Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2002'de 17 yaşındayken Diyarbakır'da gözaltında işkence gören Sıddık Onay'ın davasında, Türkiye'yi işkenceden ve işkenceyi etkili soruşturmamaktan dolayı mahkum etti; Onay'a beş bin avro manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Onay Mayıs 2002'de gözaltına alındı. Kötü muamelenin izleri adli tıp raporlarınca saptandı. Sorgu yargıcıyla görüşmesinde de kayda geçti. Savcılık polislerle ilgili başlattığı soruşturmayı iki buçuk yıl sonra sonuçlandırdı ve dava açmamaya karar verdi. Onay mahkemede itiraz etti; ama Ağır Ceza Mahkemesi savcılığın kararından iki ay sonra bu itirazı da reddetti.
Mahkeme dün (20 Eylül) verdiği kararında Onay'a işkence yapıldığını, savcılığın işkence iddiasını soruşturmadığını saptadı; Onay'ın gözaltı süreci boyunca alınan tıbbi raporların hepsi işkence izlerini gösterirken, "işkence bulgusu yok" diyen bir tıbbi raporun hiçbir bulgusunu dikkate almadığını da yazdı.
Dört günlük gözaltı
AİHM kayıtlarına göre, Diyarbakır Asayiş Şubesi'ne bağlı polisler Onay'ı Mayıs 2002'de kapkaççılık şüphesiyle gözaltına aldı. Gözaltı öncesi Adli Tıp raporunda, Onay'ın vücudunda bazı kesikler olduğu ama işkence, kötü muamele izi olmadığı yazılıydı.
Ertesi gün, 27 Mayıs'ta alınan bir başka raporda da Onay'ın vücudunda dayak veya fiziksel kuvvet kullanımına dair bir iz bulunmadığı yazıldı. Aynı gün savcılık, polisin isteğiyle gözaltı süresini Onay'ı görmeksizin iki gün daha uzattı. Polisin raporuna göre, Onay, Çocuk Şubesi'ne teslim edildi.
28 Mayıs'ta Onay yeniden tıbbi kontrole getirildi. Bu seferki raporda, üst kolunda 10x2 santimetrelik iki çürük, omzunun hemen altında 5x1 santimetrelik bir başka çürük olduğu, bunların iki yada üç günlük olduğu yazılıydı. Rapor, gözaltı öncesinde varolan kesikleri de saptamıştı.
Onay için aynı gün öğleden sonra bir tıbbi rapor daha alındı. Bu da bir önceki raporun bulgularını doğruluyordu. İki rapor da Asayiş Şubesi'nin isteği üzerine alınmıştı.
29 Mayıs'ta Çocuk Şubesi bir rapor daha aldı. Ama bu raporda gözaltı öncesi kesikler saptanırken, önceki raporlarda yer alan işkence izlerine dair hiçbir bulgu yoktu.
Aynı gün savcılığa çıkarılan Onay, kendisine yönelik suçlamaları reddetti. Baro'nun görevlendirdiği avukatı, Onay'ın gözaltında kötü muamele gördüğünü, vücudunda izleri olduğunu söyledi ve tam bir tıbbi rapor istedi.
İzleri yargıç da kayda aldı
Onay aynı gün görüştüğü soru yargıcına işkence gördüğünü, polislerin gözlerini bağladığını, vücuduna elektrik verdiğini, coplarla dövdüğünü ve kendisini suçlamaları itiraf etmeye zorladıklarını söyledi.
Yargıç da Onay'ın sağ üst kolunda serçe parmak kalınlığında, 7 santimetrelik, sol omzunun altında aynı kalınlıkta 3 santimetrelik çürükler, sol dizkapağında kabuk bağlamış bir yara, sol ayak bileğinde şişlik ve eski kesikler bulunduğunu saptadı.
Ancak Onay yeniden gözaltına gönderildi.
Savcının aldığı ifade
30 Mayıs'ta Onay'ın avukatı savcılıktan gözaltında görevli polislerle ilgili işlem yapmasını istedi. Tam bir tıbbi rapor isteğini de yineledi. Bunun ardından savcılık soruşturma başlattı.
Aynı gün, savcı Onay'dan ayrıntılı bir ifade aldı. İfadede Onay'ın yargıca söylediklerini tekrarladığı, ancak Çocuk Şubesi'ne aktarıldıktan sonra artık kötü muamele görmediği, kollarındaki yaralarıysa, kötü muamelenin acısına dayanamadığı için, hücre penceresinden söktüğü metal tellerle kendisinin yaptığı yazılıydı.
Savcılık Adli Tıp Enstitüsü'nden ayrıntılı bir inceleme ve yaraların nedeni hakkında açıklama istedi.
Adli Tıp Enstitüsü'nün 30 Mayıs'ta hazırladığı rapor koldaki çürüğün üç, dört günlük olduğunu ve kaba kuvvet kullanımından kaynaklandığını saptadı. Raporda yaraların hayati olmadığı, ancak bir gün iş göremezliğe neden olacak nitelikte olduğu yazılıydı.
2,5 yıl sonra takipsizlik
18 Kasım 2004'te, savcılık yaraların hepsinin gözaltı öncesine ait olduğunu, kol ve gövdedeki izlerinse Onay'ın kendisi tarafından yapıldığını belirterek polis memurları hakkında kovuşturma yapmamaya karar verdi.
Onay bunun üzerine Siverek Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme 19 Ocak 2005'te bu başvuruyu reddetti. (TK/NZ)