HAYATTA KALAN GENÇLER ANLATIYOR
"Ahmet Akın'ın çocuklara yaklaşımı, doğrudan cinsel ifadeler içermese bile iğrenç"

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akın, hakkında gündeme gelen taciz ve istismar iddiaları nedeniyle dün (5 Mart) görevden alındı.
Üniversite, Akın hakkındaki iddialara ilişkin resmî bir açıklama yaparak soruşturma sürecinin başlatıldığını duyurdu ve konuya ilişkin inceleme ile soruşturma sürecinin devam ettiğini bildirdi; ancak okul, daha sonra bu açıklamayı kaldırdı.
Akın’ın istismar ve tacizine maruz kaldığını beyan eden genç bir kadın, iki gün önce (4 Mart) sosyal medyada bir metin yayımladı. Genç kadın, yalnız olmadığını ve Akın’ın kendisi gibi pek çok çocuğu ve genci de istismar ettiğine tanık olduğunu duyurdu.
Hayatta kalanların iddialarına göre, Akın “dönüştürme terapisi” adı altında özellikle 18 yaş altı LGBTİ+ çocukları manipüle ederek onlara duygusal şiddet uyguladı ve fiziksel olarak taciz etti. Çoğunlukla muhafazakâr ailelerinin baskılarıyla seanslara katılan çocukların istismara maruz kaldığı, psikolojik baskı altında tutulduğu ve sosyal hayatlarının kontrol edildiği öne sürüldü.
Konuya dair bianet’e konuşan hayatta kalan çocuk ve gençler, Akın'ın yalnızca bölüm başkanlığından alınmasının yeterli olmadığını, yargılanarak cezalandırılması gerektiğini söylediler.

ÇOCUK İSTİSMARIYLA SUÇLANIYORDU
Prof. Ahmet Akın Medeniyet Üniversitesi'ndeki görevinden uzaklaştırıldı
“Geyler hakkında ne düşünüyorsun?”
Hayatta kalanlardan biri, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Ben başörtülü olduğum ve sonra açıldığım için annem tarafından Dr. Akın’ın yanına götürüldüm. Hayatta en güvendiğim insan annem sonuçta, bir bildiği vardır dedim. Ancak gitmeden önce adamı araştırdım tabii ki ve kafasının nasıl işlediğini az-çok anladım. Yanına gittiğimde ise süreci anlamaya çalıştım ve nötr durdum. Ne destek verdim ne de karşı çıktım. Hemen ‘Geyler hakkında ne düşünüyorsun?’ gibi sorular sormaya başladı. Ben de ‘Bu konular hakkında fazla bilgim yok’ dedim. Bu belli ki hoşuna gitti, çünkü beni yanında tutmaya karar verdi. Zihnim boş olduğu için bana bir şeyler enjekte edebileceğini düşündü.
“Annem bu adamı televizyonlardan tanıyordu. Televizyona çıkıp ‘Gençler raydan çıktı’ gibi söylemlerle aileleri etkiliyor çünkü. Annem de iki yıl kadar önce beni onun yanına götürdü. İlk başta ‘18 yaşından büyük çocukları almıyorum, onlar düzelmiyor’ diyerek manipülasyon yapıyordu. Annem de ‘Hocam elinize düştük’ dedi ve ne olduysa beni terapilerine kabul etti.
Israrlı takip
“Bana yönelik herhangi bir fiziksel istismarı olmadı; ama ne yazık ki ısrarlı takibine maruz kaldım. Defalarca takip edildim, peşime düşmeye çalıştı. Benzer durumu yaşayan iki arkadaşım daha var. O arkadaşlarımdan biri bana bu olayı anlattığında kimseye söylemem için tembihledi. ‘Kimse bilmesin, çok utanıyorum, kötü hissediyorum’ dedi. Ailesinden zaten çekiniyordu.
“Oraya giden çocukların aile yapılarını az çok tahmin edebilirsiniz. Böyle bir ortamda çocukların kendilerini güvende hissedip konuşmaları çok zor. Bunu geçen yıl öğrendim ve tabii ki şoke oldum. Demek ki bu adam sadece bana değil, başkalarına da zarar vermişti. Zaten manipülatif biri olduğu için konuşmayacak çocukları seçiyor. Bana da sürekli ‘Ben seni çok seviyorum’ gibi duygusal yaklaşımlarda bulunuyordu. Manipülasyonda usta olduğu için karşısındaki çocuğun zayıf noktalarını bulup ona göre hareket ediyordu. Mesela o dönem ben kendimi çok değersiz hissediyordum, özgüvensizdim. Bunu fark etmiş olmalı ki bu duygularımı kullanarak beni kendine çekmeye çalıştı.
“Herkese aynı şekilde davranmıyordu. Bazı çocuklara iyi davranırken, bazılarına hakaret edip kötü muamelede bulunuyordu. Kendi sistemini öyle bir kurmuş ki, ona kötü davranıldığını düşünen çocuklar şimdi onun lehine konuşuyor. Ancak bu istismarcıların klasik bir taktiği.”
“Telefonlarına el koyalım”
Akın’ın, çocukların telefonlarına el koyarak geçmişlerini araştırdığını ve özellikle LGBTİ+ çocukları hedef alarak kimliklerini sorgulamalarına neden olduğunu belirten genç kadın, Akın’ın bu süreci nasıl yürüttüğünü şöyle anlattı:
“Çocukları topluyor, üniversitelerde ailelerle görüşüyor, belirli saatlerde buluşmalar ayarlıyor. Hatta bazı çocukları evlerinden arabayla alıp bırakıyor. Arabada da ‘terapi’ dediği manipülasyon sürecini yürütüyor. Telefonlarını alıyor ama bunu kendi istediği için değilmiş gibi göstererek ‘Ailen aldı’ diyor. Oysa sürecin başında ailelere ‘Telefonlarına el koyalım, bakalım ne var ne yok’ diyor. Sonrasında aldığı bu bilgilerle çocukları yönlendirmeye başlıyor. Öncelikle çocuklara güven veriyor.
“Kadın hakları, insan hakları gibi konular hakkında sizinle konuşmaya başlıyor. Benim ailem Doğulu, muhafazakâr bir aile olduğu için ‘Kadınlar öne çıkmalı’ gibi söylemler kullanarak bana güven vermeye çalışıyordu. İlk başta ‘Ne kadar doğru konuşuyor’ diye düşünmüştüm. Ancak süreç ilerledikçe çocukları birbirine düşürüyor, bazılarına hakaret ediyor, bazılarının yanında küfrediyor, bazılarına sigara veriyordu. 18 yaş altındaki çocuklara sigara içirmesi bile başlı başına bir suç.”
Genç kadın, Akın’ın LGBTİ+ çocuklara yönelttiği sorulara ise şöyle değindi:
“LGBTİ+ çocuklara nasıl yaklaştığına gelirsek, önce ‘Sen nasıl hissediyorsun?’ gibi sorular soruyor. Çocuk yaşadıklarını anlatınca ‘Bunlar oyun, LGBT lobileri sizi kandırmış’ gibi söylemlerle baskı kuruyor. ‘Annen-baban trans mıydı? Bunun tarihsel bir karşılığı yok’ diyerek dalga geçiyor. Tarihi bile doğru düzgün bilmiyor. ‘Babaannen lezbiyen miydi? Yok böyle bir şey’ diyordu örneğin. Kendi kitaplarını okutuyordu bize. Kaç çocuğun bu manipülasyon ve istismar sürecine maruz kaldığını bilemiyorum. Ama sesimizin duyulmasını istiyorum.”
“Yapmadığı kalmadı”
Bir başka hayatta kalan ise yaşadığı süreci şu cümlelerle özetledi:
“Hocanın yapmadığı pislik kalmadı. Çocuklara davranış şekli, cinsel konularda doğrudan bir şey söylemese bile, yine de iğrenç. Ona ilk gittiğim zamanlarda, kendime zarar verme alışkanlığım vardı ve bunu çözmek için bu alışkanlığımı sürdürmem gerektiğini, bunların ‘iyi’ olduğunu savunuyordu. Ama hiçbir zaman gerçekten yardımcı olmadı, hatta beni daha derin çukurlara çekti.
“Yeme alışkanlıklarım hakkında sürekli şaka yapıyordu. Yapmamasını tekrar tekrar söylememe rağmen, aylarca buna devam etti ve birkaç ay sonra yeme bozukluğumun temel sebeplerinden biri oldu. Bir kere kavga etmiştik, o anı çok net hatırlıyorum. Bana bağırdı, intihar etmemi, boku yediğimi ve bencil olduğumu söyledi. ‘Bencil’ kelimesi, zaten kendisinin istemediği her insanı kötü hissettirmek için, özellikle de çocukları ona hak vermedikleri için en çok kullandığı kelimeydi.”
Akın: Danışmanlık yapıyorum
Hakkındaki iddialara sosyal medya hesabı üzerinden yanıt veren Akın, “Eşcinsel ve transseksüel bireylerle uzun yıllar danışmanlık yaptığını,” kabul etti; ancak istismar iddialarına “karalama ve iftira” dedi.
“Uzun yıllarını eşcinsel ve transseksüel kardeşlerime yönelik danışmanlıkla geçiren birisiyim. Bu kardeşlerimizin neredeyse tamamı aile içi sorunlar ve diğer sosyal faktörler nedeniyle içinde bulundukları durumu yaşamaktadır. Bu durum psikoloji ve psikiyatri camiası tarafından net biçimde bilinmesine rağmen maalesef bu gerçek görmezden gelinerek, bu kardeşlerimizin daha fazla eşcinsellik ve transseksüelliğe yönelmesi için ciddi bir sosyal medya ve diğer mecralar tarafından çalışmalar yürütülmekte, yine maalesef ruh sağlığı alanı da bu konuda önemli oranda destek olmaktadır.
“Eşcinsellik ve transseksüellik sorunu yaşayan onlarca kardeşimizin bu süreci terk etmiş olduğunu keşfettiğim andan itibaren, bu kardeşlerimizin sağlıklı bir müdahale ile eşcinsellik ve transseksüelliği terk edeceğine dair gerçekliği bulunduğum her mecrada ve her platformda dile getirmekteyim. Siyonist lobi benim bu açıklamaları yapmamdan ve bu kardeşlerimizin toparlanma sürecine yardımcı olmamdan son derece rahatsız oldu.
“Defalarca ciddi sorunlar yaşadım, sosyal medya hesaplarım kapatıldı. Ciddi tehditlerle karşı karşıya kaldım. Ama yürüdüğüm yoldan bir adım bile geri atmayı bir gün bile düşünmedim. Bu şekilde devam edeceğimden kimsenin şüphesi olmasın.”
Onarım terapisi nedir?
Onarım terapisi, dönüşüm terapisi ya da tıbbi literatürde "cinsel yönelim değiştirme çabaları" (SOCE - Sexual Orientation Change Efforts) olarak da bilinen bir uygulama ve genellikle cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğiyle ilgili özellikleri değiştirmeyi amaçlayan bir dizi terapötik uygulamayı ifade ediyor. Müdahale "gey düzeltme terapisi" veya "eşcinsel tedavi" adlarıyla da biliniyor.
Müdahaleler genelde, kişilerin cinsel yönelimlerini ya da cinsiyet kimliklerini toplumsal normlara veya geleneksel kimlik anlayışlarına uyacak şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu terapilerin bilimsel herhangi temeli yok ve işkenceye varan uygulamaları da kapsadığı için pek çok ülkede yasak.
Dünya çapında birçok sağlık örgütü "onarım terapilerini" reddediyor ve bu tür uygulamaların LGBTİ+’lara ciddi fiziksel ve psikolojik zararlar verdiğini vurguluyor.
- Amerikan Psikoloji Derneği (APA): Onarım terapisinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını ve bireylerde depresyon, anksiyete, intihar eğilimleri gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını belirledi.
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO): 2012 yılında onarım terapilerini etik dışı ve zararlı olarak tanımladı.
- Birleşmiş Milletler (BM): 2020’de yayımladığı bir raporda, onarım terapisinin "işkenceye varan bir insan hakları ihlali" olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
ABD'nin bazı eyaletlerinde, Kanada, Almanya, Fransa, Brezilya, Malta, Tayvan gibi ülkeler çeşitli yasal düzenlemelerle onarım terapisini kısıtladı veya yasakladı.
Türkiye’de onarım terapisi ile ilgili özel bir yasak yok; ancak ruh sağlığı profesyonelleri etik kurallar gereği bu tür uygulamalardan kaçınıyor. (TY)
Tutuklamaya sevk edilen LGBTİ+ aktivisti İris Mozalar, serbest bırakıldı

Prof. Dr. Şahika Yüksel: Utandırma ve suçlama bir tedavi yöntemi olamaz

“Seçimden sonra Almanya'da göçmenler açısından ciddi riskler gündemde"

Ülker Sokak'ın 99 yıldızını birer birer sayarak

Özgül Saki: "LGBTİ+’lar 'tehdit' söylemiyle kriminalize ediliyor"
