türkiye'yi dahil edici politika önemli
İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, "Avrupa Konseyi'nin Türkiye'yi denetim sürecinden çıkarma kararı denetimin tamamen kalktığı anlamına gelmiyor" diyor.
Öndül, "Denetim sonrası süreç diye bir süreç var. Denetim sonrası süreçte nelerin yapılması gerektiğine dair kararda bölümler var. Dolayısıyla Türkiye üzerinden denetim sürecinin kaldırılması olumlu, ama Türkiye Avrupa Konseyi Şartı'na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hüküm ve ilkelerini yerine getirip getirmediği konusunda bundan sonraki süreçte de izlenmeye devam edilecek" diye bilgi veriyor.
Öndül "Sürecin niteliğinden de anlaşılacağı üzere Türkiye izleme sürecinden tamamen çıkmış değil. Dolayısıyla karar bizce olumlu" diyerek kararın olumlu yanını şöyle açıklıyor:
"Avrupa organlarının yapıcı politikalar geliştirmesi, Türkiye'yi dışlayıcı değil dahil edici bir politika izlemesi gerekir. Bu açıdan olumlu bir karar."
Nasıl denetimden çıkarttılar?
Şener, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin kararını yorumlarken "İnsan Hakları konusunda ciddi çözümler hala yok. Uygulamalarda ciddi gelişmeleri ne yazık ki göremiyoruz" diyor.
Yetersiz ve sınırlı da olsa bazı yasal düzenlemeler yapıldığı, ancak uygulamaya bakıldığında bu yasal düzenlemelere uygun pratiği görmenin mümkün olmadığı görüşünde olan Şener bu düşüncesini son dönemden örnekler vererek açıyor:
* NATO karşıtı gösteriler için önce Valiliğin açıklaması oldu; gösteri yapmanın demokratik bir hak olduğu, izin verilen alanlarda yapılabileceği belirtildi. Daha sonra sınırlamalar getirildi. Protesto edenler yaklaşık 100 kişilik gruplar olacak dendi ve izin miting değil, basın açıklaması için verildi. Miting için yalnızca Beykoz çayırı ve Abide-i Hürriyet meydanını gösteriyorlar."
* Kayıtsız gayrı resmi gözaltı ve işkencede sayı olarak ciddi artış var. İşkence yöntemlerinde değişiklik olduğu doğru; askı, elektrik verme azalmış durumda, ama öte yandan işkenceye maruz kalanların sayısında bir azalma yok.
* İHD İstanbul Şubesi'ne yılın ilk 6 ayında 200'ü aşkın gözaltı ve işkence başvurusu oldu. İnsanları kaçırıp, araba veya açık arazide işkence yapıyorlar.
* Kaçırmaların dışında sokak eylemlerinde ciddi hasar bırakan polis şiddeti söz konusu. Göstericiler gözaltına alınmadıkları için kayıtlı değil bu muamele. Polisin yaka numarası olmadığı için dava açmak mümkün değil. Kötü muamele ve işkenceyi caydırıcı nitelikte cezalandırma hala yok.
* Kürt sorununda çözümsüzlük devam ediyor.
* İş güvenliği tehdit altında.
İHD İstanbul Şubesi Başkanı Hürriyet Şener, bu insan hakları ihlallerini sıraladıktan sonra sözlerini "Aslında Türkiye'yi nasıl denetimden çıkarttılar anlamak güç" diye bitiriyor. (YS/BB)